Gaziantep Belediye Başkanı Asım Güzelbey ile şehrin tarihine anılarla bir gezi

Gaziantep’in dinamik Belediye Başkanı Asım Güzelbey ile Gaziantep Sinagogu ve geçmiş dönemde bu topraklarda yaşayan Yahudi topluluğu hakkında yaptığımız kısa bir söyleşiyi paylaşıyorum

Toplum
14 Mart 2012 Çarşamba

Bu topraklarda, geçmişte Musevi vatandaşlarımız yaşadı. Çok önemsediğimiz sinagogun restorasyonunda büyük desteğiniz var. Gaziantep’in tarihi ve burada yaşayan topluluklarla ilgili görüşünüzü bizlerle paylaşır mısınız?

Öncelikle topraklarınıza hoş geldiniz. Antep bildiğiniz gibi tarihi bir şehir. Dünyanın belki en eski insanlarının yaşadığı en eski yerleşim yerlerinden biri. Sonra değişik medeniyetler bu şehirde yaşamışlar. Hititliler, Urartular, Mısırlılar, Komagene, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar… Bugün de Türkiye Cumhuriyeti’nin 6. büyük şehri olarak tanınıyor. Özellikle Osmanlı döneminde 1915 yılına kadar Antep, Ermenilerin, Müslümanların, Yahudilerin, Çerkezlerin ve Kürtlerin huzur ve barış içinde yaşadığı bir şehir olarak görülüyor.

Fakat 1915 yıllarındaki ‘Ermeni Tehciri’nin hemen öncesinde Antep’te özellikle yabancıların kışkırtmasıyla huzur zaman zaman bozulma eğilimleri gösteriyor. Bunlardan bir tanesi Ermenilerin mevcut yönetime karşı başkaldırısı ve ‘Ermeni İsyanı’ olarak geçiyor.

Daha sonra da bugün için tabii ki tasvip etmediğimiz ancak o günün şartlarını bilemediğimiz bir ‘Ermeni Tehciri’ olayı oluyor. 1918 yılında Antep, önce İngilizler tarafından sonra Fransızlar tarafından işgal ediliyor.

O yıllara baktığımız zaman şehirde üç büyük etnik grup var. Müslümanlar, Ermeniler ve Yahudiler. İşgal yıllarında kitaplarda okuduğumuz, Yahudilerle Müslümanlar veya Türkler birlikte hareket ediyorlar. En azından yıllardır beraber yaşadıkları ekmeğini bölüştükleri komşuları arasında herhangi bir çatışma çıkmıyor.

Fakat 1918-1921 yılları Antepliler için son derece kötü yıllar. Sadece işgal ile değil, açlık ve hastalıkla da büyük mücadeleler veriyorlar. O yıllarda şehir nüfusunun dörtte biri hayatını kaybediyor. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra da yine Antep eski günlerine yani huzur ve barış içinde insanların birbirine hoşgörüyü ön planda tuttukları herkesin dinine saygı gösterildiği, inancına saygı gösterildiği bir şehir görüntüsü çiziyor.  Bu da bugün Antep’teki başarının sırrı olarak görülüyor. Uzun yıllar Antep’te yaşayan Yahudi nüfusu, Yahudi kolonisi Antep ticaretine hâkim olarak biliyoruz, hatta bugün bile ticarette başarılı olan birçok Antepli şu ifadeyi kullanıyor: “Biz ticareti Antep’teki Yahudilerden öğrendik.” Buna bizzat şahit oldum. Tabi o yıllarda benim ticari bir geçmişim filan yok. Fakat bugün bile insanlar bunu dile getiriyorlar…

 Antep’te son sekiz senedir çok ciddi bir şekilde kültürel mirası sahiplenme başladı. Yani bu şehirde yaşayan her türlü medeniyete saygı gösteriyoruz.

Bu şehirde yaşayan her dinin, her mezhebin kutsal mekânlarını biz de kutsal mekân olarak tanıyoruz.

İlk olarak bundan dört sene önce 500 yıllık bir kiliseyi, Aziz Bedros Kilisesi’ni büyük şehir belediyesi olarak satın aldık ve restore ettik.

  Bildiğim kadarı ile Gaziantep’te Hıristiyan nüfus yok. Aziz Bedros Kilisesi de kültür merkezi, müze vasfında…

Artık Antep’te bir Hıristiyan nüfus, bir cemaatleri yok onun için orayı bir kilise olarak değil de bir kültür merkezi olarak yaptık. Ama şuna kalben inanıyorum ki, o dine inanan insanları da incittiğimizi asla zannetmiyoruz.

Eğer o mekânı yıkmış, tahrip etmiş olsaydık veyahut da onları incitici bir fonksiyon verilmiş olsaydık, doğru bir iş yapmadığımızı düşünürdük. Ama bugün bir kültür merkezi olarak orası hizmet ediyor.

  Gaziantepliler, bir zamanlar burada yaşayan Musevi vatandaşlar hakkında neler düşünüyorlar?

Antep’te uzun yıllar yaşayan, Antep ticaretine hâkim, komşularıyla hep iyi ilişkileri olan ve gittiklerinden sonra da arkalarından hep saygı ile anılan bir Yahudi Cemaati var. Bu insanların bu şehirde yaşayan toplumla hiç bir zaman ters düşmediklerini biliyorum. Çünkü o yıllarda bizim de birçok Yahudi komşumuz vardı. Aynı mahallede, aynı sokakta büyüdük, aynı okulda okuduk, hatta cumartesi günleri onlar elektriği yakmazlardı, ateşe ellerini sürmezlerdi, yemeklerini pişiremezlerdi, tabii ki o yıllarda Antep’te kalorifer veya doğalgaz yoktu, biz soba ile ısınırdık. Sobalarına kibrit çakmazlardı bizler giderdik aynı mahallede oturan çocuklar onların sobalarını yakardık, ocakların altını açar, elektriklerini yakardık. Bu bir insanlık görevi idi.

  Gerçekten insanın içini ısıtan sevgi dolu günlermiş. Ne oldu da sihir bozuldu?

Tabii ki 1980 öncesi Türkiye bir kaos dönemi yaşadı. Bugün halen yeni yeni neden olduğunu okumaktayız. Tabii ki biz tarihçi değiliz. Ama o yıllarda Antep’teki Yahudi nüfusunun İstanbul’a, Amerika’ya, Kanada’ya ve kimisinin de İsrail’e göç ettiğini biliyoruz.

Onlar mozaiğimizin bir parçasıydı. Bizim bu şehir halkı olarak o yıllarda hiç bir problemimizin olmadığını ben biliyordum, inanıyordum. Ama tabiî ki tarihi geri getirmek, elimizde olan bir şey değil. Onların bıraktığı kutsal mekâna biz saygı gösterdik, bir ara tinerciler orayı işgal etmişlerdi. Orayı onlardan kurtardık.

 Restorasyonun gidişatı hakkındaki öngörünüzü alabilir miyim?

 Şimdi etrafında bir çalışma yapıyoruz. Restorasyon Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılıyor. Zannediyorum 2012 yılı içinde, restorasyon çalışmaları tamamlanacak. Antep’te bir Yahudi nüfusu olmadığını hepimiz biliyoruz. Mekâna, cemaati incitici bir fonksiyon vermeyi de asla düşünmüyoruz. Orası yine bir kültürel mekân olarak belki bir üniversitenin kültür merkezi gibi, belki vilayetin bir kültür merkezi gibi hizmet edecektir.

Gaziantep’ten gitmiş olan Yahudi hemşerilerimizin gelip orayı ziyaret etmesi bizleri son derece mutlu edecektir.

Çünkü yerel yöneticilerin görevi şehirlerarasında, insanlar arasındaki dostluğun, sevginin, barışın en üst düzeye gelebilmesi için çaba göstermektir. Biz de aynen böyle yapıyoruz. Toplumlar arasında bir sorun olmadığına inanıyorum. Bizler beraber büyüdük, beraber okuduk, ekmeğimizi paylaştık.

  Başkanım Asım Güzelbey; öngörülü davranışlarınızla bir kültür mirasını korumaya almanız karşısında şahsım ve bu topraklarda anıları olan herkes adına şükranlarımı sunuyorum. Bizi kabul ettiğiniz için de ayrıca teşekkür ederiz.

GAZİANTEP GÜNCESİ...

Geçtiğimiz günlerde Türk Musevi Cemaati adına eski Gazianteplilerden Özkul Arkadaş ve Murat Nehmad ile birlikte kenti ziyaret ettik. Gaziantep Belediyesi’nin bizlere tahsis ettiği şoförlü bir araba ve basın danışmanı arkadaşlar günübirlik ziyaretimizde bize eşlik ettiler.

İlk durağımız Bilmen ve Bildirici ailelerinin katkıları ile son dakikada korumaya alınan Şehir Mezarlığı idi. Mezarlığın Yahudilere ayrılan bölümünde 36 gömünün arasında hayatımda  hiç tanımadığım dedemin mezarının da olması beni daha da duygulandırdı. Söz konusu ziyaretimizde en yakın zamanda yatanların isimleri bir lahite toplu olarak  yazılması kararını aldık.  Mezarlık iyi durumda; tanıştığımız Gaziantep Mezarlıklar Müdürü Yaşar Bey bu mezarlığa gereken ihtimamı gösteriyor.

İkinci durağımız restorasyonu süren Gaziantep Sinagogu idi. Daha önce geçmiş dönem Cemaat Başkanı Silvyo Ovadya ile ziyaret ettiğimiz ve harabe halinde duran sinagogun son halini görmek bir mucizeydi. Ana binanın çatı bölümü bitme aşamasında, yandaki midraş bölümü tamamlanmış, Talmud Tora bölümü yapılmış durumda. Sinagogu bu haliyle görmek hepimizi, özellikle de Gaziantep’te yaşayan ve 1980’lere kadar bu sinagogda güzel günlerini geçirmiş iki kardeşimizi daha da çok mutlu etti. Zamanında 500 kişinin ibadet ettiği, çok ince bir taş işçiliğiyle ortaya çıkan sinagogun azara bölümü de tamamlanmış durumda. Ehal bölümünde yörenin özelliklerini taşıyan iki renkli taşlar kullanılmış. Ahşap bölümleri ise Murat Nehmad’ın bilgileri doğrultusunda aslına uygun olarak restoratörler tarafından ele alınacak.

Gaziantep ziyaretimizde Vali Ata ve yardımcısı Mevlut Kurban bizleri makamında kabul etti.

Teşekkürler

Gaziantep Sinagogu restorasyonunda öncülük eden başta Başbakan R. Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AB Bakanı ve Baş Müzakereci Egemen Bağış, Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, Azınlık Vakıfları Temsilcisi Laki Vingas, Gaziantep Valisi  Erdal Ata, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey’e şükranlarımızı sunuyoruz.

***

Gaziantep ziyaretimiz esnasında bizleri kabul eden ve kendimizi evimizde hissettiren başta Gaziantep Valisi Erdal Ata, Vali Yardımcısı, Adalar eski  Kaymakamı Mevlut Kurban, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, Gaziantep Vakıflar Bölge Müdürü İsa Güven’e, Hahambaşı Rav İsak Haleva, Cemaat Başkanı Sami Herman ve şahsım adına teşekkürü borç biliriz.

Yaşar Bildirici