Çoğumuzun tanıdığı veya zaman zaman derneklerimizin sahnelediği, seyrederken kimi zaman güldüğümüz, kimi zaman ağladığımız oyunlarından bildiğimiz Berrin Politi ile ‘Dramanın çocuklarımızın hayatında kazandırdıkları’ hakkında bir söyleşi yaptık.
Berrin biraz kendinden ve bugünlere nasıl geldiğinden bahseder misin?
Küçüklüğümden beri dramaya olan yatkınlığım ve sevgim ile başlayan, dört-beş yaşında annemin sabırla ve azimle beni baleye götürmesi ile bugünkü hayatımın temellerini attım. İlkokul yıllarına kadar devam eden bale eğitimim malesef ki dersler yüzünden biraz sekteye uğradı. Ergenlik yıllarımda, Dostluk’ta herkesin hayatında bir iz bırakmış olan sevgili İzzet Bana’nın ışığında, benim gibi birkaç arkadaşımla beraber oyunlar sahenlemeye başladık. Yavaş yavaş amatör bir ruhla sahnede piştik. Dans dersleri aldık, kareografiler düzenledik. Akabinde profesyonel olmaya karar verdim ve Dormenler Tiyatrosu’nda Haldun Bey ile tanışıp ‘Şarkılar Susarsa’ adlı müzikal de, yine annemin desteği ile oynama şansını elde ettim. Haldun Bey’in tavsiyesi üzerine bu işi konservatuarda okumam gerektiğine ikna oldum.
O sırada Marmara Üniversitesi’nde okurken Mimar Sinan Üniversitesi’nin sınavlarına girdim ve hem tiyatro hem de opera bölümünü kazandım. Ancak gönlümde yatan müzikal eğitimi almak idi. Bu sebepten opera bölümünü seçtim. Altı senelik bir eğitimden sonra hayatım değişti. ‘Bir Scarlet Aranıyor’ yarışmasına katıldım ve ilk on aday arasında seçildim. İlk dizi tecrübemi Haluk Bilginer ile beraber rol aldığım ‘Son Söz Sevginin’ dizisinde edindim. Akabinde ‘Sonradan Görmeler’, ‘Kara Melek’ gibi dizilerde oynadım. Diziler devam ederken malesef ki Türkiye’de müzikal çok yapılmadığından mümkün olabilen müzikallere katılmaya çalıştım. Candan Erçetin’in kastı olarak başladım, sonra ‘Fındıkkıran’ adlı bir çocuk müzikalinde ve bir kaç müzikalde daha rol almaya devam ettim. Bugün ise iki ayrı okulda profesyonel olarak çalışmaktayım.
Drama eğitimi nedir? Ve çocukların hayatlarına kattıkları nelerdir?
Konservaturda dört senelik drama eğitimi almak demek; piyano eğitimi, şan dersi, tiyatro dersi, diksyon dersi ve eskrim dersi öğrenmeyi içerir. Bu derslerin hepsi müzikal eğitimi için de geçerlidir.
Dramanın çocuklara olan kazanımlarını sıralarsak öncelikle çalışma disiplini, süreklilik, yeni insanlar tanımak, ilerki hayatlarında meslek seçiminde karar vermekte yardımcı olacak tecrübe edinmek dramanın avantajları arasındadır. En önemli kazanımlarından biri de, çocuklarda kendini ifade etme yeteneği, duygularını tanıma ve tanımlama, hayal gücünü geliştirme, yaratıcılığı geliştirme, problem çözme, farklı bakış açıları kazanma ve her insanın karakter oluşumunda ki en önemli unsur olan özgüven gelişimidir. Tüm bunların sonucunda da sağlıklı bir kişilik gelişiminin temelleri atma şansını elde ederiz.
Hem bir anne, hem bir eğitmen, hem de bu işin eğitimini almış ve bu işi meslek olarak yapan bir kişi olarak sana sormak istediğim, çocuklarımızın drama ya da farklı etkinliklere olan duruşlarını ebeveyn olarak nasıl desteklemeliyiz? Kimi zaman maymun iştahlı olmalarını nasıl karşılamalıyız?
Geriye baktığım zaman, bale derslerim sırasında sevgili anneciğim beni sabırla desteklemese idi biraz önce bahsettiğim tecrübeleri kazanamayabilirdim. Dolayısı ile öncelikle annelere bol sabır ve tabi ki maddi-manevi güç diliyorum!
Çocukları küçük yaşlarda birden fazla aktivite ile tanıştırmak ve desteklemek onların ileriye dönük meslek hayatlarındaki seçimlerini kolaylaştırabilir veya netleştirmeye yardımcı olarabilir. Unutmayalım ki başarmanın getirdiği özgüven, gelişimleri acısından çok sağlıklı temeller atmalarında yardımcı olur.
Kendimden örnek vermek gerekirse; geçmişteki tecrübelerim ve eğitimim sayesinde, artık sahnelerde olmasam bile, bu işi profesyonelleştirdiğim için iki ayrı okulda drama derslerinde 4-5-6-7-9-10-11. sınıflar için oyunlar yazıyor ve sahneliyorum. Bunlardan bazıları; ‘Mollier’, Aziz Nesin’in oyunları, ‘Grease’ ve ‘Fame’ olmakla beraber, tüm bu çalışmalar esnasında danslar, ses eğitimi, drama çalışmaları, oyunların yönetmenliği bana ait. Bunlarla birlikte çocukların da gönülden katılımları, yetenekleri, sevgileri ve özverileri ile okullarında desteği sayesinde çok keyifli ve başarılı işler çıkartıyoruz.
Bu dalda başarıyı elde etmek için ne yapamak gerekir?
Bu ve her dalda başarıyı elde etmek için gerekli ve çok önemli olan iki unsur var. Birincisi çocuklara bu işi doğru bir şekilde sevdirmek. Bu durumda da hocanın yaklaşımı çok önemli bir rol oynar. Çocuk ile olan iletişimini yumuşakça, sevgi dolu ve eğlenceli olarak gerçekleştirir ise çocuklara eğitmenin istediğini yaptırması ve onlardan verim alması daha kolay olacaktır. Eğitmen ile aralarında kurulacak olan bağ başarıya giden en önemli unsurlardan biridir. İkinci unsur ise çocukların bu işi severek ve isteyerek yapmaları olacaktır. Küçüçük yaştan sahneye çıkan çocuklar kendilerini güzelce ifade etmeye başladıklarında, kimi zaman karakterlerinde ve her alanda süper olumlu gelişimler kaydebilirler. Bunun bir uzantısı olarak her alanda başarılarını gördükçe ve yarattıkları farkı yaşadıkça, çocuklar bu işe canla başla, severek sarılabilecekler ve bu da onları başarıya daha kolay ve hızlı götürebilecektir.
Bir de çocukların yapacağı aktiviteye fiziksel ve ruhsal olarak hazır olmaları gerekir. Etrafında sevdiği ve kendini güvende hissettiği bir kaç arkadaşı olursa daha motive olabilir. Aynı zamanda çocukların duygusal dalgalanmalarının da çok çabuk ve farklı etkenlerden değiştiğini hesaba katarsak, ebevyn olarak kesinlikle sabırlı ve istikrarlı olmak gerekir. Her çocuğun kendine özgü karakteri olduğunu ve bu devirde çok çocukta var olan bir mükemmeletçilik ve başarma arzusu ile doğduğunu, ortamların aşırı rekabetçi oluşu durumlarında duygusal ve fiziksel olarak hazır olmayan çocukların mutsuz olup aktiviteden soğuyacağını bilmek gerekir. Çocuğumuzu iyi tanımak ve gözlememek ve en önemlisi onu duymamız gerektiğine inanıyorum.