Rav Mendy Chitrik ‘On Yıldır Türkçe Konuşuyorum’ kitabında yer verdiği meleklerin Yahudilikteki önemi ve hayatımızdaki yerini özet halinde Şalom için derledi
Raşi, her insanı cennette temsil eden bir meleği (bir ruh muhatabı) olduğunu söyler.
Her birimizin yukarıda sadece bize özel bir meleği vardır. Bu yüzden bazen tarif edemediğiniz bir korkunuz varsa veya içinize doğan şey doğru çıkarsa, bilin ki, temsilci meleğiniz sizin görmediğiniz bir şeyi görüp ruhunuza fısıldamıştır.
Bize, ‘Babalarımızın Ahlâkı - Pirke Avot’ta şu öğretilir: “Ha-oseh mitzvah achat... Bir mitsva’yı yerine getiren, bir taraftar kazanır.” Bu, yaptığımız her iyilik, uyguladığımız her Tora kuralı için bizim yanımızda yer alacak bir melek yaratmış oluruz, demektir. Ve bu melekler, yaratıldıktan sonra, bizi her durumda korurlar, savunurlar; hem hayattayken hem de ruhumuzu teslim ettiğimizde T-nrı’ya avukatımız gibi durumumuzu açıklarlar.
Talmud, Şabat 119b bölümünde cuma akşamları sinagogdan evine dönen her kişiye iki meleğin eşlik ettiğini söyler. Bu melekler eve girip Şabat mumları yanan ve üstünde ‘Hala’ bulunan sofrayı görünce hem evi, hem de o evde yaşayan herkesi kutsar. Biz de Nazlı Doenyas ‘On Yıldır Türkçe Konuşuyorum’ kitabından özetlediği meleklerin Yahudilikteki önemi ve hayatımızdaki yerini anlatan yazısıyla ilgili soruları Rav Mendy Chitrik’e Şalom için sordu bu kutsamanın ışıltısı altında toplanıp meleklere bir şükran şarkısı söyleriz: “Şalom Aleyhem… Barış üzerinizde olsun koruyucu melekler...”
TORA’DA BAHSEDİLEN MELEKLER
Tora’da, meleklerin önemli roller oynadığı birçok hikâye vardır: Âdem ve Havva, Gan Eden kapısında girişi tutan bir melekle karşılaşmışlardı. Hagar ve Yişmael, çölde onların hayatını kurtaran bir meleğe rastlamışlardı. Avraam çadırının önünde gündüz vakti otururken üç melekle karşılaşmıştı. Yaakov, bir melekle boğuşmuş, galip gelince de Yisrael ismini almıştı ki, milletimiz günümüze kadar bu isimle anıla gelmiştir. Yeoşua, Yeşeyahu, Yehezkiel ve Daniel peygamberlerin her biri meleklerle karşılaşmışlardı.
Demek ki, ‘melekler’ Yahudilikte oldukça gerçek ve merkezi bir olgudur. Nasıl ortaya çıkarlar? Neye benzerler? Kimi zaman, melekler tümüyle görünmez olurlar. Onları göremezsek de, onlar işlerini yaparlar... Ve kimi zaman insan kılığına girerler... Size veya bana benzerler, ama aslında onlar kılık değiştirmiş meleklerdir.
Mesela, Tora’da Yosef’in kardeşlerini aradığı bir bölüm vardır; olmaları gerektiği yerde değillerdir. Yosef vazgeçip evine dönmek üzereyken ‘vayimtza-aihu ish’, bir yabancı gelir ve ona kardeşlerinin yerini söyler. Yabancı ile bu karşılaşması hem önemsiz hem de anlamsız gözükür ilk başta...
Ancak bu esrarengiz yabancı Yosef’e doğru yönü işaret etmesiydi... Yosef kardeşlerini bulamayacak, onlar da onu köle olarak satmayacaklardı. Yosef köle olarak satılmasaydı, Mısır’da genel vali olmayacaktı... Eğer genel vali olmasıydı, tekrar kardeşlerine kavuşamayacaktı... Eğer kardeşlerine kavuşmasaydı, onlar tekrar Mısır’a dönmeyeceklerdi... Onlar tekrar Mısır’a dönmeseydi, ne sürgün, ne Moşe Rabenu, ne Mısır’dan Çıkış, ne Sina Dağı, ne de Yahudi milleti olacaktı. Eğer Yosef o yabancı ile karşılaşmasaydı, Yahudi tarihi ve Yahudi kaderinin tümü çok farklı olacaktı.
Bu yabancı kimdi? İsmi neydi? Bir insan mıydı yoksa bir melek mi? Bize hiç bir zaman söylenmedi... Aslında Tora’daki bu bölümün amacı bu tesadüfî karşılaşmaların ve rastlantıların hayatımızdaki önemini bizlere göstermektir. Kısacası, bize yardım etmek, yol göstermek, yön vermek ve bizi kutsamak isteyen kılık değiştirmiş meleklerle karşılaşırız. Ama bu karşılaşmaların önemini o anda idrak edemeyiz.
Bize melek olarak gelen insanlar yalnızca çok ihtiyacımız olduğunda karşımıza çıkarlar.
YAŞAMIMIZDAKİ MELEKLER
Sizin yaşamınızdaki melekler kimlerdir? Bir düşünün, belki gölgeler arasında biri çıkıp sizi kurtarmış, iyileştirmiş, rahatlatmış veya ruhunuza dokunmuştur. Belki de umutsuzluğun en alt noktasına inmenize izin vermemiş bir dostunuz vardır. Sevgi ve şefkatle, dayanacağınız omzunu size uzatmış bir dostunuz olmadı mı hiç?
Onun insan kılığına girmiş bir melek veya melek kılığına girmiş bir insan olduğunu hiç düşünmediniz mi? O zaman, sizin hayatınızdaki melekler kimlerdi?
Belki karşılıksız sevgisi ile sizi rahatlatıp güvende hissettiren anneniz... Belki sabrı, şefkati ve bilgeliği sayesinde yol ayrımlarında doğru kararları vermenize yardımcı olan babanız? Belki sizi çok seven ablanız? Ya da size hep destek olan abiniz?
İşte onları, yani hayatınızdaki bu melekleri bir düşünün.
Bilge bir haham bana bir keresinde sihirli ‘Şabat meleklerinin’ yalnız cuma akşamı değil bütün hafta boyunca bizimle olduğunu söylemişti. Cuma akşamları bu melekleri gözlerimizle görmeyi başarırız. Kimdir bu melekler biliyor musunuz? Çocuklarınız ve eşiniz... Koşuşturmalı bir haftanın sonunda gözünüzü açıp hayatınızdaki o aydınlık yüzlü melekleri görebiliyorsunuz, çünkü yanı başınızdalar.
Ve ‘Şalom Aleyhem’ şarkısını söylerken yalnızca göklerdeki değil yanı başınızdaki melekleri de kutsamaktasınız. Ailenizle birlikte sofraya oturduğunuzda, konuşuyor, gülümsüyor kalbinizi hayatınızdaki meleklere duyduğunuz şükran duygularıyla dolduruyorsunuz.
BİZLER KİMLERİN MELEĞİYİZ?
Aynı zamanda kendimize şu soruyu da soralım: Biz kimlerin meleğiyiz? Bir dostumuz, bir komşumuz, bir akrabamız veya hiç tanımadığımız birine cankurtaran simidi atmamız gerektiğinde gölgelerimizin arasından, kendi sorunlarımız ve endişelerimiz arasından çıkabiliyor muyuz? Onların hayatlarındaki melek olabiliyor muyuz? Başkalarının hayatlarının akışını değiştirmek için ne kadar fedakârlık yapmaya hazırız?
Kimi zaman büyük, kimi zaman da küçük fedakârlıklardır bunlar. Arkadaşınızla yaptığınız beş dakikalık konuşma, gönüllü yaptığınız bir iş, kisba’ya, okula, görevini iyi yapabilmesi için bir kuruma yaptığınız bağış olabilir bu fedakârlık.
Şlomo Ameleh şöyle demiş: “Shlach lach-mecho al pnei hamoyim - Ekmeğini sulara fırlat... Birkaç gün sonra onu tekrar bulacaksın.” İyi hareketler size bir şekilde ve bir zamanda geri döner. Birine yaptığınız bir iyilik bir yerlerde size veya çocuklarınıza veya torunlarınıza geri dönmek için bekler. İyiliğin tabiatıdır bu.
Beş dakikalık bir yakınlık, ilgi, yüreklendirme, içten bir tavsiye ile bir melek yaratabilirsiniz. Gönülden verdiğiniz beş dakika ile bunları başarıyorsanız, beş yılda, elli yılda kim bilir neler başarabilirsiniz?
Her mitsva bir melek yaratır... Verip paylaştığımız zaman şefkat melekleri yaratırız. İnanç aşıladığımızda kuvvet melekleri yaratırız. Her güldüğümüzde kahkaha melekleri belirir. Ve bu melekler, bizi korumak, yönlendirmek, savunmak için her zaman yanımızda olurlar.
Yosef’in bir yabancı ile karşılaşmasından biz ne anlıyoruz? Hayatta hiç bir şeyin rastlantı olmadığını... Beşinci Habad rebbe’si bunu şöyle izah etmişti: “İki Yahudi bir araya geldiğinde, üçüncü bir Yahudi’den bir iyilik gelir.” Hayatımızda rastlantı zannettiğimiz olaylar, rastlantı haricinde her şey olabilirler. Eğer her karşılaşmayı bir fırsata, bir melek yaratma fırsatına dönüştürebilirsek, hayatlarımızı değiştirebiliriz.
MELEKLERİ GÖREBİLMEK
Pesah’ta Seder sırasında neden kapıyı açıp Eliyahu Anavi’yi içeri buyur ettiğimizi hiç merak ettiniz mi? Eğer kapıyı açmazsak, o yine içeri giremez mi? Anahtar deliğinden giremez mi? Veya bacadan? (Bu olmaz, çünkü bacadan girmenin imtiyaz hakkı başka birinde!) Ama Eliyahu’nun ruhu tüm Seder’leri ziyaret edebiliyorsa, gerçekten açık bir kapıya ihtiyacı yok. Peki, o zaman bu Eliyahu Anavi’ye kapı açma ‘saçmalığı’ nedir o zaman?
Cevabı şu: Eğer Eliyahu’nun taşıdığı T-nrı’nın sevgi mesajını gerçekten evinize getirmek istiyorsanız, ayağa kalkıp kapıyı açmalı ve onu içeri almalısınız. Eğer melekleri gerçekten görmek istiyorsanız, gözlerinizi açıp aramayı bilmeniz gerekir.
Kaynak: On Yıldır Türkçe Konuşuyorum, Yazar: Rav Mendy Chitrik
Çeviren: Viktor Bensusan