Herşeyden önce Galatasaray’ı kutluyorum. Oluşturdukları yepyeni takımlarıyla şampiyonluğu yarım puan farkla da olsa hak ettiler. Fenerbahçe sevdalılarının üzülmeleri hatta kahrolmaları doğaldır. Zira hâlâ anlamadıkları nedenlerle takımları yere düşürülmüş ve yerde bile her türlü manevi işkenceye maruz kalmışken, şampiyonluğu evlerindeki son maçta sadece tek bir gol atamayarak kaybetmiş olmaları bir trajedidir; üstelik korkunç bir deja vu’dür. Lâkin hayat devam edecektir. Yerden doğrulamamaları için gösterilen her türlü çabaya rağmen ayağa kalkacaklar ve Türkiye’nin en önde gelen takımlarından biri olarak yollarına eskisinden daha büyük bir heyecan ve motivasyon ile devam edeceklerdir. Zira Fenerbahçe, Türkiye’nin spor tarihidir; bizatihi onun başarı hikâyesidir. En zor döneminde bile mücadeleyi son ana kadar, 90+5’e kadar sürdürübilmiş olmalarının büyük gururunu taşımaktadırlar. Bu anlamda sarı – lacivert renklere gönül verenler, rakiplerinin sportif olsun, olmasın her türlü duvarlarını yıkacak güce sahip olduklarını unutmasınlar.
Yeter ki, sağduyu kaybolmasın.
Yeter ki, adaletin bir gün mutlaka ama mutlaka tecelli edeceğini unutmasınlar.