Birinci Dünya Savaşı’nda orduda hızla yükselen Yahudi hukukçu Bernhard Weiss, yeniden yapılandırdığı Almanya Polis Teşkilatı’nı sorumlu kişiliği ve becerisi sayesinde o dönem için çağdaş bir konuma getirdi
Vatansever bir Alman olan Bernhard Weiss, Nazilerin iktidara gelmesi ile vatandaşlığını yitirdi.
Birinci Dünya Savaşı sonlarına doğru Almanya iç güvenliğini sağlama yönünde çalışmalara başladı. 1918 yaz döneminde Berlin’deki asayişsizlik Prusya İçişleri Bakanlığı’nı sürpriz bir karar almaya yöneltti. Pek fazla tanınmayan Yahudi savaş kahramanı Bernhard Weiss, cepheyi terk etme emrini aldı, Berlin Cinayet Masası başkanlığına getirildi.
Bernhard Weiss bu görevde bulunduğu dönemde cinayetlerin önlenmesi yönünde güçlü mikroscop, poligraf ve daha hassas kan testleri kullanarak emniyet teşkilatına bilimsel bir altyapı kazandırdı. Ayrıca cinayet mekanına ulaşabilen “Weiss wagon” olarak adlandırılan mobil bir cinayet laboratuvarı oluşturdu. Bu da delillerin hukuki prosedürde kullanımını kolaylaştırmaktaydı.
Alman hukukunun en yüksek düzeydeki Yahudi uygulayıcısı konumuna ulaşan Weiss’ın adı nedense hafızalarda kalmadı. O, Paul Grossman’ın yeni kitabı “Children of Wrath”da ikincil bir karakter olarak yer almakta. Ne de olsa Weiss, İsrail Devleti’nin kurulmasından çok önce Nazileri resmen yargılayan tek Yahudi oldu.
Babasının başarılı bir tüccar olması sayesinde Weiss, hukuk eğitimi görme olanağını buldu. Yahudi Cemaati’nde etkin bir kişi olan baba Max Weiss“ Fasanenstrasse Synagogue”un başkanlığını yapmaktaydı. Weiss Ailesi bireyleri Yahudiliklerinden gurur duyan vatansever Almanlardı. Bernhard’ın diğer üç erkek kardeşi de 1914’te savaş patlak verdiğinde cepheye gitmekten kaçınmamışlardı.
Bernhard Weiss orduda süratle yükseldi; bir sağlık birliğinin komutanı olarak başladı, süvari birliği komutanı olarak görevden ayrıldı. Yahudiler arasında Weiss gibi subay olan ve Demir Haç’a sahip kişiler azdı. Weimar’da Cinayet Masası Şefi olmak kolay bir görev değildi. Anayasal cumhuriyet, önceki federal monarşiden radikal bir değişimdi. Başlangıçta yeni yönetim sistemi siyasi yelpazenin her bölümünün eleştirilerine hedef olduysa da Weiss kendini, Kripo’yu (Kriminal Polis) parlamenter demokrasiyi savunan bir kurum haline getirmeye adadı.
Sorumluluğu ve hüneri sayesinde Kripo’yu Scotland Yard düzeyine getirmeyi başardı. Bir yıl kuruluş cinayet olaylarını çözümlemekte % 97 oranında başarı gösterdi. Weiss’ın emniyetteki başarı grafiği ordudaki başarısına benzer bir düzeye ulaştı.1925’te Kripo’nun, iki yıl sonra da Berlin Polis Teşkilatı’nın başkanlığına getirildi.
Sosyal yaşamında oldukça hareketli olan BernhardWeiss, kurucuları arasında Albert Einstein’ın da bulunduğu Demokratik Parti’nin bir üyesiydi. Ayrıca sanat meraklısı eşi LottieWeiss sayesinde kentin kültürel platformunun da aşinasıydı. Bunların hiçbiri Yahudilik aidiyetine bir engel oluşturmuyordu. Weiss rabinik seminerin bir üyesiydi ve Yahudi İnancına Sahip Alman Vatandaşları Birliği’nde oldukça etkindi.
1927’nin Mayıs ayında Berlin polisi, Nazi Partisi’nin merkez şubesini kaba kuvvet kullanarak kapattı, mitinglerini engelledi, propaganda yayınlarını önlemeye çalıştı. Aynı yılın Ağustos ayında Weiss, Nuremberg’deki bir gösteriden dönen, yasadışı bir kuruluşun mensubu 500 Berlinliyi tutukladı.
Böylesi sahnede olan bir Yahudi’nin örneğin geleceğin propaganda bakanı Joseph Goebbels gibi güçlü düşmanları olması tabii ki sürpriz bir durum değildi. Goebbels, “Der Agriff” adlı gazetesinin sayfalarında saldırılarının hedefi olarak Weiss’ı seçti.
Naziler açısından polis müdürü Weimar Cumhuriyeti’nin en mahzurlu karakteristiklerinden biriydi. Hedef olduğu bu kaba saldırı Weiss’ın dindaşlarını korumasını engellemedi, Yahudilere yönelik antisemit şiddet olayları tırmanışa geçtiğinde yasadışı Yahudi Savunma Gücü, Kripo’dan silah dahil olmak üzere destek aldı. Weimar Hükümeti Dışişleri Bakanı Walter Rathenau 1922’de öldürüldüğünde, Weiss katilleri bulmak için çok başarılı bir çalışma yaptı. Weiss hakaret suçuyla Goebbels’i iki kez dava etti, bunun sonucunda birkaç hafta halka yönelik konuşma yapması yasaklandı. Ancak Nazi Partisi giderek güçlendi. Hitler’in 1933’te başbakan seçilmesinden kısa süre sonra Bernhard Weiss vatandaşlığını kaybetti.
Ailesi ile birlikte kaçmayı başardığı Londra’da matbaacı olarak iş buldu. Vatandaşlığının iade edildiği haberi 1951’de kendisine ulaştığında Bernhard Weiss acilen hastaneye doğru yol almaktaydı. Orada kanserden yaşamını yitirdiğinde 71 yaşındaydı.