Anadolu şirketleri ve KOBİ’ler kendilerini doğru tanıtacak danışman ve mecrayla buluşursa, hakettikleri devler liginde kolayca yer bulur. Çünkü onlar bunu hakediyorlar
Geçtiğimiz hafta 2 Ağustos Perşembe gününün özel bir enerjisi vardı. Tu be’av (Sevgililer Günü) Kabalistik takvime göre spiritüel ve fiziksel dünyanın tamamen birlik olduğu, sevgiyi en güzel şekilde uyandırmak için dengeli kozmik desteğin sunulduğu, ruh eşlerinin keşfedildiği, ilişkilerin güçlendirildiği ve birçok farklı yeni başlangıçların yapıldığı tek tarihti.
Doğru ilişkiyi bulmak değil, doğru ilişkiyi yaratmanın yolları…
Bu keşfedilmesi gereken güçlü sevgi, etkili bakış açısının kişisel hayat ile iş yaşamını ne kadar birbirinden ayrılmaz yaptığını ve bütünleşik pazarlamada etkin olduğunu görüyorum.
Doğru ürünü yapmak değil, doğru iletişimi yaratmanın yollarını bulmak ... tüm sır bu..
Çok iyi bir ürününüz var. Herkesin kolayca tercih edeceği, satın alacağı bir ürün. Ama ürününüzün özelliklerini kimseye anlatamıyorsunuz, insanların gelip keşfetmesini bekliyorsunuz. O çok iyi ürün elinizde kalmaya ve hiç bir şey olmaya mahkum.
Ya da çok iyi bir eşiniz-ilişkiniz var. Onu elde etmişsiniz. Ama elinizde olmasını yeterli görürseniz, o ilişkiye emek vermezseniz, onun iyi özelliklerini ortaya çıkarıcı hamleleri yapmazsanız, kısacası ilişkiye yatırım yapmazsanız, o ilişki hiç bir şey olmaya mahkum.
Ya da çok iyi bir ressamsınız ama tüm güzel resimlerinizi atölyenizde ve evinizde tutuyorsunuz…Kendinizce yatırım yapmışsınız…
Bu örneklerle Anadolu’daki şirketlerin arasında hiçbir fark yok. Aslında mantık basit: işin sırrı elindekinin değerini bilmek ve doğru yatırımı yapmakta yatıyor!
Anadolu şirketlerinin devler ligindekilerden hiçbir farkı yok. Sadece onları o lige taşıyacak motivasyona, rehbere, bir antrenöre ihtiyaçları var. Bunu keşfeden fark yaratır.
Bu boyutta bakarsak aslında hayatın her devresinde ve her alanında özgün-farklı hayat felsefesiyle hayata bakan vizyoner insanlar her alanda farklılık yaratabilir. Devir tanıtımla fark yaratma devri. Bu farkı yaratan öne çıkar. Kişisel gelişimde benzer evrimleri geçiriyor zaten.
Yukarda sözünü ettiğim antrenör, dinamikleri bilen, müşterinin ruhunu anlayan, ihtiyaçlarını hisseden, fark yaratma becerisine sahip biriyse, şirket doğru mecraya anlatılabilir.
Unutulmaması gereken şu, insanlar tercihlerini yaparken bildiklerini, tanıdıklarını, markaları tercih ederler. Bilinmeyen, tanınmayan her şey, her kurum yerinde sayar ya da yok olur.
Devir her alanda kendini, zamanını, doğru pazarlama ve tanıtımla fark yaratma devri. Bu farkı yaratan öne çıkar.
2023 yılı hedeflerine göre Türkiye’nin her yıl yüzde beş büyümesi öngörülüyor. Böyle bir büyüme oranı Türkiye’ye deyim yerindeyse ilaç gibi gelir. Bunu da KOBİ’ler üzerinden sıçrama ile yapmak şart. KOBİ’lerin yüzde 98’i aile şirketi. Türkiye’de eski eğilim, firma adetleriyle övünmek üzerine. Fakat bunu yaparken, firma sayısı çoğaltılmalı ve ölçekler genişletilmeli. Bu kolay bir iş değil. Ve pazarlama asla unutulmamalı. Yapılan başarılı pazarlama ile marka olmanın temel direği sağlanır.
Anadolu’da değerini anlatamayan onlarca büyük şirket var. Onlar kendilerini çok iyi tanıyorlar, potansiyellerinin farkındalar ama hedef kitleye yaptıkları işleri anlatmayı, birkaç sektörel dergiye ilan ve röportaj vermekten ibaret sanıyorlar. Çok büyük bir ressamın, resimlerini çizip evden dışarı çıkarmaması gibi…
Benim Anadolu’da çalıştığım tüm şirketler aile şirketiydi ve büyük çoğunluğunda tanıtım yapma kararı ailenin genç bireyinden çıkmıştı ama aile büyükleri öylesine günümüz değerlerine önem veren, vizyonu geniş kişilerdi ki başarı kaçınılmaz oldu.
Şöyle düşünün çalıştığımız Adanalı Gıda şirketi, dördüncü senesine girerken şu anda İSO 500’in ilk 200 lük dilime girdi ve Türkiye’nin en hızlı büyüyen gıda devi oldu. Bunu dört senelik tanıtım süreçi sonucunda, doğru pazarlama stratejisi ve yatırımlarla besleyerek başardık. Pazardaki boşlukları farkedip okyanusta kaybolmak yerine kendi yeni denizlerimizi yarattık.
Tanıtımı ve pazarlamayı yaparken eş zamanlı olarak şirket yönetici ve sahiplerine önerilerim:
Her zaman en iyisini yapmaya çalışın.
Kaynakların ötesinde yatırım yapın.
Aşırılıktan uzak durun.
İşler kötü gittiğinde kaygılanmayın, her karanlığın bir aydınlığı oluyor.
İşler iyi gittiğinde böbürlenmeyin, her zirvenin bir inişi oluyor.
Başarının anahtarı: çalışmak-dürüst olmak-yılmamak.
Tüketiciye her zaman yeni bir şeyler söyleyin. Onu her zaman dinleyin.
Bu çağda bir malın sadece üretilmesine değil, pazarlama ile sunulmasına da önem verin.
Markanız için sözel değil, görsel de düşünün.
Marka tanıtımı ve iletişimine stratejik bir yaklaşım ile bakmaya çalışın.
Tüm bu gerçekler ışığında elimizdekilerin değerini bilip, doğru iletişime odaklanarak, yeni açılımları yaratabileceğimiz bir hafta diliyorum…