Geçtiğimiz Perşembe akşamı hem Purim coşkusuna ortak olmak hem de tanıdıklarımı görmek amacıyla Maslak Sheraton Hotel’de Aşkenaz Cemaati ve Rav Mendy Chitrik işbirliği ile düzenlenen Purim balosuna katıldım. Balo detaylarına geçmeden evvel itiraf etmeliyim ki iş çıkışı yorgun olmama rağmen biraz da Muhteşem Purim duyurusu ile yine nasıl bir hava yaratıldığını da merak ediyordum. Her ne kadar Purim partisi akşamüstü 16.30’da başladıysa da iş dönüşü ancak saat 19.00 gibi otele varabildim.
Otele varır varmaz daha lobide ellerinde pamuk şekerli, patlamış mısırlı çocuklar hemen arkalarında başında fes ile dolaşan tanıdık yüzler beni karşıladı. Ne içeri girerken ne de partinin yapılacağı kata çıkarken bir güvenlik kontrolünden geçmeyip rahatça partinin yapılacağı mekâna geçtiğimi de belirtmeden geçmeyeyim. Bir üst kata çıkar çıkmaz ortada çocukların eğlenmesi için kurulmuş dev bir platform, coşkuyla eğlenen çocuklar ve her bir köşede farklı bir stantta farklı eğlencelerle karşılaştım. Biraz sonra içerden gelen mehteran müziğini duyunca Rav Mendy’nin Osmanlı konseptini sadece müzik eşliğinde verdiğini zannettim. Ancak ana salona girer girmez ortada “Ceddin Deden Neslin Baban” diye arz-ı endam eden Mehteran ekibini görünce kendimi iyice Osmanlı atmosferinde hissetmeye başladım. Organizasyonda ‘Muhteşem Yüzyıl’ havası yine en ufak detaylarına kadar düşünülmüştü. Duvarları süsleyen İznik çini motifli paneller, divan koltuklar, konuklara dağıtılan fesler, etrafta gezen padişah kıyafetli kimi misafirler sanki herkes Topkapı Sarayı’nda verilen bir davette zevk-i sefa sürmekteydi. Mehter takımının verdiği mini konserden hemen sonra sahnede Cako Taragano ve Sinagog İlahileri Korosu’nu bu kez farklı kıyafetleri ve Türk Sanat Müziği şarkıları ile dinleyince şaşkınlığım iyice arttı. Koro bir şarkıda Türk Musikisi klasikleri ile özellikle orta yaş üstü konukları keyiflendirirken diğer şarkıda da En Keloenu’yu söyleyip konuklara bunun bir Purim partisi olduğunu hatırlatmaktaydılar. Bir yanda Rav Mendy’nin ara ara bayramın önemine dair yaptığı vaazlar diğer yanda hemen sonra gelen Mehter takımı yer mekân zaman konusunda kafamı karıştırsa da özellikle turistik eğlencelere alışık biri olarak keyif aldığımı da belirtmek isterim. Bu seneki kutlamada beni mutlu eden bir diğer konu ise Cemaat Başkanı Sami Herman’ın da orada olup bir de üstüne konuşma yapması oldu. Başkan konuşma yapmak için sahneye çıktığında ilk iş olarak Rav Mendy’nin başındaki Padişah kavuğunu başına taktı ve konuşmayı o şekilde yaptı. Başkan özellikle cemaatin yoğun bir katılım gerçekleştirdiği bu tarz bayram etkinliklerinden duyduğu mutluluğu belirterek nice güzel günlerde bir arada olmayı diledi. Gece boyunca sahnenin hemen kenarındaki bardan sınırsız alkollü içki servisi yapıldı ve dışarıda da farklı Osmanlı tatları konuklarla buluştu. Cako Taragano akşamın ilerleyen saatlerinde hem sahne performansı hem de korosunun birbirinden güzel nostaljik şarkıları ile izleyenleri mest etti. Gecenin bitiminde her sene yapılan bu organizasyonun nasıl başarılı olduğunu tekrardan düşündüm. Bu faaliyeti diğer yapılan faaliyetlerden ayıran hususlar özetle davetlilerin sıkı bir kontrolden geçmeden otele istediği girip çıkabilmeleri, sunulan sınırsız tatlar ve en ufak ayrıntıya kadar düşünülen ve yaratılan farklı konseptti. Tabii ki Osmanlı’nın Muhteşem Yüzyıl’ının Purim ile ilgisini ve ufak çocuklara mehter marşı ile nasıl bir kültürel zenginlik kattığımızı tekrardan düşünmekte yarar görüyorum. Ancak o gecenin açık gerçeği sınırları zorlayarak, toplumun nelerden hoşlanıp, neyi istediğini iyi gözlemleyince ve de en önemlisi maddi imkânlar elverdikçe cemaatin büyük bölümünün tek bir mekânda toplanabildiğiydi. Günümüzde artık cemaat mekânları yerine toplum fertleri özgürce birkaç güvenlik kapısından geçmeden girebildikleri otel gibi mekânlara daha sempatik bakmaktalar. Bunun yanında aynı tarihlerde birbirinin benzeri etkinlikler yapmak yerine tek bir tarihte birkaç kurumun birleşip ortaya daha özenle çıkaracağı bir faaliyetin hem bütçesel hem de zenginlik açısından daha başarılı olduğunu düşünüyorum. Cemaat yetkililerinin bu bağlamda haftalık bültenleri daha çok irdeleyip hangi kurumların aynı faaliyetleri yaptıklarını tespit edip, onları daha çok ortak faaliyet yapmaya davet etmesinde yarar vardır. Her kurumun gönüllüleri var gücüyle çalışırlarken ortaya aynı tarihte benzer etkinliklerin çıkması hem bütçesel açıdan cemaat bireylerini zorlamakta öte yandan da faaliyetin planlama aşamasında bağış yapmayı arzu eden fertleri de kimi zaman iki arada bir derede bırakmaktadır. Birçok kurumumuzun yakın gelecekte birleşme yoluna gideceğini düşünürsek şimdiden ortak projelerle daha toplu bir yapının oluşturulması hem cemaat bireylerinin sağlıklı karar verebilmesi hem de projelere emek sarf edenlerin şevklerinin kırılmaması için önemlidir. Nitekim bu sene belki Rav Mendy’nin erken başlatıp bitirdiği Purim etkinliğinden sonra aynı salonda başka bir kurumumuz tarafından +18 Purim Partisi yapılsaydı belki de geçen senelere oranla daha fazla genci orada toplamak mümkün olabilirdi. Bunun yanında o etkinlikten arda kalan bir sürü dekorun bir sonraki sezonda herhangi bir dernek tiyatrosunda kullanılması da diğer bir ortak proje olarak düşünülebilir. Rav Mendy’nin bu seneki organizasyonda 20-30 yaş arası gençlerin sayıca azlığını tespit ederek önümüzdeki sene bu kitleyi de çekecek çalışmalar yapacağını umuyorum. Öte yandan da organizatörleri toplumumuzu yine en az bizim kadar iyi gözlemleyip bize özgün bir proje yarattığı için tebrik ediyorum. Tüm kurumlarımızın el ele verip ortaklaşa projeler üreteceği, cemaat bireylerinin heyecan ve hevesle sayıca bol olarak katılacağı nice başarılı etkinliklere…