İmuna ve Bitahon Yahudiliğin temellerini oluşturan çok önemli iki unsurdur. Tanrı’ya inanç ve güven ile yaklaşılır. Birçok cümlede birbirlerinin neredeyse aynı manaya gelen bu iki önemli kavramın arasındaki farkı ve birbirleri ile ilişkilerini daha iyi anlamak için aşağıdaki fıkra iyi bir örnek olabilir.
Konuşma Sovyet komünizminin en karanlık yıllarında Rusya’da geçmektedir.
Sovyet propaganda yetkilisi subay, Yahudi asıllı yoldaş Moşe’nin beynini yıkamaya çalışmaktadır.
Rus subay: “Eğer bir yatın olsaydı onunla ne yapardın?”
Moşe: “Hemen o yatı Büyük Sovyet Hükümeti’ne bağışlardım.”
Rus subay: “Eğer bir sarayın olsaydı onunla ne yapardın?”
Moşe: “Hemen o sarayı Büyük Sovyet Hükümeti’ne bağışlardım.”
Rus subay: “Eğer yün bir kazağın olsa onunla ne yapardın?”
Moşe: (Cevap vermez)
Rus subay soruyu tekrar eder, fakat Moşe yine sessizliğini korur.
Rus subay:(Sesini yükselterek) “Cevap versene be adam! Yün bir kazağın olsa ne yapardın?”
Moşe yine cevap vermez.
Rus Subay: “Moşe neden cevap vermiyorsun?”
Moşe: “Çünkü yün bir kazağım var komutanım.”
Eğer bir adam sizden 1000 TL borç isterse, eğer adamın ödeyeceğine inanıyorsanız bu İmuna, inançtır.
Eğer parayı adama gerçekten verirseniz o kişiye güvenebileceğinizi test etmiş oluyorsunuz işte bu Bitahon, güvendir.
Eğer İmuna yoksa, Tanrı’ya inanmadan insanoğlu bir hiçtir, ama Bitahon yani güven, Tanrı’ya inancı bambaşka bir boyuta taşır.
Bitahon sadece Tanrı’ya inancı göstermez, Tevrat’ın ve insanlara iyilik yapmanın yolunda nelerin riske atılabileceğini gösterir.
Rav Baruch Lederman
Çeviri Sami Aker