Bağdat görüşmelerinden sonuç çıkmadı

Bağdat’taki görüşmelerde, İran’ın nükleer programından ödün vermesini ve tesislerini BM uzmanlarının denetimine açmasını sağlama çabaları sonuçsuz kaldı

Dünya
4 Haziran 2012 Pazartesi

23 Mayıs’ta başlayan ve Batı dünyasının İran’ın nükleer programı ile ilgili endişelerini ortadan kaldırmak amacıyla gerçekleştirilen iki günlük Bağdat görüşmelerinde, 5+1 ülkelerinin (ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere ve Almanya) Tahran’a yüzde 20 uranyum zenginleştirmesini durdurmak adına yaptıkları çağrı sonuçsuz kaldı.

İran’ın nükleer konulardaki baş müzakerecisi Said Celili perşembe günü yaptığı açıklamada İran’ın uranyum zenginleştirmesine sonuna kadar hakkı olduğuna vurgu yaptı. Celili ayrıca varılacak olası bir nükleer anlaşmada 1 Temmuz’da Avrupa Birliği tarafından İran’a karşı başlatılacak petrol ambargosunun kaldırılmasını ve buna ek olarak 2006’dan beri süregelen ticari ve diplomatik yaptırımların son bulmasını istedi.

Bir sonraki görüşmelerin 18-19 Haziran’da Moskova’da yapılacağı açıklanırken, 5+1 ülkelerinin o tarihe dek uranyum zenginleştirmesinin yüzde 20 saflık ölçeğini geçmemesi koşulunu İran’a kabul ettirecek bir anlaşma formülü üzerinde çalışacağı bekleniyor.

Yüzde 20’lik ölçekten nükleer silah yapımı için gerekli olan yüzde 90 ölçeğe çıkmak için teknik açıdan bir zorluk gerektirmediğinden Batı için bu ölçek çok kritik. Bir mağaraya oyulmuş Fordo Tesislerinde geçen seneden başlayarak uranyum zenginleştiren İran ise, uranyumu yüzde 20 düzeyinde zenginleştirerek Tahran nükleer araştırma reaktörü için gerekli olan yakıtı üretmek ve böylece kanser tedavisinde kullanılan radyoaktif ilaçları karşılamak istediğini öne sürüyor. Ancak uzun zamandır zenginleştirme faaliyetlerini durdurmayı reddetmesi ve yurtdışından nükleer reaktör yakıtı edinmesi İran’ın iddia ettiği gibi nükleer programının silah yapımına yönelik olduğu şüphelerini arttırdı.

 

Parçin’e giriş izni verilmedi

İran ile BM denetçileri,  nükleer testler yapıldığından şüphelenilen askeri tesislere giriş izninin verileceği bir anlaşmaya çok yakınken, İran’ın Atom Enerjisi Kurumu Başkanı tam zıt yorumlarda bulundu

Bir hafta önce Tahran’dan Viyana’ya dönen BM Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) Başkanı Amano, nükleer konulardaki baş müzakereci Said Celili ile görüşmesinin ‘olumlu bir havada’ geçtiğini belirerek “Anlaşmayı sonuçlandırmaya ve imzalamaya çok az kaldı. Önceliğimiz olan denetçilerin Parçin Tesisine giriş konusu da anlaşmanın dahilinde olacak,” demişti. Ancak UAEK müfettişlerinin Parçin askeri tesislerinde inceleme yapma talebini değerlendiren, İran’ın Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Feridun Abbasi Devani medyaya yaptığı açıklamada, “Parçin’de nükleer tesislerimiz yok, orası askeri bir tesis. UAEK, bazı ülkelerin baskısı ile Parçin’i incelemek istiyor. Kurum, İran’a, Perçin’de neden inceleme yapmak istediğine ilişkin ikna edici bir gerekçe sunmadı. Parçin’de nükleer tesisler olmadığından İran bu konuyu görüşmeyecek,” dedi.

 Fordo Tesislerinde yüzde 27 oranında zenginleştirilmiş uranyum izleri bulduğuna dair UAEK’nın yayınladığı son rapora değinen Devani söz konusu olayın “teknik bir hatadan” kaynaklanmış olabileceğini söyledi.

 

UAEK Raporu’nda şaşırtıcı oran

Geçen cuma günü UAEK’nın açıkladığı yüzde 27’lik bulgu İran’da bugüne kadar rastlanmış en yüksek ölçek.  UAEK, uranyumun bu oranda zenginleştirilmesinin nükleer silah üretildiğini kanıtlamak için yetersiz olduğunu ve hata sonucu ortaya çıktığını belirtirken deklare edilenden yüksek bir zenginleştirmenin bulunmasının İran için utanç verici olduğunu söylediler.

Amerikan Bilim ve Uluslararası Güvenlik Enstitüsünün (U.S. Institute for Science and International Security -ISIS) ortaya attığı çarpıcı iddiaya göre İran son beş yıl içinde düşük oranda o kadar çok uranyum üretti ki bunları biraz rafine ederek en az beş tane nükleer silaha sahip olabilir. ISIS İran’ın nükleer programını yakından takip eden bir think tank (düşünce kuruluşu) ve analizlerini UAEK’nın raporlarına dayandırıyor.

 

İran’da yeni nükleer santral

Devani, yeni santralin ülkenin güneyindeki Buşehr kentinde, var olan nükleer santralin yanında inşa edileceğini ve 1000 megavat üretim kapasitesinde olacağını söyledi. İran’ın bu konuda yabancı ülkelerin yardımına ihtiyaç duyduğunu belirten Abbasi, santralin 2014 yılı başına kadar bitirilmesinin planlandığını kaydetti. Ülkenin güneyinde Buşehr kentinde 1970 yılında nükleer tesis inşaatına başlanmış ancak 1979 İslami Devriminin ardından durdurulmuştu. 

 

ABD İsrail’e Bağdat görüşmelerini aktardı

ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Wendy Sherman, Bağdat görüşmeleri ile ilgili gelişmeler hakkında İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’a bilgi verme amacı ile bir delegasyonla cuma günü İsrail’e gitti.

ABD yetkilileri, Bağdat görüşmeleri bittikten sonra açıklama yapılan ilk ülkenin İsrail olduğunu bildirdi. Bir ABD yetkilisi “İran’ın nükleer programı hakkındaki görüşmelerle ilgili olarak ABD ile İsrail tam bir fikir birliği içerisindedir. Sadece İsrail’den gelen baskı ile değil kendimiz İran’ın nükleer programının küresel bir tehdit oluşturduğunu düşündüğümüz için bu konuda çalışıyoruz,” dedi.

ABD delegasyonu Barak’a, Celili’nin görüşmelerde ülke sınırları içerisinde uranyum zenginleştirme projesinin İran’ın hakkı olduğunu ve bu hakkın tanınması gerektiğini belirttiğini ancak 5+1’in bu talebi reddettiklerini söyledi. Sherman, 1 Haziran’da Avrupa’da başlayacak olan petrol ambargosu da dahil olmak üzere İran’a uygulanan yaptırımlardan vazgeçmeye niyetleri olmadıklarını, ayrıca İran’ın en kısa sürede uluslararası toplumun endişelerini gidermemesi halinde daha fazla yaptırımlara maruz kalacağını belirtti. İsrailli yetkililer ise Amerikan delegasyonunun açıklamasına karşın iki ülke arasında tam bir fikir birliği olduğundan şüphelendiklerini belirterek, “Her ne kadar İran’ın dünyaya bir tehdit oluşturduğu konusunda ABD ile görüş birliğinde olsak da Bağdat görüşmelerinde Batılı güçlerin İran’dan beklediği taleplerin tatmin edici olmadığını ve İsrail’in en ufak beklentisini bile karşılamadığını düşünüyoruz. İran, 5+1 ülkeleriyle yaptığı görüşmelerde oyalama taktiğiyle nükleer programını sekiz hafta daha uzatmıştır ve beklenenin tersine nükleer programına devam edebilmek için koşul olarak sunulan uranyum zenginleştirmesini yüzde 20’nin altına çekmeyi kabul etmemiştir,” açıklamasında bulundular.