Mara Gülerşen sayesinde oğlum İlker, içindeki özgür ruhu keşfetmeyi, yaratıcılığını geliştirmeyi ve renklerle dans etmeyi öğrendi. Mara’nın Etiler’deki atölyesinde güler yüz, sevgi dolu ve sabırlı yaklaşımlarla tüm çocukların kendilerini keşfedecekleri bir ortam sunuluyor.
Sevgili Mara, ne zaman ve neden seramiği seçtin?
Çocukluk yıllarımda annem beni bahçeye bıraktığında en sevdiğim şey toprağı eşelemek ve toprak ile eğlenmek olurmuş. Seramik doğa ile, kendi özümle ve yaradanla temas için bir araç oluyor sanki. Seramiğin hayatımdaki faydalarını gördükten sonra da 2000 senesinde çocuklarla çalışmaya karar verdim.
Seramik çalışmalarının çocukların gelişimindeki önemi nedir?
Çamurun gücü ile üç boyutlu çalışmalar, çocuğun iç dünyasını dışa vurabilmesini sağlıyor. Çocuklar, duygularını ifade etme gücünü kazanıyor ve en önemlisi ise çamur ile çalışırken soyut kavramları somuta dönüştürmenin mucizesini yaşıyorlar. Mesela, toprağın içinden çıkan ve dua eden bir kadın heykelinde sevgi, iletişim, inanç gibi soyut kavramların somutlaşmasını görebilirsiniz.
Seramik en çok çocukların hangi duygularını ifade etmelerine yardımcı oluyor?
Seramik, çocukların evde veya iç dünyasında yaşadığı sorunları dışa vurabilmesini, kafasında yaşadığı karmaşaları anlamlandırabilmesini sağlıyor. Kimi zaman hiç konuşulmayan sıkıntıları çamurla ifade ettikten sonra gene çamurla bu duyguları pozitife dönüştürmek, çocuğun içinde de o dönüşümün gerçekleşmesini sağlıyor. Bu süreci gözlemleyen ailelerin ve eğitmenlerin çocuklara daha rahat ulaşabilmesini ve onları anlayabilmesine yardımcı oluyor. Bu çalışmalarda negatif olduğu kadar pozitif duygular da ifade ediliyor. Pozitif duygular daha renkli figürler, kuşlar veya kelebek figürleri ile ortaya çıkıyor.
Seramiğin yararları sence nedir?
Benim atölyemde doğru yok, yamuk yok, düz yok, yanlış yok! Her şey OK! Her şeyi yapabilirsin. Yaptığın her şey sen yaptığın için değerli, benim yaptıklarım da ben yaptığım için değerli. Ve hepsi çok güzel. 0-10 yaşları arasında kendimiz hakkında aldığımız kararlar doğrultusunda hayatımıza yön veriyoruz. Hayatımıza inançlarımız doğrultusunda insanları ve olayları çekiyoruz. “Ben güvensizim, sevgiyi hak etmiyorum” fikrine inanıyorsak, hayatımıza bu düşünce kalıbında ki insanları çağırıyoruz ve o senaryoları yaratıyoruz. Seramik, çocuklarda genellikle ilkokul çağında temellerini attığımız güvensizlik, yetersizlik, sevgiyi hak etmiyorum hislerini dönüştürebilecekleri bir araç oluyor.
Seramiği kullanarak çocuklarımıza bir giriş anahtarı sağlayabiliriz. Bu anahtar ile hayalini gerçekleştirmesine, özgüvene sahip olmasına, yaptığı işe saygı duymasına, kendine inanmasına, kendini yeterli hissetmesine ve mutlu olabileceği bir şeyler yapmasına olanak sağlamış oluruz.
Seramiğin en heyecan verici yönü nedir?
Seramikte sır dediğimiz seramik boyası ile çalışırken en gizemli olan renkleri tam olarak göremememizdir. Aslında bu özellik yetişkinlerde kaygı yaratabilecek bir unsur iken, çocuklar da kesinlikle bir sorun teşkil etmiyor. 4-7 yaş arasında ki çocuklar önce şaşırsalar da, henüz ‘kaygı’ kavramını tanımadıkları için cesurca başka renklerin oluşumuna aracı oluyorlar ve kendilerini sürece teslim edebiliyorlar.
Seramiğe kaç yaşında başlanabilir?
En erken üç yaştan itibaren başlanabilinir, ancak 5-6 yaş ise çocukların en açık oldukları dönemdir. İlkokul yılları ile çocukların yaratıcılıkları kısıtlanmaya başlanıyor ve maalesef ki “-meli, –malılar” ile yaşamaya başlıyorlar. Bu kalıpların olmadığı alanlarda çalışabilmeleri onlar için şifa olacaktır. Anımızı keyifle yaşadığımız her an aslında gerçek sevgi ve şifadır! Seneler sonra hepiniz tekrardan çocukluğumuzdaki gibi anımızı yaşamayı öğrenmeye çalışıyoruz. Oysa çocuklar bunu doğal olarak yapabiliyorlar.
Anneler maymun iştahlı olmasınlar diye istemeseler bile çocukları yazıldıkları kursları bitirmeye zorluyorlar. Sence bu doğru mu?
Kendimizle alakalı olan kaygılarımızı çocuklara fırlatmadan önce kendi maymun iştahlılığımızı çözmeliyiz. Çocuklara farklı alanlar açmadan, denemeler yaptırmadan neyi seveceklerine karar vermelerini istemek haksızlık olur. Bazen çocuklar her çiçekten bal almak isteyebilir ve zaman içinde kendi sentezlerini ortaya çıkarmak isteyebilirler. Bir dönem resim, bir dönem seramik, bir dönem mozaik yapıp sonunda kendi yollarını çizebilirler.
Üç çocuk annesi olarak ve aynı zamanda sürekli çocuklarla iletişimde bir eğitmen olarak yeni neslin çocuklarını büyüten annelere ne önerirsin?
Çocuk büyütmek aslında kendini büyütmektir. Çocuk büyütürken öncelikle kendi üstümüzde çalışmalıyız. Anne baba olarak yapamadığımız bir şeyi çocuktan nasıl bekleyebiliriz ki? Çocukların büyürken kendini güvende hissetmeleri çok önemlidir. Yeni nesil çocuklar çok özel ve daha bilgili olarak bu dünyaya geliyorlar. Eğer bu çocuklar kendi özlerindeki bilgi ile ilerlemezlerse çok mutsuz olabilirler, bu arzularının peşinden gidecek yolu aramaktan vazgeçmeyeceklerdir. Bir yol bulamadıkları noktada ise büyük zararları önce kendilerine, sonra aileye verebilirler. Kendi korkularımızı onlara yansıtmadan onların kendi tercihlerini yapmalarına izin vermeliyiz. Kendi programlarını yapmakta onlar fırsat vermeli, katılacakları kursların seçimlerinde onlara saygı duymalıyız. Onları bilinçlendirmeli ama aynı zamanda istediklerini yapmaya onları teşvik etmeliyiz. İster sanatçı olsun, ister mimar olsun, ister ise iş adamı olsun, en büyük başarı bir insanın sevdiği işi yapmasıdır.