Torunuma mektuplar-36 Hayatı Erteleme!

Bir yolun varsa gidilecek/ Sona bırakma.../ Bir sözün varsa dilden yüreğe/ Hiç susma.../ Görmen gerekiyorsa birini/ Git yanına... / Okşaman gereken bir yürek varsa / Esirgeme elini... / Hayat çok zalim,/ An gelir; / Elini, gözünü, yolunu alır, senden / O zaman istesen de / Dokunamaz / Göremez / Gidemez / Söyleyemez olursun...!/ Can Yücel

Sara YANAROCAK Kavram
8 Şubat 2012 Çarşamba

Sevgili güzel torunum Guy, seni yaklaşık bir aydır görmüyorum. O ipeksi teninin kokusunu içime çekmeyeli sanki asırlar geçti.

Sen, kardeşin Maya ve kuzinin Sary hızla büyüyor ve güzelleşiyorsunuz. Sizden uzakta geçirdiğim ve elimden kaçırdığım zamanlara yanıyorum.

Nedir ki bazen, hayatta yapmamız gereken bazı görevleri göz ardı edemeyiz. O yüzden bu zorunlu ayrılığa katlanmam gerektiğini biliyorum.

Sevgili oğlum, son zamanlarda yaşadığım bu hüzün keşmekeşlerinin içinde, yine yeniden aynı duyguları yakalıyor, aynı sonuçlara yeniden ulaşıyorum. Bu fikirlerin en başında gelenlerinden biri “Hayatı ertelememek”

Guy David, Tanrı sana fırsatlar sunduğu zaman, asla onları erteleme. Aklında olanları, yapmak istediklerini sonraya erteleme. Eğer birini görmek, onun sesini, nefesini duymak istiyorsan, onu ara, bul, yanına git veya yanına çağır.

Eğer birini çok seviyorsan ona sevgini göster, söyle, anlat, hissettir. “Seni Seviyorum” demeyi erteleme. Korkma, kendini korkak alıştırma. Sevgini söyle, o zaman sana çoğalarak geri döner.

Yapmak istediğin bir yolculuğu, eğer imkanların varsa erteleme. Bir sonraki zamanı bekleme, çünkü o zaman bir daha hiç gelmeyebilir.

Satın aldığın kitapları üst üste yığma, onları oku. Bugünkü fırsat bir daha eline geçemeyebilir.

Sevdiklerini mutlu etmek için sadece özel günlerini bekleme. Sevgiyle yaşanan her gün özel bir gündür.

Öfkene yenilme, kırılmış yüreğini tamir et ve ilişkilerinin eski haline dönmesi için duygularını zamana yayma. Eğer kaybetmek istemiyorsan, değer verdiğin kimselere elini uzat. Telefon et, sevgi sözcükleri söyle. Yaralarını sevgiyle merhemle, buluşmayı erteleme, mutlu et ki mutlu olasın. Bunun en başta kendine olmak üzere ne kadar sağaltıcı bir şey olduğunu tahmin edemezsin.

Etrafında bulunan, sana sevgi ve önem veren yaşlı insanları ihmal etme. Onlara sevgini ve şefkatini verdikçe, sen de onların tecrübelerinden, bilgeliklerinden, şarıl şarıl akan sevgilerinden, payını alacaksın.

Onlara mutluluk vermeyi erteleme güneş oğlum. Sonra pişman olursun çünkü.

Sevgili oğulcuk, benim oldum olası, her zaman çok yaşlı kadim dostlarım olmuştur. Kimi yitip gitmiştir, kimi hala gönlüme sevgi dolu mutluluklar verirler. Onlarla geçirdiğim zamanlar, benim gönül hanemde mutluluk zamanları olarak kayda geçerler.

Kimisi hala sıcacık yakınımdayken, kimisini gönlümde bıraktıkları bir hoş seda ile anarım. Hepsinin kalbimdeki yerleri hala capcanlıdır.

Beni en çok rahatlatan nedir bilir misin Guy? Hepsinin beni çok sevdiğini bilmem. Hepsine mutluluk dağıtmış olmanın bilinciyle müsterih olmamdır.

Sevgili Guy’cığım. Hayat çok kısa, gelip geçici. Aslında madde peşinde koştuğumuz kadar, manaya da değer verirsek sevgileri, aşkı, şefkati, bağışlamayı öğrenip bol bol dağıtabilirsek, o kadar çok çoğalır, o kadar çok zenginleşiriz.

Nedense sevgi sözcüklerini söylemek bizlere her zaman çok zor gelir. Oysa bu yaşamda paylaşabileceğimiz en ucuz, en tatlı, en sıcak, en lezzetli şey “sevgi”dir.

İnsanlar bazen hanlar hamamlar bağışlarlar, ama sevgiyi ve güler yüzü bağışlayamazlar. Şefkat cimrisi olurlar. Sevdiklerini, senden mutluluk ve sevgi bekleyenleri, senden ilgi ve huzur bekleyenleri, bekletme oğlum. Bunları asla erteleme. Gün bugündür. Yarın hiç olmayabilir.  Bir gün gelir, istesek de artık bu fırsatları yakalayamayız.

Benim minicik, inci dişli, ipek yüzlü oğlum. Seni ne kadar çok sevdiğimi bir bilsen!

Tanrı; sana, kardeşine ve kuzinine mutluluk, sağlık ve barış dağıtsın.

Seni çok seven babaannen Sara.

7 Subat 2012, İstanbul