Nazi Almanya’sında çalışmış hukukçular konusunda açılan yeni bir sergi bilinmeyen bir gerçeği ortaya çıkardı: Filistin topraklarında yaşayan bir Yahudi avukata 1938’da gerçekleşen Kristallnacht’tan üç gün önce Leipzig Üniversitesi tarafından doktorluk payesi verilmişti
Leipzig’de açılan “Lawyers Without Rights” adlı sergide Saul Lande’nin öyküsü de yer aldı. 12 Kasım 1938’de Lande hukuk doktoru payesini kazandı. O dönemde Naziler beş yıldır iktidarda olmalarına rağmen ve diğer birçok Yahudi’nin bu türden hakları ellerinden alınırken, Leipzig Üniversitesi Saul Lande’yi doktorluk payesinden yoksun bırakmamayı tercih etti. O günün ortamında anlaşılması zor bir durum olsa da üniversite doktor payesini vermekle kalmadı onu gerçekleşecek törene katılması için Almanya’ya davet etti.
Nazi Almanya’sından yola çıkan davetiye Tel Aviv’deki Ahad Ha’am Caddesi’ndeki bir adrese ulaştı. Almanya ile İsrail Baroları arasındaki ilişkilerden sorumlu bir avukat olan Joel Levi, “Saul Lande biraz aptalca bir cesaret örneği göstererek vapur yolculuğu ile Avrupa’ya vardı, ardından trenle Leipzig’e ulaştı,” sözleri ile öyküyü anlatmakta.
Saul Lande’nin ailesinin anlatılarına göre, Leipzig’de eski bir üniversite arkadaşı doktorluk payesini almak üzere Almanya’ya gelmekle hayatını tehlikeye attığı konusunda kendisini uyarmıştı. Lande’yi korumak için arkadaşı, Nazi Almanya’nın göbeğinde Kutsal Topraklar’dan gelen bu Yahudi’nin şüphe çekmemesi düşüncesi ile törende ona refakat etmek üzere kendi karısını görevlendirdi. Böylece arkadaşının Alman eşi ile törene gelen Saul Lande, diplomasını aldıktan sonra kenti derhal terk ederek ülkesine döndü.
Saul Lande’nin doktora belgesi, Yargıç Yehoshua Gross ile evli ve kendisi de avukat olan kızı Rina Gross’un Tel Aviv’deki evinin tavan arasında yıllarca kaldı. “Aileye ait belgelerin yer aldığı bir kutumuz vardı, ama hiçbir zaman açıp içine bakmamıştım,” diyen Rina Gross, dokuz ay kadar önce Almanya’dan bu konuda bir bilgi istemi gelince tavan arasındaki kutuyu açtı ve belgeyi buldu.
“Şok geçirdik. Babam bize bundan hiç söz etmemişti,” şeklinde konuşan Rina Gross, asıl şoku babasının doktora belgesinde gamalı haç mührünü görünce yaşadı. Kutudaki belgeler arasında babasının Almanca yazdığı doktora tezi, bu tezin hazırlanma sürecinde babası ile danıştığı öğretmeni arasındaki yazışmalar yer almakta. Nazi Almanya’dan Tel Aviv’e gönderilen mektupların biri “Heil Hitler” selamıyla sonuçlanmaktaydı.
Bu öyküyü yıllar sonra gün yüzüne çıkaran kişi, Leipzig kentinden Alman avukat Hubert Lang oldu. Lang, Saul Lande’nin öyküsünü “Lawyers Without Rights” sergisine dahil etmek için çaba harcadı. İsrail’den Avukat Joel Levi de Nazi döneminde Yahudi avukatların yaşanmış öykülerini aktarmakta önayak oldu.
Joel Levi’nin çabası sayesinde Leipzig Üniversitesi, Nazi döneminde payeleri feshedilen 72 Yahudi hukukçunun payelerini iade etti.
Nazi Almanya’nın Filistin topraklarından bir Yahudi’ye nasıl olur da derece verdiği, derecesini alması için de Almanya’ya nasıl davet ettiği halen açıklık kazanmadı. Joel Levi bunu bürokratik bir hata olarak yorumluyor.
1907 yılında Varşova’da doğan Saul Lande, tekstil ticareti yapan varlıklı bir ailenin çocuğuydu. Birinci Dünya Savaşı’nın ilk günlerinde aile önce Moskova’ya, sonra da 1920’de Almanya’ya göç etti. Saul Lande, Berlin ve Leipzig’de gördüğü hukuk eğitimini 1933’te tamamladı. Genç yaşına rağmen büyük bir şirkette hukuk danışmanlığı yaptı, kendi hukuk bürosunu yönetti ve bir süre banka müdürlüğü yaptı.
Latince ve Yunanca dahil olmak üzere yedi lisan bilen Lande, seyahat etmeyi seviyordu. 1935’te göç ettiği Kutsal Topraklar’da yabancı hukukçuların tabii olduğu sınava girdi 1940’ta baroya kabul edildi. Yaşamını hukukçu olarak sürdüren Saul Lande 1971’de 63 yaşında hayata veda etti.
Geçtiğimiz ay Rina ve Yehoshua Gross çocukları ile Leipzig’de açılan “Lawyers Without Rights” sergisine katılmak üzere Almanya’ya gittiler.