Kulüp yöneticilerinde bir hibe yarışıdır, bir cepten ödeme şovudur aldı başını gidiyor bu aralar. Kimisi 103 milyon, kimisi 30, kimisi on, kimisi yirmi… Gönüllerden ne koparsa.
Yıllardır düşünüp dururum, spor yöneticilerinin çıkarlarının ne olduğunu. Malum günümüzde artık kimse çıkar olmadan hiç bir şey yapmıyor.
Yöneticilerin sıfatlarına baktığımız zaman hepsi büyük iş adamları. Kimisi müteahhit, kimisi büyük tekstilci, holding sahibi. Hepsini koca koca ihalelerde boy gösterirken görüyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Demirören Grubu'nun başkanı Erdoğan Demirören'in oğlu Yıldırım Demirören Beşiktaş Başkanlığı görevini bırakıp, Türk futbolunun patronluğuna soyunmaya karar verdi. Bursaspor dışındaki tüm kulüplerin desteğiyle yeni federasyon başkanı seçildi.
Yıldırım Demirören, Beşiktaş camiasına veda ederken kendince duygu dolu konuşmalar yaptı. Ardından insanoğlunun kendi için yarattığı en büyük düşmana geldi konu: Para.
Demirören Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün kendi şahsına tamı tamına 103 milyon Türk Lirası borcu olduğunu, ancak ondan sonra gelecek başkanların da kulübe borç para verdikten sonra, paralarını almaması koşuluyla bu borcu Beşiktaş Jimnastik Kulübü'ne hibe edeceğini duyurdu. 103 kuruş değil, 103 lira değil bu arkadaş, tam 103 milyon lira. Biraz daha iyi anlamanız için biraz örneklendireyim; 103 milyon lira demek İstinye, Şişli gibi işlek semtlerde yaklaşık 300 daire parası demek. Yılbaşında büyük ikramiye 10 milyon TL. Yılbaşında on tane Milli Piyango alsan ve böyle bir şey mümkün olmamasına rağmen on tanesine de büyük ikramiye vursa yine 103 milyon TL kazanamıyorsun. Yıldırım Başkan çıkıyor 103 milyon TL'yi Beşiktaş'a hibe ettiğini söylüyor.
Aziz Yıldırım Başkan'ın duruşmaları vardı geçtiğimiz ay içerisinde. Aziz Başkan aylık gelirini 30 bin TL olarak gösterdi. 1998 yılında Fenerbahçe başkanlığına seçildi Aziz Başkan. On dört sene geçmiş üzerinden. Aylık 30 bin TL'den on dört senelik gelir ne yapar? Yaklaşık 5 milyon TL yapar. Aziz Yıldırım duruşmalarında Fenerbahçe'ye 30 milyon TL cebinden para verdiğinden ve bunu hibe ettiğinden bahsetti. Yani başkan olduğu yıldan bugüne kadar geçen sürede cebine giren paranın yaklaşık altı katını Fenerbahçe'ye hibe etmiş.
Mehmet Ali Aydınlar TFF Başkanlığı görevinden istifa ettikten sonra ilk defa Mehmet Ali Birand'ın programı 32. Gün’e katıldı. Bütün süreci kendince anlattı Aydınlar. Ardından Fenerbahçe'ye geldi konu. Aydınlar Fenerbahçe yönetimini eleştirdi. "Fenerbahçe'yi bugünlere getiren bu yönetimin ta kendisidir," dedi. Ali Koç ve Nihat Özdemir'e yüklendi. Ardından da şöyle bir teklif yaptı: "Eğer ben Fenerbahçe'ye bir zarar verdiysem maddi olarak bütün zararı cebimden ödemeye razıyım."
Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ne katılamaması ve bu konular içerisinde yer almasının Fenerbahçe'ye zararı onlarca milyon liralarla tanımlanıyor. Mehmet Ali Aydınlar bu milyonları kendi cebinden vermeye razıymış. Devam ediyor Aydınlar ama diyor "Fenerbahçe açtığı davayı kaybederse de şimdiki yönetim tüm zararı cebinden karşılayacak."
Anlayacağınız kulüp yöneticilerinde bir hibe yarışıdır, bir cepten ödeme şovudur aldı başını gidiyor bu aralar. Kimisi 103 milyon, kimisi 30, kimisi on, kimisi yirmi… Gönüllerden ne koparsa.
Ben de Şalom Gazetesi'ne dört-beş senedir gönüllü olarak yazı yazıyorum. Bütün yazdığım yazıları huzurlarınızda Şalom Gazetesi'ne hibe ediyorum. Kimisi milyonlarını hibe ediyor, ben kelimelerimi hibe ediyorum. Okuyun gönlümden kopan kelimeleri…