‘Issız Adam’ın New York versiyonu

"Hunger/Açlık" filminin yönetmeni Steve McQueen'den

Viktor APALAÇİ
15 Şubat 2012 Çarşamba

Açlık grevi yapan İrlandalı militan Bobby Sands’in öyküsünü anlatan “Hunger / Açlık” (2008) adlı sarsıcı ilk filmiyle sinemaya adam atan enstalasyon sanatçısı Steve Mc Queen, yalnızlık temalı yeni filmi “Utanç / Shame” ile izleyicisini şaşırtmayı sürdürüyor.

Melankolik ve karamsar atmosferiyle “Utanç”, New York cıngılında yalnızlıklarıyla baş etmeye çalışan (biri erkek diğeri kadın iki kardeşin) iki kayıp ruhun, iki kaybedenin (loser) insanın içini acıtan öyküsünü anlatıyor.

Her iki film, son yıllarda yıldızı süratle yükselen, alman kökenli aktör Michael Fassbender’in olağanüstü oyun gücünden destek alıyor.

“Issız Adam”ın New York versiyonu diyebileceğimiz filmde, insanlarla ilişki kurmayı beceremeyen, hiç arkadaşı olmayan, cinsel dürtülerine hakim olamayan, pornografiye teslim olmuş, aşırı şehvet düşkünü, 30 yaşlarındaki yakışıklı Brandon’un öyküsünü izliyoruz.

Üst düzey yönetici olduğu bir şirkette iyi bir işi olan, ancak hayatta hiçbir şeyden haz alamayan, iş dışındaki vaktini barlarda, randevu evlerinde geçiren, şirketteki bilgisayarı porno siteleri yüzünden bloke olan, seksi her biçimde tüketen, evdeki tüm zamanını bilgisayarımın başında seks sitelerini dolaşmakla geçiren, partner bulamadığında (işyerindeki, evindeki) tuvalette kendi kendini tatmin eden Brandon karşı cinsle sağlıklı bir ilişki kuramamaktadır.

Grup seks yaptığı fahişelere aygır gibi saldıran genç adam, kocasından yeni ayrılmış işyerindeki seksi arkadaşı Marianne ile yaşadığı ilişkide iktidarını kaybeder.

Hayatına giren erkekleri kendine bağlamayan, bir baltaya sap olamayan, bir barda şarkı söyleyerek harçlığını çıkaran, kendisi gibi tam bir kaybeden olan kız kardeşi Sissy’nin ortaya çıkmasıyla, Brandon’un hayatı alt üst olur.

Sissy ailesiyle bağlarını kopardığı ve kalacak yeri olmadığı için, birkaç gün kalmak için geldiği abisinin evindeki kalış süresini uzatınca, hele Brandon’un evli patronuyla yatağa girince, iki kardeşin arası açılır. Kız kardeşinin varlığını kaldıramayan, kendisini evinden kovan Brandon, birkaç kez intihara teşebbüs eden Sissy’yi büsbütün depresyona iter.

Steve Mc Quinn’ın (“Demir Leydi”nin de senaristi olan) Abi Morgan ile müştereken yazdığı senaryo, devasa binaları ve iş kuleleriyle insanların ne denli yalnız olduklarını hatırlatan New York şehrini, filmin üçüncü karakteri olarak işliyor.

Sissy, hüzünlü sesiyle söylediği “New York New York” şarkısıyla, ağabeyiyle iletişim kurmak istediğini, ayakta kalabilmek için sevgisine ihtiyacı olduğunu, ondan yardım dilendiğini, dile getirir.

Ancak senaryo, “ıssız adam” Brandon’un sevgisizliğinin hangi olaylardan kaynaklandığına dair ip uçları barındırmadığı için, inandırıcılığını yitiriyor. Bir ağabeyin intihar kolik bir kız kardeşi yüzüstü bırakması için, senaryo yazarlarının inandırıcı gerekçeler sunmaları lazım.

Alabildiğine karamsar, kötümser bir film olmasına rağmen, saplantılı cinsellik üzerine ilginç şeyler söyleyen “Utanç” yönetmeni Steve Mc Queen’e tanınan kredinin sürdürülmesi gerektiğini ortaya koyan bir film. Cinsel dürtülerden kaynaklanan bunalımlar yaşayan, yalnızlığını sekse sığınarak yaşamayı deneyen Brandon rolünde Michael Fassbender Venedik Film Festivali’nde aldığı En İyi Aktör ödülünü hak etmiş. Michelle Williams her zaman olduğu gibi, tek kelimeyle mükemmel.