Yahudilerin Arap ülkelerinden zorunlu göçü

Dünyanın dört bir tarafına dağılmış olan Yahudiler, 1948 yılında, yeni kurulan İsrail Devleti topraklarına göç etmeye başladılar. Öte yandan asırlardan beri Arap topraklarında yaşayan Yahudiler ise ya kovuldular ya da ülkelerini terk etmeye mecbur bırakıldılar

İrving BARUH Diğer
19 Nisan 2012 Perşembe

20.yüzyılın ortalarında, yaklaşık 2500 yıldır Arap topraklarında yaşayan binlerce Yahudi, mülteci konumuna düştü. 1948 yılında İsrail Devleti’nin kurulması sonrasında başlayan süreçte ise Arap ülkelerinde yaşayan dokuz yüz bine yakın Yahudi, ya yaşadıkları yerlerden kovuldu ya da toplu olarak göç etmek zorunda bırakıldı.

Göç etmek zorunda kalan Yahudilerin yaklaşık 680.000’e yakını İsrail devletine, geri kalanlar ise çoğunlukla Fransa olmak üzere Avrupa ve Amerika kıtasına göç ettiler. Göç edenlerin çoğu tüm mal varlıklarını ve sahip olduğu toprakları geride bırakmak zorunda kaldı. Bu grubu temsil etmek amacıyla kurulmuş olan Dünya Arap Ülkeleri Kökenli Yahudiler Örgütü’nün (WOJAC) tahmini verilerine göre, Arap ülkelerinden giden Yahudilerin varlıklarının bugünkü toplam değeri üç yüz milyar doların üzerinde. Arap ülkelerinde bıraktıkları gayrimenkulün tahmini toplam büyüklüğü ise yüz bin kilometrekare.

İsrail’e göç edenler, on iki yıl boyunca, mülteci konumunda yaşadı ve Birleşmiş Milletler’e bağlı çeşitli mülteci örgütlerinden hiçbir yardım almadı. İlk birkaç yıl çadırlarda, daha sonraki zamanlarda ise tahtadan yapılmış kulübelerde yaşadılar.

1948 Arap-İsrail Savaşı’nın ardından Arap rejimleri, siyasi amaçları doğrultusunda, kendi ülkelerinde yaşayan Yahudileri günah keçisi yaptılar. Amerikalı ünlü Ortadoğu tarihçisi Bernard Lewis’e göre, 1980’li yıllara gelindiğinde, Arap ülkelerinde yayımlanan antisemit yazıların miktarının Nazi Almanya’sı ile kıyaslanabilecek seviyelere gelmesi, antisemitizmin Arap entelektüel yaşamının temel bir parçası haline geldiğine işaret ediyordu.

1945 yılında, Arap ülkelerinde yaşayan Yahudilerin sayısı 758.000 ile 866.000 arasındayken, günümüzde bu sayı sekiz binin altına düştü. Bir zamanlar nüfusunun yüzde üçü Yahudi olan Libya gibi bazı Arap devletlerinde ise artık hiçbir Yahudi kalmadı.

BAHREYN

Bahreyn’deki Yahudi Cemaati’nin 1948 yılındaki nüfusu altı yüz kişiydi. 5 Aralık 1947’de, başkent Manama’da, Yahudiler dövüldü, ev ve işyerleri yağmalandı, sinagogları tahrip edildi, yaşlı bir kadın ise öldürüldü. Bugün Bahreyn’de elliden az Yahudi kaldı.

CEZAYİR

1934 yılında Konstantin’de Nazilerin kışkırtmasıyla çıkan olaylarda yirmi beş Yahudi öldürüldü. Cezayir’deki Yahudi Cemaati’nin neredeyse tamamı ülkenin 1962 yılında bağımsızlığını kazanmasının ardından ayrılmıştı. Cezayir’deki 140.000 Yahudi, 1870 yılından beri Fransız vatandaşıydı. Bu yüzden göç edenlerin büyük bir bölümü Fransa’ya, bir kısmı da İsrail’e gitti. Bugün Cezayir’de artık hiç Yahudi yaşamıyor.

FAS

Fas’taki Yahudi Cemaati’nin 1948 yılındaki nüfusu yaklaşık 250.000 kişiydi. II. Dünya Savaşı sırasında, Fas’taki Vichy rejimi (II. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın Fransa’yı işgali sırasında Fransa’nın Vichy kenti çevresinde kurulan Almanya’nın kuklası devlet) ülkedeki Yahudilere karşı ayrımcı yasalar getirdi. Örneğin Yahudilerin kredi kullanması yasaklandı. Hukuk veya tıp gibi meslekleri icra etmelerine izin verilmedi. Haziran 1948’de, İsrail kurulduktan sonra, Ucda ve Cerada’da çıkan olaylarda 44 Yahudi öldürüldü. 1948–49 yıllarında, 18.000 Yahudi ülkeyi terk ederek İsrail’e göç etti. 1959 yılında hükümet ‘Siyonist aktivitelere’ yasak getirdi. 1963 yılında ülkeyi terk etmeye zorlanan yüz bin kadar Yahudi İsrail’e, otuz bin kadar kadarı da Fransa ve Amerika’ya göç etti. Bugün Fas’ta yaklaşık yedi bin Yahudi kaldı.

IRAK

1948 yılında, Irak’ta yaklaşık 150.000 Yahudi yaşıyordu. 1941 yılında, Reşid Ali’nin Mihver devletleri yanlısı hükümet darbesinin ardından, Bağdat’ta başlayan ve Farhud olarak bilinen ayaklanmalarda yaklaşık 180 Yahudi öldürüldü, 240’ı yaralandı, Yahudilere ait 586 işyeri yağmalandı ve 99 ev tahrip edildi. Arap Birliği üyesi birçok ülke gibi, Irak da başlangıçta İsrail’e gitmelerine izin verilmesinin bu ülkeyi güçlendireceği gerekçesiyle Yahudilerin 1948 Savaşı sonrasında ülkeden göç etmesini yasaklamıştı. Ne var ki, 1949 yılına gelindiğinde, Irak’tan kaçan Yahudilerin sayısı ayda bin kişiye ulaştı. Varlıkların ülkeden çıkarılmasına ket kurmak umuduyla, Mart 1950’de, Irak vatandaşlıklarını terk etmeleri kaydı ile Yahudilerin ülkeden göç etmesine izin veren bir yıl süreli bir yasa geçirildi. 1967 Arap-İsrail Savaşı’nın ardından üç bin Yahudi tutuklandı. Bunlardan bazıları Bağdat Meydanı’nda asıldı, bazıları da işkenceye maruz kaldı ve hayatını kaybetti. Bugün Irak’ta yüzden az Yahudi yaşıyor.

LİBYA

1948 yılında, Libya’da yaşayan Yahudilerin sayısı yaklaşık 38.000 idi. Kasım 1945’te başlayan bir dizi pogromda birkaç günlük bir süre içinde, 36’sı çocuk olmak üzere 130 Yahudi öldürüldü, yüzlercesi yaralandı, 4.000’i evsiz bırakıldı ve 2.400’ü tüm mal varlığını kaybetti. Trablus’ta beş, diğer şehirlerde ise dört sinagog tahrip edildi ve sadece Trablus’ta Yahudilere ait binden fazla ev ve ticari bina yağmalandı. Pogromlar Haziran 1948’de de devam etti. Bu süreçte on beş kişi öldürülürken Yahudilere ait 280 ev de tahrip edildi.

İsrail Devleti’nin kurulduğu 1948 yılı ile Libya’nın bağımsızlığını kazandığı Aralık 1951 tarihi arasında geçen sürede, otuz bin Libyalı Yahudi İsrail’e göç etti. 1967 yılındaki Altı Gün Savaşı sırasında, dört bin kişilik Yahudi nüfus yeniden pogromlara maruz kaldı, bunlar sırasında on sekiz kişi öldürülürken birçoğu da yaralandı. Libya hükümeti Yahudileri, ‘ülkeyi geçici olarak terk etmeye’ çağırırken her birinin beraberinde tek bir bavul ve elli dolar muadili parayı ülke dışına çıkarmasına izin verdi. Günümüzde Libya’da hiç Yahudi kalmadı.

LÜBNAN

1948 yılında, Arap-İsrail Savaşı sırasında herhangi bir tehlikeyle karşı karşıya kalmayan Lübnan’daki beş bin kişilik Yahudi Cemaati, hükümet tarafından da makul ölçüde korundu. Lübnan, aynı zamanda öncelikle Suriye ve Irak’tan akın eden Yahudi mültecilerden ötürü 1948 sonrasında Yahudi nüfusunda artış yaşayan tek Arap ülkesi oldu.

Ne var ki, 1948’den sonra yükselişe geçen Yahudilere yönelik olumsuz tutum yüzünden birçok Lübnan Yahudi’si 1967 yılına kadar Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Fransa ve İsrail’e göç etti. Geriye kalan Yahudi cemaati ise, Lübnan’daki iç savaş yüzünden büyük darbe aldı. 1971 yılında, Lübnan’daki Yahudi Cemaati’nin Genel Sekreteri, 69 yaşındaki Albert Elia Beyrut’ta, Suriye ajanları tarafından kaçırılarak ülkeden kaçmaya teşebbüs eden Suriye Yahudileri ile birlikte Şam’da hapis tutularak işkenceye maruz bırakıldı. Bugün Lübnan’da yaşayan Yahudi nüfusu elliden az.

MISIR

1948 yılından önce, Mısır’da yaklaşık 75.000 Yahudi yaşamaktaydı. 1945 yılında, Mısır milliyetçiliğinin ve Batı karşıtlığının popülerlik kazanmasıyla beraber Yahudi düşmanlığı da artmaya başladı. Yahudilere karşı çıkan ayaklanmada on Yahudi öldürüldü, 350 Yahudi yaralandı, bir sinagog, Yahudilere ait bir hastane ve bir yaşlılar bakım evi yakıldı. Haziran 1948’de, Kahire’deki Karaim mahallesinde patlayan bir bomba, yirmi iki Yahudi’yi canından etti. Temmuz 1948’de ise, Yahudi dükkânları ve Kahire Sinagogu’na düzenlenen saldırılarda on dokuz Yahudi öldürüldü. Yüzlerce Yahudi tutuklandı ve mal varlıklarına el kondu. 1954 yılındaki Lavon Olayı, Mısırlı Yahudilere yapılan baskıların daha da artırılmasına zemin hazırladı. Ekim 1956’da, Süveyş Krizi’nin patlak vermesi ile bin Yahudi tutuklandı ve Yahudilere ait beş yüz işyerine devlet tarafından el kondu. Kahire ve İskenderiye’deki camilerde Yahudileri ‘devlet düşmanları’ olarak nitelendiren hutbeler okundu, ‘yakında kovulacaklar’ sözleri verildi, banka hesaplarına el konularak birçoğu işten çıkarıldı. Avukatların, mühendislerin, doktorların ve öğretmenlerin mesleklerini icra etmesine izin verilmedi. Yahudilerin Mısır’ı terk etmeleri istenerek yanlarına sadece bir adet valiz ve çok az bir miktar para almalarına izin verildi. 1967 yılında, Yahudiler gözaltına alınarak işkenceden geçirildi ve Yahudilere ait evlere el kondu. Bugün Mısır’da yüzden az Yahudi ikamet ediyor.

SURİYE

1948’den önce, Suriye’de yaklaşık otuz bin Yahudi yaşamaktaydı. 1945 yılında Suriye hükümeti, Yahudi cemaatine yönelik birçok kısıtlamalar getirdi ve göç etmelerini yasakladı. Yahudilerin banka hesapları donduruldu ve malvarlıklarına el kondu. 1947’de Halep’te ayaklanan halk, Yahudi mahallesindeki ev ve işyerlerini yakarak 75 kişiyi öldürdü. Olayların ardından yaklaşık on bin Yahudi ABD’ye, beş bin Yahudi İsrail’e göç etti. Geride kalan ev ve malvarlıklarına halk tarafından el kondu. Suriye’de bugün otuzdan az Yahudi yaşamakta.

TUNUS

1948 yılında, Tunus’ta yaklaşık 105.000 Yahudi yaşıyordu. Bugün ise çoğunluğu Cerbe, Tunus (şehir) ve Zarzis’te olmak üzere, geriye bin beş yüz kişi kaldı. Tunus’un 1956 yılında Fransa’dan ayrılarak bağımsızlığını kazanmasının ardından hayata geçirilen bir dizi Yahudi karşıtı politika yüzünden başlayan göçlerin yarısının son durağı İsrail olurken, diğer yarısı Fransa’ya gitti. 1967 yılındaki saldırılarda Yahudilerin çoğunluğunun yaşadığı başkent Tunus’taki büyük sinagog yakıldı. Sonraki yıllarda, gerek İsrail gerekse Fransa’ya göç hız kazandı. Bugün Tunus’taki Yahudi nüfusu 1700 kadardır.

Yahudi mülteciler konusu bugün çok fazla duyulan veya tartışılan bir konu değil. Bunun sebebi, Arap topraklarından göç eden Yahudi mültecilerin yüzde 75’ini kabul eden İsrail Devleti’nin, gelen mültecileri kısa bir zamanda İsrail toplumunun bir parçası haline getirmeyi başarmasıdır. Bugün, bu insanlar İsrail nüfusunun yüzde kırkını oluştururken, artık mülteci konumunda değiller. 1948 yılında kurulmuş olan İsrail Devleti’nin, mültecileri kabul etmesi, büyük zorluklara sebep olmuşsa da kendi çıkarına olduğu nettir. Ancak bu durum, bir milyona yakın insanın binlerce yıldır yaşadığı topraklarda zulüm gördükleri, tüm mal varlıklarını kaybettikleri ve kovuldukları gerçeğini değiştirmez.

Kaynak;

http://tr.wikipedia.org/

http://www.jewishvirtuallibrary.org

http://www.jcpa.org