İZİDOR BAROUH’UN OR-AHAYİM SEVGİSİ / Viktor Apalaçi
İzidor Barouh Or-Ahayim Hastanesi’nin, Yahudi Cemaati’nin ‘Amiral Gemisi’ konumundaki saygın ve etkin bir kurum olmasında rol almış, başarılı bir yönetici idi. Barouh, cemaatin ortak çabasıyla bir asırdır yaşatmayı başardığı yardımseverlik öyküsünün kahramanlarından biriydi.
100. yılını kutlamaya hazırlandığı dönemde, Or-Ahayim Hastanesi’nin tarihini, dört yıllık bir araştırma sonunda yazmaya çalıştım. “Or-Ahayim Hastanesi: Sevgi ve Şefkatin Yüzyılı” başlıklı kitap, bir cemaatin ortak çabasıyla bir asırdır yaşatmayı başardığı yardımseverliğin öyküsü idi.
Bu yardımseverlerin başında hastanenin tarihine damgasını vurmuş birkaç efsanevi başkan vardı.
İzidor Barouh onlardan biriydi.
İzidor Barouh, Rafael Torel gibi hastanede 10 yıl başkanlık yaptı. Kendisi, vizyon sahibi, lider bir işadamı olmanın verdiği tecrübeyi Or-Ahayim için kutlandı.
Tecrübelerinden yararlanmak için kendisiyle 18 yıl önce İlancılık Reklam Ajansı’ndaki ofisinde uzun bir söyleşi yapmıştım.
Şimdi sözü İzidor Barouh’a bırakıyorum:
“Politikacılar yaptıklarını tekrar tekrar anlatırlar. Oysa ben yaptığım işleri anlatmaktan pek hoşlanmam. Diğer arkadaşlar gibi ben de yararlı bir şeyler yapmak için bu görevi üstlenmiştim. Ancak, hastanenin 100. Yılı dolayısıyla, Or-Ahayim Hastanesi’nde çalıştığım dönemle ilgili anılarımın birkaçını yazmaktan da geri kalamayacağım...
Alber Levi’nin başkanlığı sırasında rahmetli Henri Hirş hastanede görev almamı teklif etti. Ben de “memnuniyetle” dedim ve kabul ettim. Böylesi insani bir yardım müessesesinde görev almak beni gururlandırdı ve çalışmaya başladım. Başkan Alber Levi büro işlerini üstlenmemi arzu ediyordu. “Tamam” dedim. Her sabah 7.30’dan 10’a kadar; Pazar günleri tam gün işe her şeyi değiştirmekle başladım. Makbuz, bordro, tahsilat, kasa ve muhasebeyi üstlendim. Tahsilatı her gün bankaya yatırıyordum. Bu sıkı çalışma temposuna karşı çıkan personel beni Alber Levi’ye şikayet etti. Yılmadım, “bu işin yeni sisteme göre yapılması elzemdir” dedim. Sonra personel yeni çalışma sistemine alıştı ve beğendi. Bugüne kadar hala bu sistem süregelmektedir.
Hastaneye ilk girdiğimde büyük bir parasal sıkıntının olduğu gerçeği ile karşılaştım. O kadar ki, kömür alacak paramız yoktu. Yönetim Kurulu üyeleri, arkalarında bir miktar para toplayarak birkaç ton kömür aldı. Başkan kardeşimiz Alber Levi göç nedeniyle ayrılınca benden başkanlığı üstlenmem istendi. Şüphesiz sevinç ve onurla kabul ettim.
Öncelikle tanıtım ve propagandaya hız verdim. Beş bin adet renkli ve açıklamalı broşür hazırladım. Broşürlerin basım işine hastaneye bir külfet yüklenmemesi kaydıyla Müşavirler Heyeti onay verdi. Bu broşürler Roş Aşana Bayramı’nda bütün sinagoglara dağıtıldı. Beğenilmiş olacak ki bağışlar gelmeye başladı. O sıralarda kızım Vivyan, Florence Nightingale’den mezun olmuştu. Yüksek hemşire olması nedeniyle hemen başhemşire olarak hastanemize tayinini yaptık. Bir hastabakıcı ve personelin hastalara kötü muamelede bulunduklarını tespit ettik. Bunları tasfiye etmek gerekiyordu. (...) Hastanede hiç kimse işinde ayrılmak istemiyordu. Tehditler başladı. Hatta arabama bomba koyacakları ihbar edildi. Yılmadık; işimize devam ettik. Hahambaşılık bu iş için bir miktar yardım etti ve böylece hedefimize ulaşabildik.
Hastanemiz için çalışmalar sürerken, cemaatimiz için verilmesi gereken hizmetlerden geri kalmadık. İlginç ve yararlı bir yayın programı içerisinde Agada Kitabı, Resimli Tevrat, Purim Kitabı, Hanuka, Büyük Dini Bayramların Ladino Manzumeleri ve Musevilikte İnanç ve Bayramlar kitaplarından elde edilen gelirleri bir fon içerisinde topladık. Agada Kitabı’nın değişik üç baskısı yapıldı ve küçültülerek 5000 adet Hahambaşılık için cemaate dağıtılmak üzere basıldı.
Kalabalık ve loş koğuşlar alüminyum separasyonlarla iki, üç kişilik bölümler haline getirilerek daha sıcak bir atmosfere sahip olması sağlandı. Böylece hastalarımızı daha mutlu ettik. Bu hizmetleri yürütürken, yıkık dökük binayı onarmak, su sızan çatıları düzeltmek, idrar kokan binayı temiz bir hale getirmekten de geri kalmadık. (...) Yeni mutfağımız dini vecibelerimize uygun olarak Kaşerut dikkate alınarak hizmet vermeye başladı. Et ayrı, peynir ve süt ayrı olmak üzere bölümler yapıldı.
Hastanedeki tıbbı düzenlemeye gelince: Eski laboratuvar yıktırıldı ve yerine modern aletlerle teçhiz edilmiş yepyeni bir laboratuvar inşa ettirildi. Bir oftalmoloji servisi kuruldu. Yeni aletler alınarak katarakt ameliyatı yapılacak hale getirildi. O dönemde bu oftalmoloji servisi çok rağbet görmekteydi ve poliklinikte hastalar saat 7’den itibaren fiş sırasına girmekteydiler. (...)
Sinagogumuzu yeniledik. Artık Kadoorie tarafından inşa edilmiş şimdilik geriatri binasının onarılmasının zamanı gelmişti. Bina, bir harabe halinde idi. Çatısı kısmen yıkılmış, içeri giren sular bütün binayı kaplamıştı. Çatı yenilendi ve suların akması engellendi. ...Bunlardan sonra en büyük ve masraflı iş olacak Kadoorie binasının üst katındaki bölümün düzeltilmesi işine giriştik. Bu restorasyon için ihtiyaç duyulan bütçe kabarıktı. Edmon Benkohen’e müracaat ettik “Yardım ederim” dedi. (...) Hastanemiz yalnız fakirleri değil orta kesimdeki hastaları da cüzi bir ücretle tedavi etmektedir.”
İzidor Barouh’tan sonra Or-Ahayim başkanlık bayrağını devralan İzzet Kayan, ‘Or-Ahayim Hastanesi: Sevgi ve Şefkatin Yüzyılı’ kitabı için Barouh’un hizmet süresini şu şekilde değerlendirmişti:
“İzidor Barouh fevkalade bir başkandı. Bu kadar işi nasıl yapabildiğine şimdi bile hayret etmekten kendimi alamıyorum. Vakfın muhasebesini kendi tutar, hastaneni bürosunu kendi denetler, bütün personelin çalışma temposunu kontrol eder, Şişhanede’deki Hahambaşılık bürosuna yapılan çelenk ve bağış yardımlarını kontrol eder, para bulmaya çalışır ve bütün bunların yanı sıra hastanede Yönetim Kurulu’nda çalışanların neden oldukları bazı aksaklıklara çözüm getirirdi. Or-Ahayim’de ilk yaptığımız işin yataklar konusunu ele almak olduğunu hatırlıyorum. 11.00 TL karşılığı sattığımız yatak plaketleri sayesinde hastanenin tüm yatakları değişmişti.”
İzidor Barouh 1978’de başlattığı başkanlık dönemini 10 yıl sürdürdükten sonra Or-Ahayim ile ilgisini hiç kesmedi. Kendisinden sonra gelen başkanlar, İzzet Kayan, Alber Kastaryano ve Eliya Penso ile ilgisini, desteğini ve yol göstericiliğini sürdürdü.
Hastanenin genç yöneticilerini hep yüreklendirdi. Pesah masalarımızdan eksik olmayan Agada kitaplarının gelirini Or-Ahayim’e bağışladı.
***
Mütevazı, çalışkan, örnek bir büyüğümüz İzidor Barouh / Silvyo Ovadya 70’li yılların ikinci yarısıydı. Birçok sosyal çalışmam nedeniyle Yakup Ağabeyimi Ankara Caddesi’ndeki İlancılık Merkezi’nde ziyaret eder, birçok konuda fikrini alır bazı etkinliler için de hazırlanan broşür ve kitapçıklara reklam alırdım. Bu ziyaretlerim sırasında oğlu Yakup’un mütevazılığını aldığı babası İzidor Barouh ile de tanışma ve samimi olma olanağı buldum. Zamanla da aramızdaki yaş farkına rağmen çok kolay diyalog kurulabilecek ve fikir alınabilecek bir büyüğüm olarak daima yer aldı. 1984 Eylül’ünde Şalom, Gözlem Gazetecilik bünyesine alınarak yayınlanmaya başlandığında habercilik, yönetmenlik ve yazı işleri kısa zamanda çözülmüş ve tüm bu görevler gençler tarafından paylaşılmıştı. 1985 baharında, Gözlem’in 10. ayı dolmadan katıldığım Şalom’da Mösyö İzidor’un ne şekilde mali görevleri üzerine aldığını hatırlamıyorum. Ancak bildiğim, henüz 1500 civarında abonesi olan gazetenin Hahambaşılığın katkılarıyla yayınlandığı ve tüm muhasebesinin Mösyö İzidor tarafından denetlendiği, hatta tutulduğuydu. Onun en önemli katkısı, teknik açıdan bize her türlü olanağı profesyonelce sunan kişileri bulması ve yönlendirmesiydi. O dönemde Cağaloğlu’nda faaliyet gösteren İlancılık Reklam Ajansı’na hizmet vermek, o piyasadaki tüm teknik elemanların isteğiydi. Gazeteye uzun yıllar hizmet veren Murat Yıldız’ı da kendisi gazeteye tanıştırmış ve on yıla yakın bir süre bu görevi sürdürmüştü. Şalom’un kendi ayakları üzerinde durması çok kısa bir sürede gerçekleşmedi. Gazete Eylül ayında çıkmaya başladığından 1000’e yakın abone, paralarını o tarihte yatırırlardı. Bütçe denkleşmediği için yaz aylarında ciddi açıklar ortaya çıkardı. Beraber çalıştığımız birkaç yıl İzidor Bey bu açığı cebinden karşılar; eylül-ekim aylarında abone paraları tahsil edilince geri alırdı. Şirket gelişip görevi tam olarak ondan devralıncaya dek-kontrolünü- ilişkimiz her zaman olumlu sürdü. İzidor Bey, gazeteye de gelir; mali işlerle ilgili personelin işlerini de takip ederdi. Biliyorum ki İzidor Bey’in İlancılık’taki ortakları cemaat yönetiminde görev aldıklarından, tüm ortakların sosyal işlerde görev almalarını arzulamazlardı. Bu nedenden dolayı İzidor Abimiz ileri sayılabilecek yaşında cemaate hizmet vermeye başladı. Tanrı herhalde geç başladığı bu çalışmaları sürdürmesi ve tamamlaması için kendisine sağlıklı ve uzun bir ömür bağışladı. İzidor Bey’in ayrıca 20 yılı aşkın bir süre gazetenin imtiyazlı sahibi konumunu da sürdürdüğünü ifade etmeliyim. İzidor Bey ile ilgili diğer yazanların Or- Ahayim Hastanesi’ne, Temsilciler Meclisi’ne, Cemaat Yönetimine ve toplumumuzun diğer kültürel değerlerine vermiş olduğu katkılardan bahsetmiş olmalarından dolayı, sadece Şalom gazetesiyle ilgili birkaç konuya değindim. Gerçekten örnek alınması gereken bir büyüğüm olan İzidor Barouh’un mekânı cennet olsun…