Purim’den önceki Şabat; Şabat Zahor-Hatırlama Şabat’ıdır.
Purim’den önceki Şabat (3 Mart Cumartesi) Şabat Zahor olması sebebiyle, sinagogda sabah duası sırasında iki Tora çıkarılır. Bir tanesi haftanın peraşası, diğeri Maftir içindir.
Maftir’de, Amalek’in Yahudi halkına yaptığının hatırlanması (zahor), hiçbir zaman unutulmaması emrinin verildiği bölüm okunur (Devarim 25:17-19).
Her nesil, çocuklarına, Amalek’in ne yaptığını, İsrailoğulları Mısır’dan çıktıktan sonra, en yorgun, en zayıf oldukları anda, nasıl onlara arkadan saldırarak gafil avladığını anlatmakla yükümlüdür.
‘Hatırla’, Tora’nın “Taase-yap” emirlerinden; ‘Unutma’ da “Lo Taase-yapma” şeklindeki emirlerindendir. Bu emir, her zaman, her yerde, hem kadınlar, hem de erkekler için geçerlidir.
ZAHOR PERAŞASININ ANLATTIKLARI
1) Barış: Purim’den önceki Şabat’ta okunan Tora bölümü-Zahor peraşasının önemle vurgulamak istediği, gerçek barışa giden yolun, pişmanlık, tövbe ve hatırlamadan geçtiğidir. Pişmanlık ve tövbe, geçmişte yaşanmış olan kötü olayların üstesinden gelmenin anahtarıdır. İnsanlar yaptıkları haksızlıkların farkına vardıklarında, buna yol açan şartları ve hataları düzeltme yoluna gideceklerdir. Aynı olayın tekerrür etmesi ise, ancak hatırlama ile engellenebilir.
2)Tesadüf: Raşî’nin yorumuna göre Amalek, ‘mikre-tesadüf’ü simgeler. Amalek, Tanrı’nın varlığını, Tanrı’nın evrenle etkileşimini inkâr eder; gelişen olayların Tanrı’nın isteği ve planı doğrultusunda değil, tamamen tesadüf ve rastlantılar sonucu olduğunu öne sürer.
3)Tanrı bizimle mi? Yahudiler, daha yeni yeni, ilahi gücün tarihteki en muhteşem dışa vurumuna şahit olmuşlardı. On tane doğaüstü bela, dünyadaki en güçlü devlet olan Mısır’ın boynunu bükmüş; bu şekilde Firavun Yahudilerin esaretine son vermiş, Mısır’dan çıkıp gitmelerine razı olmuştur. İsrailoğulları’nın gözleri önünde deniz ikiye ayrılmış, göklerden yağan man karınlarını doyurmuştur. Artık bu aşamadan sonra “Acaba Tanrı bizimle mi?” diye kim sorgulayabilir?
Ancak, şüphenin farklı doğaları vardır. Bazı şüpheler mantıklı bir sorgulamaya dayanır. Diğer bir çeşit şüphe, şüphecinin kendi kişisel güdüleri, niyetleri ve hırslarından doğar. Ama bir de katıksız, öz be öz şüphe vardır: ‘mantıksız şüphe’, mantıktan daha güçlü olan şüphe. İşte bu şüphe, en ikna edici kanıtların, en heveslendirici tecrübelerin bile etkilerini yok sayar. Aynı şüphe, İsrailoğulları’nın Amalek’in saldırısına maruz kalmalarının yegâne sebebidir. Amalek, spritüel anlamda asılsız, temelsiz, sebepsiz, mantıksız şüphenin özünü temsil eder.
Bu yüzden, Amalek ve simgeledikleri, Yahudilerin hayattaki misyonunun ezeli düşmanıdır. ‘Amalek’in harflerinin nümerik değeri, ‘safek-şüphe’ ile eşittir.
Amalek’e nasıl cevap vermek gerekir? Kişi, kendi içindeki umursamazlık, olumsuzluk ve gerekçesiz şüphe ile nasıl başa çıkabilir? Tora, bunun yolunu tek bir kelimeyle özetler: “Zahor-hatırla”
4)Hatırla-Tanrı inancı: Liadili Rabi Schneur Zalman, Tanrı inancının, Yahudi ruhunun bölünmez bir parçası olduğuna dikkat çeker. İnanç, kazanılması, ulaşılması gereken bir şey değildir. İnanç, zaten ruhun özüne işlenmiştir, oradadır. Sadece ortaya çıkarılmaya ihtiyacı vardır. Zalman, inancın, mantık sınırlarının da ötesinde olduğunu vurgular. Mantık doğrultusunda kişi, Tanrı’ya ancak algıları kadar, insan beyninin algılayabildiği kadar, mantığının elverdiği kadar bağlanabilir. Ancak yaratıldığı zaman içine damıtılmış olan ilahi inançla temasa geçebilen kişi, Tanrı’nın sonsuz gerçeğine tümüyle bağlanabilir.
İsrailoğlu’nun Amalek’e tepkisi, hatırlamaktır. Ruhunun içinde bulunan ve günlük hayatın ve meşgalelerin arasında saklı gibi duran, ama ruhunun derinliklerinde var olan mantık üstü inancı uyandırmak. O inanç ki, hatırlanıldığı zaman, mantıklı veya değil, her türlü meydan okumaya karşı durabilecek potansiyelde ve güçtedir.
5)Zahor peraşası –Purim: Neden Zahor peraşası, tam Purim’den önceki Şabat okunur? Bir yoruma göre, Amalek aslında her nesilde, farklı kişiliklerle mevcuttur Yahudileri yok etmeye kararlı olan Aman da, Amalek’in soyundan gelir. Bu yüzden, Purim’den önceki Şabat, Amalek’in unutulmaması, hatırlanması emredilen peraşa okunur.
Başka bir yoruma göre, Purim’in ana teması, her şeyin Tanrı’nın kontrolü altında meydana geldiği gerçeğidir. Olayların akışı sırasında her zaman Tanrı’nın elini görebilmek mümkün olmayabilir. Doğal bir tesadüf gibi görünen durumlar bile, aslında Tanrı’nın takdirinin-haşgaha’nın neticesinde oluşmaktadır. Purim, ilahi takdirin, açık mucizeler yerine nasıl doğal olayların arkasında yer aldığını gösterir. Direkt olarak idrak edemesek de Tanrı; ‘Hester Panim - Gizli Yüzü’ ile olayları ilahi planı doğrultusunda her an her şeyi kontrol ederek hayatı bütünüyle yönetir.
Amalek ise, hayatın akışı ve tarihin keyfi olarak geliştiğini savunur (çünkü Tanrı’nın olaylarla olan bağlantısını her zaman açık olarak görmek mümkün olmayabilir, Ester ve Mordehay zamanında ve günümüzde de olduğu gibi).
Purim, coşkuyla buna karşı çıkar ve her şeyin, Tanrı’nın mükemmelce planladığı projenin bir parçası olduğunu vurgular ve Tanrı’nın devamlı olarak perde arkasından duruma el koyduğuna ve yönettiğine dikkat çeker. Zahor peraşası ile Purim’in bağlantısı da budur.
Önemli Not: Yazıda kısa bir özet olarak verilmiş olan bilgiler, okuyucuya konu hakkında fikir vermek amacıyla, El Gid Para El Pratikante (Gözlem), Şemot (Gözlem), Devarim (Gözlem), Mitzvot (Gözlem) kitaplarından, www.ou.org, www.chabad.org, myjewishlearning.com, www.jewfaq.org, www.akhlah.com sitelerinden derlenerek hazırlanmıştır. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için özel günler ve uygulamalar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.