Mısır’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerini Müslüman Kardeşlerin adayı Muhammed Mursi kazandı. Ancak galibiyetin çok az bir farkla elde edilmiş olması Müslüman Kardeşlerin ülkedeki gücünün sanıldığı kadar büyük olmadığını, partinin dikkatli bir şekilde ilerlemesi gerektiğini ortaya koydu.
İslamcı lider Muhammed Mursi, Mısır’ın yeni cumhurbaşkanı ilan edildikten birkaç saat sonraki ulusa ilk seslenişinde, İsrail ile olan barış anlaşmasını ima ederek, uluslararası anlaşmaları ve yükümlülükleri koruyacağına söz verdiğini söyledi. Fakat, Mursi tam olarak İsrail’den veya 1979’daki barış anlaşmasından bahsetmedi.
Müslüman Kardeşler üyesi Mursi’nin, devrik Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek döneminin başbakanı olan Ahmet Şefik’le giriştiği yarış Mısır’da siyasi gerginliğe sebep olmuştu. Bu yarıştan galip gelen Mursi, televizyon konuşmasındaki seslenişinde, “Dünyaya barış mesajı gönderiyoruz,” dedi ve sözlerine, “Ortak çıkarlarımız doğrultusunda dünyanın bütün ülkeleriyle dengeli ilişkiler kuracağız. Tüm Mısır’ın, Müslüman, Hıristiyan, yaşlı, çocuk, kadın, erkek, çiftçi, öğretmen, çalışan, özel veya kamu sektöründe çalışan herkesin başkanı olacağıma söz veriyorum,” şeklinde devam etti.
Mursi, geçen yılki ayaklanmalarda ölen yaklaşık 900 protestocuyu saygıyla anarak, “Şehitlerin kanı dökülmeseydi bugün cumhurbaşkanı olamazdım. Şehitlerin fedakarlıklarıyla bugün burada ilk özgürce seçilen cumhurbaşkanı oldum,” dedi.
Mursi, Mısır Ordusunu ve adalet sistemini övdükten sonra, bu ikisinin yürütme ve yasama organından bağımsız kalmaya devam etmeleri gerektiğini söyledi. Ilımlı konuşmasında, ordunun son dakikada cumhurbaşkanın önemli yetkilerini elinden alarak ülkeyi yönetme girişiminden bahsetmedi.