Weekend For Us’da buluşan 18-30 yaş arası gençler , farklı bir haftasonu geçirdiler. Gençler, konusunda uzman kişilerin sunumlarında bilgi dağarcıklarını geliştirirken, gece, eğlenceli partilerde kaynaştı
Cuma öğleden sonra çıkılan bir yolculuk, bambaşka gruplardan çoğu birbirini daha evvel tanımamış 26 genç, İstanbul’un stresinden uzak ama bir o kadar da yakın doğanın tüm çıplaklığı ile sizi davet ettiği bir tatil köyü, masmavi bir gökyüzü ve dopdolu geçirilecek bir hafta sonu. Eğer geçirdiğim hafta sonu sadece bunlardan ibaret olup bir de buna ek ortak yapılan faaliyetler olsaydı tahminen bundan sonraki satırlarda da bu ilk cümlenin detaylarını anlatmış olurdum. Ancak bu yazı belki de pazar akşamı yüzünde tebessüm, gözlerinde mutluluk, içlerinde bambaşka hislerle adeta birbirinden ayrılamayan o grubun bir nebze de olsa duygularına tercüman olmak aynı vesileyle de bu başarının mimarlarına bir teşekkür için kaleme alındı. Her şeyin ötesinde de sanırım kendime yaptığım itiraflardı bu hafta sonunu farklı kılan ve bu yazıyı bana yazdıran…
Cuma akşamı beraberce yenilen Şabat yemeğinden sonra 26 katılımcı yemyeşil bir bahçenin ortasında alışılagelmişin dışında bir drama eğitiminde kendilerini buldular. Amaç eğitmen Jaky’nin komutları ile sanki birkaç dakika sonra başlayacak bir oyunda birbirinin adlarını bile daha yeni öğrenmiş bu ekibin bir an evvel bir takım olarak sahneye çıkmasını sağlamaktı. Yarım saat sonra ise aradaki buzlar çoktan erimiş ve kahkahalar eşliğinde hep beraber arada yaratıcı aktivitelerle çoğu katılımcı birbirini tanımaya başlamıştı. Gece sonunda çekilen kura ile şüphesiz bu faaliyette çoğu katılımcının aklında kalan en eğlenceli geleneklerden biri ise herkesin bir meleği olmasıydı.
Bir düşünsenize bir yandan siz tanımadığınız birine o gün onu nasıl mutlu edip kendini özel hissetmesini sağlayabileceğinizi düşünürken, sabah kahvaltısına varmanız ile meleğinizden bir aracı ile gönderilen bir çiçekle yüzünüzde tebessüm beliriyor. Haftasonu yapılan faaliyetlerin hepsinin ne kadar profesyonel ve birbirinden özgün olduğu ise tüm katılımcıların ilgisinden kendini belli ediyor. Aklınızda ne var, içinizde hangi düşünceleri saklıyorsunuz ve beraberinizde oraya götürdünüz. Sıra bütün bunları kâğıtlara ve duvarla döküp tamamen kendinizi uzman ellere bırakmanızda, nasıl mı dersiniz? Daha fazlasını gelip yaşamak gerekiyor. Öğle yemeğine hazırlanırken uzaklardan bir yerlerde birinin mor kâğıtlarla bir uğraş verdiğini fark ediyorsunuz ve bu size hediye bir çiçek olarak meleğinizden yeni bir sürpriz olarak geliyor. Şimdi ise sıra sizin meleğinize sürpriz yapmanızda, ancak kimileri çıtayı çoktan yükseltmiş bile nasıl bir sürprizi düşlüyorsanız, weekend ekibi yanı başınızda meleğinizi mutlu etmeniz için size yardım etmeye hazır. Öğleden sonraki bölümde ise sıra belki
de bugüne kadar hiç yapmadığınız bir ilkte: siz susacaksınız ve sizin hakkınızda karşı cins genel algılardan bir tahlilde bulunacak. Kızlar önce erkekleri nasıl gördüklerini anlatacak hemen ardından ise erkekler kızları… Ortada duran kâğıtlarda kızların yazdıklarından belki de kimin hangi yorumu ettiğini tahmin ediyorsunuz ama bunlar da tıpkı melekler gibi gizli tutuluyor. Mademki konumuz kadınlar, erkekler, maskeler ve gerçekler en ufak ayrıntı bile buna uygun olarak tasarlanmış. Tüm bu sıra dışı etkinliklerin arkasında ise Jaky Baruh ile birlikte işlerinin profesyoneli bir kadro var. Cumartesi günü Jaky ve Reyhan Pazar günü ise başka bir eğitmen gruba etkinliklerde eşlik ediyorlar. Akşamüstü ise özel konseptli parti öncesinde sıra güneşli havanın tadını çıkarıp doğanın ortasında takım çalışmaları yapmaya geliyor.
Bir Purim akşamını andıracak maskeli parti öncesinde ise kaşer barbekü ile ekip enerji topluyor. Tam o sırada uzaklardan bir meleğin lokanta kısmında birilerine “Mois Bey diye soracaksınız lütfen dışarı çıkınca” diye söyleyip, bir uğraş içinde olduğunu duyuyorum. Ne olduğunu anlamadan birkaç dakika sonra animasyon eşliğinde melekten yeni bir sürpriz: Bira eşliğinde gelen tatlı tabağınız. Aynı anlarda ise bir başka melek koskocaman bir pasta ile meleği olduğu kişiyi mutlu ediyor. Bütün gün göz göze gelip güldüğünüz en yakınızdaki kişi de olabilir meleğiniz bir ihtimal tanımadığınız biri de… Amaç sizi beklemediğiniz bir anda heyecanlandırıp, kıpkırmızı yapmak ise kimi melekler bunu çok iyi başarıyor.
Unutulmaz bir parti akşamı, parti için özel gelen dj ekibiyle, yerli ve yabancı pop ile başlayıp omuz omuza dans melodileri ile coşkunun doruğa çıktığı bir gece düşünün. Herkes eğlenceden sırılsıklam olmuş, parti sonrası dolunay altında şarap eşliğinde ormanda yakılan ateş ve yıldızlara bakarak minder üstünde oturarak dostlukların, arkadaşlıkların belki de yeni aşkların ilk temelleri atılıyor. Pazar sabahı ise beraberce yenilen kahvaltıdan sonra etraf tüm organizasyon takımının gelmesi ile daha da kalabalıklaşıyor. İlk günkü çekingenlik yerini keyifli sohbetlere bırakmış, drama aktivitelerine uzmanlarla devam ediliyor. Çoğu katılımcın yüzünden İstanbul’u unutmanın, tüm gün taktığı maskeleri çıkarmanın keyfi okunuyor. Herkes sanki daha iki gün evvel buraya gelmiş değil de uzun zamandır buradaymış gibi hissediyor. Yemek sonrası beraberce ormanda yapılan aktiviteler, sohbetler, dinlenilen “I am a mirror” şarkısı ve sıra en heyecanlı ana, meleklerin açıklanması yani kapanışa geliyor. Bu aslında buruk bir heyecan, günlük hayatta acaba bir daha kim size böyle bir sürpriz yapmak için düşünecek veya sizi aynı şekilde kıpkırmızı edebilecek diye düşünüyor şüphesiz kimileri… Kiminin meleği tam yanında kiminin ise hiç tahmin etmediği bir kişi oluyor. Birbirini uzun yıllardır tanıyan dostlar gibi sarılmış katılımcılar ve çekilen renkli fotoğraflar kalıyor akıllarda odaları boşaltırken. Herkesin ise bu yazıya sığmayacak satır araları var aklında İstanbul’a götürdüğü…
Şu hayatta çoğu zaman durgun bir suda yüzen kâğıttan kayıklar gibi yalnızca suyun üstünde yüzenlerden konuşuyoruz, derinliklerde olanlardan, duygulardan konuşmuyoruz, konuşmak bize gerçek bir mutluluğu, mutluluk ise gerçek acıyı getirir diye korkuyoruz. Bu korkunç ilişki derinde olanı yani sahici olanı söylememizi engelliyor ve belki de bu yüzden maskelerimizle dolaşmayı tercih ediyoruz. Hepimizin derinliklerimize dalıp bir şeyler çıkartabileceğimiz ancak batıp da kaybolamayacağımıza emin olacağımız dost bir ortama ihtiyacımız var. Weekend for us işte bu ortamı yarattığı için herkesin zihninde unutulmaz bir hafta sonu olmayı başardı. Dönüş yolunda eve dönmemek için elinden geleni yapan Nişantaşı’nın sokaklarında ellerinde valizle gezinen 5 çılgın genç kalmıştık geriye, eve geldiğimde ise halen hafta sonunun bittiğinin farkına varamamıştım. Ta ki gördüğüm rüyadan bu sabah rüyamda düşerek uyanana dek…
Son sözü ise bir weekend katılımcısı Mirey’in ağzından size aktarıyorum: “Cemaat organizasyonlarına hep mesafeli yaklaşmıştım, Weekend for us bana önyargılarımı kırmayı ve bir cemaat organizasyonunun ne kadar farklı olabileceğini gösterdi. Size ne kadar teşekkür etsem az…” Yaşadığımız hafta sonunu unutulmaz kılan başta Joelle Dana ve tüm weekend ekibine teşekkürler…