Kuralların sezon ortasında değiştiği, karşılaşmalar devam ederken futbol talimatlarının üzerinde oynandığı bir sezonun tüm sevabı ve günahı geçtiğimiz cumartesi akşamı oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçına bağlıydı... Bir derbi düşünün ki kazanan şampiyon olacak, beraberlik de Galatasaray’a yarayacak... Nitekim müsabaka oynandı; normal sezonu dokuz puan farkla lider tamamlayan Galatasaray, Kadıköy deplasmanında elde ettiği golsüz beraberlikle on sekizinci şampiyonluğunu Türk futbol tarihine yazdırmayı başardı...
Karşılaşma öncesi en çok tartışılan konulardan birinin şampiyonluk kupasının maçın hemen ardından mı yoksa ertesi gün düzenlenecek özel bir törende mi şampiyon takıma verileceğiydi... İki kulübün müşterek kararı ve federasyonun da onayıyla kupanın derbi maçın hemen ardından Şükrü Saracoğlu Stadında verilmesinde karar kılındı. Fakat ne yazık ki Galatasaray bileğinin hakkıyla elde ettiği şampiyonluk kupasını havaya kaldırmak için tam üç saat soyunma odasında beklemek zorunda kaldı. Stat boşaltılmasına rağmen uygun şartların oluşmadığı gerekçesiyle(!) kupanın Galatasaray’a soyunma odasında verilmesi federasyon tarafından teklif edildi. Bu öneriyi getiren ‘cin fikirli’ futbol federasyonuna tavsiyem, şampiyonluk madalyalarının futbolculara duşta takılması yönündeydi... Lakin orta yol(!) bulundu... Stat ışıklarının kapatıldığı, zemindeki fıskiyelerin devreye sokulduğu bir ortamda; Galatasaray ezeli rakibi Fenerbahçe’nin sahasında şampiyonluk kupasını zifiri karanlıkta da olsa havaya kaldırdı...
Galatasaray’ın şampiyonluk kupasını aynı akşam kaldırma konusundaki ısrarını son derece doğru buluyorum. Zira talimatların şartlara ve bazı takımların çıkarlarına göre değişmesinden dolayı diğer birçok kulüp gibi Galatasaray da fazlasıyla rahatsız... Dolayısıyla Galatasaray, daha önce alınan bir kararı uygulatma ısrarını göstererek futbol dünyasında hiçbir emrivakiye artık sabrının kalmadığını göstermiştir... Bu ısrarı sergilerken de hakkı olan kupayı hem de ezeli rakibinin sahasında kaldırma onurunu tadarak, taraftarlarına yıllar boyu unutulmayacak bir keyif yaşatmıştır...
Gün; emrivaki kararlara boyun eğmeme günüdür... Ve gün; eğlence günüdür...