Yedi yıldan bu yana düzenli olarak yapılan Limmud etkinliklerinin yanı sıra, iki senedir düzenlenen Limmud Sunday, 29 Nisan Pazar günü renkli ve eğlenceli bir hava ile gerçekleşti
Öğlenden sonra gerçekleşen etkinlikte konuklar kayıtlarını yaparken, aynı zamanda giriş katında Suzy Hug Levy’nin ‘İstanbul Siluetleri’ enstalasyon sergisini izleme fırsatı buldular. Suzi Hug Levy’nin çalışmaları kâğıt tutkal tabanlı eserlerden oluşuyordu. Sanatçı, tarihi İstanbul şehrinin kule ve minarelerine farklı bir yorum getirdi. Yan yana geldiklerinde dünya kuleleri arasında İstanbul şehrinin tarihi mimari zenginliğini sanatına yansıttı.
Liat Murat’ın açılış konuşması ile başlayan Limmud Sunday’ın sahnesinde, baba-oğul ekonomist Prof. Dr. Erdoğan Alkin ve Prof. Dr. Kerem Alkin vardı. Şehir dışında bulunduğundan Prof. Dr. Emre Alkin katılamadı. ‘Yeni Dünya Düzeni ve Yeni Paradigmalar’ konusunda konukları bilgilendiren baba oğul, neşeli ve mizahi atışmaları ile de sunumlarına neşe kattılar. Önce söz alan oğul Kerem Alkin, Çin nüfusundaki yükseliş ve ekonomiye yansımalarından ve dünya doğal kaynaklarındaki tüketim artışından dolayı dünyamızı 2050 yılı ve sonrasında bekleyen zorluklardan bahsetti ve günümüzde dünya ve Türkiye ekonomisindeki büyüme ve işsizlik sorunları, uzayan ömür süresi ile büyüyen emekli nüfusun getirdiği problemler, artan dünya nüfusu ile ters orantılı azalan enerji rezervleri, çevre kirliliği ile global ısı artışı ve doğal dengenin bozulması konularında ciddi ve kısmen de karamsar saptamalarda bulundu.
20 dakikalık konuşmanın ardından sözü alan Prof. Dr. Erdoğan Alkin, bu kadar karamsar bir tablo çizmeyerek yılların deneyimleri ışığında, bu dönemde dünyada var olan sorunların, geçmişte atlatılan krizler gibi yavaş da olsa iyi yönde bir çözüme kavuşacağı konusunda iyimser öngörülerde bulundu. Batı’nın bilim ve teknolojideki üstünlüğü ile gelecek yıllarda da dünya liderliğini sürdüreceği inancını taşıdığını söyledi.
Alkinler, Türkiye’nin cari açık, işsizlik, iç ve dış politik problemlerine rağmen genç nüfusundaki artış ve dinamizminin gücü dolayısıyla önümüzdeki yıllar için beklentilerinin olumlu olduğunu belirttiler.
İlk konuşmalarının ardından konuklar bir yandan Van yöresine ait Nashdidanlıların sergisini izlerken, özgün yemeklerini tatma olanağı buldurlar. Katılımcılar, Babil Sürgünü’nden sonra göç etmeyerek Mezopotamya çevresinde kalan ve Aramice lehçesi konuşan Nashidanlıların, günlük yaşamdan kullanılan eşyalar, Ketuba, evlenme cüzdanları ve yöreye ait fotoğrafları ile kültürü biraz daha yakından öğrenme fırsatı buldular. Ama asıl önemlisi hanımların hünerli elleri ile hazırladıkları Doğu yöresinin Nashdidan yemek kültürü idi. Ballı süt, ıspanaklı yemeklerde damaklarda uzun süre kalacak.
Daha sonra söz alan, Omar Bin-Ladin, Şimon Peres, Jimmy Carter gibi dünyaca ünlü kişilerle röportajlar yapmış gazeteci olan ve Henrique Cymerman idi. İspanya ve Portekiz kanalları için haber programları da hazırlayan ünlü ve ödüllü gazeteci Ortadoğu ülkelerinin de yorumuna en çok başvurduğu habercilerden biri olan Cymerman ‘İsrail - Medya Dünyasının Ortasında, Ortadoğu’da bir Kum Fırtınasının Zirvesinde’ konulu sunum yaptı.
Dünyada silah savaşları kadar yıkıcı bir savaşın varlığından yani medya ve medyacıların yıkıcı gücünden söz eden Cymerman, metrekareye en çok gazeteci düşen ülkenin İsrail olduğunu söyledi. Kamera ve kameraman çokluğunun diğer riskli ülkelerle karşılaştırılmayacak düzeyde olduğunun altını çizerken Arap Baharı’nı tetikleyen olaylarda da sosyal medyanın ne kadar önemli olduğunu vurguladı. Günümüzde dünyanın herhangi bir yerinde 20’li yaşlardaki aktivist gençlerin aynı anda farklı 5-6 ülkede eş zamanlı protesto eylemlerini organize ettiklerini ve Facebook’dan çok yararlandıklarını söyledi. Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelerdeki demokrasi arayışlarından, seçimlerden ve olası senaryolardan kısaca bahseden Cymerman, bölgedeki yükselen arabulucu Türkiye’nin yeni ve güçlü rolünden de söz etti. İran’ın nükleer tehdidine ve Suriye politikasındaki etkin yapılanmasına da değinen konuşmacı, bölgedeki yıkıcı gücünden çekinilen İran’ın sadece kısa menzilli tehdit oluşturacak silahlar üretmeyip menzili ABD’ye kadar ulaşacak silah üretimiyle ilgilendiğini ve ortak uluslararası bir gücün bu tehditlere “dur” demesi gerektiğini söyledi. Günümüzde Suriye’deki muhaliflere karşı amansız bir mücadele veren Esad’ın askerlerinin de en büyük destekçisi İran olduğunu, bölgedeki gücünden birçok Arap ülkesinin tedirgin olduğunu belirtti. Katar’dan Suudi Arabistan’a bu ülkeler aynı tedirginliği taşıdıklarını ve mücadele için yollar aradıklarını açıkladı. Gelecek için endişelenmeye başlamışken sözlerini pozitif yorumlarla ve umut aşılayan temennileriyle noktaladı.
Katılımcılar Henrique Cymerman’ın eşi YaelClafet Limmud organizatörlerinin son anda temin ettikleri gitar eşliğinde İspanyolca ve İbranice seslendirdiği barış şarkıları ile Limmud Sunday’e veda ettiler.
Alberto Modiano