Şiva Asar Be Tamuz Orucu: 8 TEMMUZ PAZAR

Yahudi takvimi, neşeli bayramlar ve kutlamaların yanı sıra, unutulmaması gereken acı olayları ve ulusal yas günlerini de belirtir. Bu yıl 8 Temmuz Pazar günü, üç hafta sürecek olan hüzünlü bir döneme girilir. “Ben Ametzarim-kısıtlamalar arası” olarak adlandırılan bu yas ve iç gözlem dönemi, bir oruç günüyle başlar: Şiva Asar BeTamuz-On Yedi Tamuz orucu ve yine bir oruç günüyle sona erer: Tişa BeAv- Dokuz Av orucu

Kavram
9 Temmuz 2012 Pazartesi

Yahudi takvimine göre Tamuz ayının 17’si,  İsrailoğulları için çok acı bir dönemin başlangıcıdır. Kutsal Tapınak Bet Amikdaş’ın yıkılmasıyla sonuçlanan olaylar, bu tarihte başlamıştır. Yahudilerin kaderini günümüze kadar etkileyen trajik olayların anısına, 17 Tamuz günü, Şiva Asar BeTamuzorucu tutulur.

Hahamlar tarafından Bet Amikdaş’ın yıkılması ile ilgili olarak konulan oruç günlerinden biri olan bu oruç, 17 Tamuz bu yıl Şabat’a denk geldiği için 8 Temmuz Pazar sabah gün ağarmadan başlar ve aynı günün akşamı yıldızlar çıkınca sona erer.

7 Temmuz Cumartesi akşamı yatana kadar yemek içmek serbesttir. Hayati bir tehlike yoksa bile hasta olan kişiler, hamile veya süt veren kadınlar, bu orucu tutmaktan muaftır. Oruç tutmaktan muaf olan kişiler de bu günde güzel ve lezzetli, keyif veren yemekler yememeli, sadece temel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yemelidir.

Şiva Asar BeTamuz’da neler oldu?

Mişna’ya göre (sözlü Tora), Tamuz ayının 17’si, İsrailoğulları’nın tarihinde birçok felakete sahne olmuştur. Bir yoruma göre, bu felaketlerin ortak yönü, her birinin ayrı ayrı, Yahudiler ile Tanrı arasında olan özel bağa ciddi şekilde hasar vermiş olmasıdır.

Bu günde gerçekleşen olaylar:

1)10 Emir tabletlerinin kırılması: Moşe Peygamber, Yahudi halkının altın buzağıya taptığını görünce, 10 Emir Tabletlerinikırdı (Şemot 32:19,Taanit 28b). Bu olayda asıl kırılan, Yahudi halkının Sina Dağında Tora ve Tanrı ile aralarında gelişen özel bağları oldu. Altın buzağı günahı sonucunda Sina’da Tanrı’nın görkemi ile aralarında oluşan benzersiz ilişkileri zayıflamakla kalmadı. Buna ek olarak, bir gün, bir zamanda, bir nesilde başka Yahudilerin de Sina Dağında verilen öğretilere, Tora’ya ve Tanrı’ya olan bağlarını, bağlılıklarını koparabilme olasılığını da yarattı.

2) Kutsal Tapınak’ta sürekli yapılan korban Tamid’in yapılamaması: Gerek Sina Dağında, gerek çöl yolculukları boyunca, gerek İsrael topraklarına yeni girildiğinde ve hatta düşman işgalleri sırasında bile her gün düzenli olarak yapılan bu korbanlar, Yahudilere, günde iki kez, Tanrı ile bağlantılarının sadece Tora kurallarına uymaları ve kendi uluslarıyla bütünleşmeleri ile mümkün olabileceğini hatırlatıyordu. Bu korbanlar Yahudi milletine her gün, Tanrı’ya somut bir sunu yapma fırsatı veriyor ve böylece Tanrı ile olan özel bağlarını gerçek, anlamlı ve gözle görülür bir şekilde ifade etmelerini sağlıyordu.  Yeruşalayim’in kuşatılmasının sonucunda uygun hayvan bulunamadığından, günlük korban yapılamamaya başladı.(Taanit 28b) Günlük korbanın yapılamaması, Yahudilerin Tanrı ile olan benzersiz ilişkilerini ve bağlılıklarını da ciddi ölçüde zedeledi.

3) Yeruşalayim’i çevreleyen surlarda gedik açılması: M.Ö. 586 yıllarındaBabil KralıNebukadnezar’ın ordusu aylar süren kuşatma sonucu, Yeruşalayim’in surlarında gedik açmayı başardı. Bu da, Yeruşalayim ve Bet Amikdaş’ın yıkılışına giden yolun başlangıcı oldu.

II. Bet Amikdaş zamanında, Romalı General Titus, şehir sakinlerini açlık, hastalık ve türlü zorluklarla karşı karşıya bırakan aylar süren kuşatma sonucu Yeruşalayim’in surlarında gedik açtı. Bu da II. Bet Amikdaş’ın yıkılışıyla sonuçlandı (Arahin 11b).

Bu gedik, sadece gözle görülen fiziksel bir olay değildi. Yeruşalayim’in surları, ulusun bütünlüğünü, surlarda açılan gedik de ulusal ‘bir’likte oluşan gediği simgeliyordu. Yahudi halkı, Sina Dağında Tora’yı almaya hazırlandığı zaman, tek ulus ‘tek kalp tek insan gibi’ydi (Mehilta Midraşı 19:2). On Emri almanın önkoşulu da, bu ‘bir’likti. Yeruşalayim surlarında, ulusal ‘bir’likte açılan gedik, Sina Dağı öğretilerinden daha da uzaklaşmayı temsil ediyordu.

4) Apostomos’un Tora yakması: Romalıların işgali sırasında zalim kumandan Apostomos, İsrail halkının içinden Tora’yı koparıp atmak, kutsallığını aşağılamak adına alenen bir Tora’yı yaktı (Masehet Taanit 28b).

Tora ruloları, Tanrı’nın kendi halkına ilettiği bilgileri, açıklamaları, talimatları içerir. Bir Tora’nın gözler önünde alenen yakılması, Yahudi halkı ile Sina deneyimi arasındaki bağın çöküntüye uğramasını temsil eder.

5) Kutsal Tapınağa bir put yerleştirilmesi

Bilgili ve akıllı olduğu halde iyi bir namı olmayan Yahudi kral Menaşe, Tapınakta Kutsalların Kutsal’ına (Kodeş Kedoşim) bir put yerleştirir (Krallar II 21:7, Mişna Taanit 4:6).

Sina Dağında, geçmiş ve gelecek tüm Yahudiler, Tanrı’nın sesinden, onun tek olduğunu ve ondan başka Tanrı olmadığını bizzat kendi kulaklarıyla duymuştu.

Tanrı ile ilişkimizin temeli, evrende hiçbir gücün Tanrı’dan bağımsız olarak var olamayacağı ve herhangi bir şeyin var olmasının, varlığının devam edebilmesinin, onun isteğine bağlı olduğu gerçeğine dayalıdır. On Emrin ilk ikisi de, Yahudi inancının bu temel prensibini vurgular (Şemot 20:2-3).

Kral Menaşe, Tanrı’nın tapınağının en kutsal yerine bir put yerleştirdiği zaman, bu, direkt olarak tek Tanrılığa karşı yapılan bir saldırı niteliği taşır. Başka ulusların kendi putperest inançlarını Yahudi halkına kabul ettirmeye çalışmaları, çok şaşırtıcı bir durum değildir. Fakat Yeuda krallarından birinin, Tanrı’nın tapınağına bir put yerleştirmesi, Yahudi ulusunun Sina Dağında bizzat yaşayarak deneyimlemiş olduğu Tanrı ile özel bağlarının gittikçe parçalandığının açık bir göstergesidir.

Neden oruç tutulur ve daha kaç yıl tutulması gerekir?

‘Oruç tutmak’ bir amaç değil, sadece amaca ulaşmaya yardımcı olan bir ‘araç’, bir hazırlıktır (Mişna Berura 549:1). Orucun asıl amacı kalpleri harekete geçirerek teşuvaya ve pişmanlığa açmak ve bu sayede Tanrı yoluna dönüşü sağlamaktır.

Oruç tutarken seyahate çıkılıp, keyifli günlük aktivitelere devam edilip boş şeylerle zaman geçirildiğinde, orucun ancak alt seviyesi benimsenip, ana ve temel amaç bir kenara bırakılmış olur. Oruç günlerinde, neden böyle bir oruç günü olduğunu hatırlamak, anlamını kavramak ve bu oruç zamanını doğru amaç için, pişmanlık ve teşuva için kullanmak gerekir.

Şiva Asar BeTamuz günü; gittikçe ağırlaşarak Tişa BeAv günü doruğa ulaşan üç haftalık bir yas dönemi başlar. Yahudi tarihi boyunca bu dönemde gerçekleşen felaketler, bu günlere kalıcı damgasını vurur.

Fakat seneler önce gerçekleşen bu trajedilerin sorumluları biz değil, atalarımız olduğu halde neden bizler hâlâ günümüzde bu oruçları tutuyoruz? Rambam’a göre hepimiz, geçmiş nesillerde yaşanmış olan bu üzücü olayların sorumluluğunu paylaşıyoruz. Yeruşalmi Talmudu’nda (Yoma Bölümü) belirtildiği gibi, kendi zamanında Bet Amikdaş’ın yeniden kurulduğunu görmeyen her nesil, sanki Bet Amikdaş kendi zamanında yıkılmış gibi kabul edilir.

Eğer bu felaketlerin yaşandığı dönemdeki atalarımızdan daha iyi, daha ileri bir seviyede olsaydık, Tapınak şu ana kadar Yeruşalayim’de kurulmuş olurdu ve o zaman bu günde oruç tutmazdık.

III. Bet Amikdaş Yeruşalayim’de yerini alana kadar bu oruçlar tutulmaya devam edilecektir.

Oruç günlerinin bayram günlerine dönüşmesi

Tanrı, cezalandıracağı zaman, bunu kademeli bir şekilde, insana her adımda pişman olma ve dönüş yapma fırsatı vererek yapar. İki Bet Amikdaş’ın da yıkılması aynen böyle kademeli bir şekilde, adım adım gerçekleşirken, bunun durdurulması, değiştirilmesi her adımda, insanlar Tanrı yoluna döndükleri takdirde mümkündü.

Tarihte bu döneme iz bırakan trajik olaylara bakıp bunu bir uyarı, uyanış için bir alarm saati gibi alıp ona göre davranışlarımızı içtenlikle gözden geçirmeliyiz.

Dik başlılığımızdan vazgeçerek teşuva yapıp Tanrı yoluna döndüğümüzde, bu günlerin üzerindeki yas damgası kalkacak, bu günler, Zeharya Peygamber’in dediği şekilde mutlu bayram günlerine dönüşecektir. “Yüce Tanrı diyor ki: Dördüncü, beşinci, yedinci ve onuncu ayların oruçları, Yahudi halkı için sevinç, coşku dolu mutlu bayramlar olacak. Bu nedenle gerçeği ve barışı sevin.” (Zeharya 8:19)

Önemli Not: Yazıda kısa bir özet olarak verilmiş olan bilgiler, Ascending Jacob’s Ladder, Gateway to Judaism, Tevrat, El Gid Para El Pratikante(Gözlem) kitaplarından ve www.chabad.com, www.torah.org, www.torahtots.com, www.ou.org,  www.ahavat-israel.com, www.jsn.info.com, www.betemunah.org ,www.meaningfullife.comsitelerinden,okuyucuya bu konular hakkında fikir vermek amacıyla derlenmiştir. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için, yas dönemi ve oruç ile ilgili yasaklar ve kısıtlamalar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.