Miryam’ın şiirsel yolculuğu 99 ile devam ediyor

Miryam Şulam, 72 ile başlayan şiir serüvenini 99 ile sürdürüyor. Okuyucularıyla paylaştığı bu yolculuktaki ideali 1’e ulaşmak. Gönül gözümüzü açan, ezberimizi bozan en çok da her şey için şükretmemizi hatırlatan birer öğreti niteliğindeki bu şiirseller, yine Miryam’ın resimleriyle bütünleşerek 99 başlıklı kitabında toplandı

TUNA SAYLAĞ
14 Mart 2012 Çarşamba

Şiir okuma alışkanlığımın fazla olmamasına rağmen Miryam Şulam’ın şiirsellerini seviyorum. Benim gibi iflah olmaz bir karamsara iyi geliyor, ruhumu arındırıyor. Bugün piyasaya çıkacak olan kitabı herkesten önce okuma ayrıcalığına erişince hemen Miryam’la bir araya gelerek 99’u konuştuk.

 ‘72’den sonra, ‘99’. İkinci kitabın nasıl bir yolculuğun ürünü?

Yaşamı şiirselleştirmeye başladığım gün ‘72’nin temelleri de atılmış oldu. Yaşam tüm gizemiyle beni büyülüyor. ‘99’da yolculuğumun devamı esnasında gözlemlediğim ve duyumsadıklarımı paylaşmaya devam ettim. Okuyan herkes dizelerimde kendi yolculuğundan bir parça bulacak. İşte bunlar büyülü anlar olacak. ‘99’ okunurken, okuyucu ile benim aramda gizli bir sırdaşlık başlayacak. Bu yolculuğumun amacı ise, hep birlikte Bir’e yol almak.

Bir’e ulaşmak nedir; orası nasıl bir ruh halidir?

Biz insanlar, renk, din, dil ve daha birçok farklılığımıza rağmen, özümüzde bir’iz. Ben bir’im, sen de bir’sin. Dünyanın farklı yerlerinde, farklı rolleri deneyimlesek de, hepimiz insansı duygularla benzer şeyler yaşamıyor muyuz? Bir’e ulaştığımızda yargılama, kin, nefret, hırs, dedikodu ve buna benzer tüm olumsuzluklardan arınmış olur insan. Her şeyin enerji olduğunu bilir, sadece kendiyle uğraşır, kendi ışığını parlatır durur. Bir olma hali, kendine yetme halidir de. Hoşgörüdür, empatidir, dinlemektir, anlayıştır, beklenti üretmeden sevebilmektir.

Trevanian’ın ‘Şibumi’ adlı kitabında, Japon bir bilge tarafından yetiştirilen kitap kahramanı, üstün seviyede algılamalara sahiptir. Bazen ‘dinlenme’ye geçtiğini söylerken, ‘Aynı anda her yerdeyim. Her şey ve ben aynıyız. Nasıl anlatacağımı bilemiyorum, hatta anlatılamayacak kadar basit. Ben bir’im, her şey ve ben aynıyız. Hepimiz birbirimize karışmış durumdayız’ sözleriyle yaşadıklarını ifade eder. İşte orası, bence böyle bir ruh hali olmalı.

‘Birikiyoruz’ adlı şiirselle başlayıp ‘Bir’ ile bitiyor ‘99’. Arada insanın hangi gel-gitleri, halleri kalemine şiir oluyor?

Kalemimde şiirsele dönüştürdüğüm insan halleri çeşit çeşit. Bazen olgun bir kadın, bazen afacan bir kız çocuğuyum. Bazılarında ışık saçan bir bilge, kimi zaman bir savaşçı. Bir bakarsınız deli bir kadın, bir bakarsınız şefkatli bir anneyim. Aşka da sıkça rastlayacaksınız. Aşkın tarifini vermiyorum; ancak dizelerimde ya aşk sizi yakalıyor, ya da siz aşkı. Her şekilde, sizi düşünmeye sevk eden, bazen isyankâr bazen romantik, çoğunlukla da iyimser hallerdeyim. Tek değişmeyen, sevgi halim.

Yaşam, olumlu olumsuz tüm unsurlarıyla şiirlerine yansımış ama ortaya en çok salınan duygu sevgi, umut ve pozitif düşünce. Bu tercihinin arka planında neler var; sana şiir yazdıran unsurlar nedir?

Yaşamı yoğun duygularla, şiirsel yaşıyorum. İçimde sevgi tohumları var; paylaştıkça çoğalıyorlar. Her insan bir dünya. İlişkiler, davranışlar, sohbetler ve duygu alışverişleri ilham perilerimi en çok besleyen unsurlar. Bir de mistik konular ilgimi çeker; görünenlerden çok görünmeyenlere takılır aklım. Gizemi seviyorum, yaşama ait sırları keşfedip, keşfettiklerimi yazarak herkesle paylaşıyorum. İyi niyet ve temiz yürekle yapılan tüm duaların, yazılan isteklerin, hayrımıza ise, gerçekleşeceğine inanırım. Karamsarlara umut ışığı olmak; bir konuda zorluk çekenleri yüreklendirmek, mümkün olduğunca birilerine Melek olmak gibi gönüllü işlerim var benim. Bunların hepsi ruhumdan kalemime aktıkça, farklı şiirsel lezzetler olarak çıkıyorlar ortaya.

Şiir, insan ruhunun mimarisini incelemek ve bu karmaşık lâbirentte kaybolmaktır bana göre; sen şiiri nasıl tanımlıyorsun?

Aynı aşk gibi, şiir de tanımlarla sınırlandırılmamalı bence. Senin tanımını çok beğendim; ancak daha birçoğu eklenebilir. Her şairin kendi üslubu vardır. Dizelerinde kullandığı sözcük ve ifade oyunlarıyla, satır aralarında kendini ele verir. Yaşamın içindeki somut veya soyut her şey şiire konu olabilir. Bunları bazen kafiyeli, ancak her zaman akıcı ve samimiyetle satırlamak da şairin işidir. Ben şiirsel yazıyorum. Şiire ait birçok unsurun yanı sıra, yaşamı daha özel, hatta neredeyse kişiye özel bir dilde aktarıyorum. Okurken, kişi ona konuştuğumu hissediyor ya da onu.

Yazarların, şairlerin ritüelleri vardır yazı masasına oturduklarında. Senin de yazmaya başlamadan önce uyduğun kurallar; her zaman tekrarladığın alışkanlıkların var mı?

Sabahın erken saatleri ya da gecenin o büyülü sessizliği, bana göre yazmak için en güzel saatler. Bir ritüelim, lap-top’umun başına geçmeden önce kendime güzel bir Türk kahvesi hazırlamak. Bir diğeri, yazmadan önce sıkı bir beyin fırtınası yapmak. Şiirselin ana fikri doğar; ardından başlangıç cümlesi gelir ve sonra da dizeler kendiliğinden akıp gider. O da ilham perilerimin işi.

İki kitabında da, şiirlerine yağlı boyaların eşlik ediyor. ‘99’un ‘72’den farklı bir yanı var mı?

Aslında konsept aynı ancak bu sefer görselliğe daha çok emek verdim. ‘99’da her sayfa için özel tasarım yaptık. Sayfa sayısı yerine şiir sayısı koyduk. En son şiirselimden sonra bir de sürprizim var. ‘72’, kişileri önce mutluluk sokağına, en sonunda da ışığa doğru yönlendirdi. ‘99’ ise okuyanı kendi öz’üne yani Bir’e götürüyor. Üçüncü kitabımla ilgili bir tüyo veriyor belki de. ‘99’ farklı bir yayınevinden çıkıyor; Siyahinci. Aret Vartanyan da ‘99’a inanıyor. O da bu yolculukta benimle.

Şiirsel ve düz yazılarını, facebook’ta Miriam’ın Kalemi grubunda paylaşıyorsun; sanal âlem nasıl bir katkı sağlıyor?

‘Miriam’ın Kalemi’ grubunu ilk kitabım ‘72’ çıkmak üzereyken açmıştım. O günden bugüne üye sayısı çok arttı ve gerçekten son zamanlarda grup bir sevgi yumağı haline dönüştü. Şiirler yorumlanıyor, özlü sözler tartışılıyor, yağlı boya eserler şiirleniyor, fotoğraflara doğaçlama dizeler eşlik ediyor. Yazılarımı sanal âlemde paylaştığımda, geri dönüşlerden, insanların ruhuna ne kadar değdiğimi anlayabiliyorum. Yaşamı hep birlikte paylaşıyoruz. Sevgi, samimiyet, dostluk, aşk, hüzün; her şey var. Aynı yaşamın içinde olduğu gibi. ‘99’ adlı kitabımın son sayfalarında okurlarımın bana yazdıkları da var. Grubumdaki herkes o kadar güzel yazıyor ki; Miriam’ın Kalemi, artık ‘Bizim Kalemimiz’ olmuş durumda.