Ünlü Yönetmen Roman Polanski, tarihin en belirgin antisemit sayfalarından biri olan Alfred Dreyfus olayını beyaz perdeye taşımaya hazırlanıyor
Yahudi asıllı bir Fransız subayı olan Alfred Dreyfus, 1894’te casusluk yapıp orduya ihanet ettiği suçlaması ile mahkûm edilmişti.
Mulhouse’da doğan Alfred Dreyfus, Yahudi bir aile olan Raphael ve Jeannette Dreyfus çiftinin yedi çocuğundan biriydi. 1880 yılında elit bir asteğmen olarak Paris’teki Ecole Polytechnique Üniversitesi’nden mezun olan Dreyfus, 18 Nisan 1891’de Lucie Hadamard ile evlendi. Dreyfus çiftinin iki çocuğu oldu, bunlar Pierre ve Jeanne’di.
Almanlar için casusluk yaptığı suçlamasıyla rütbeleri sökülen Dreyfus’un tutuklanmasına karar verildi. On iki yıl süren dava sonrasında Dreyfus’un suçsuzluğu ispat edilmiş ancak dava yılları boyunca Dreyfus’un suçlu olduğuna inanan birçok kişi Fransa’da antisemit bir havanın esmesine neden olmuştu. Ünlü yazar Emile Zola Fransa’da esen antisemit havaya isyan etmiş, cumhurbaşkanına hitaben yazdığı “J’accuse” başlıklı ünlü yazısı L’Aurore gazetesinde yayınlanmıştı.
Alfred Dreyfus’un masum olduğunun anlaşılmasından ve serbest bırakılmasından dört yıl sonra sökülmüş olan rütbeleri iade edildi. Dönemin Cumhurbaşkanı Émile Loubet kendisinden özür diledi. Dreyfus, Fransız Ordusundaki görevine devam etti, Birinci Dünya Savaşı süresince ülkesi için çarpıştı.
Yönetmen Roman Polanski, senaryosunu Robert Harris’in yazdığı filmin, o dönemin siyasi havasını sergileyerek günümüzün koşulları arasındaki benzerliği ortaya çıkarmayı amaçladığını söyledi. Oscar ödüllü Roman Polanski, Holokost döneminde Krakow Gettosundan kaçarak hayatta kalmayı başarmıştı. Alfred Dreyfus’ün torunu Madeleine ise 1943’te gönderildiği Auschwitz’de hayatını yitirmişti.