TARİHTE HAFTANIN OLAYI: İsrail-Ürdün barış görüşmeleri: 25 TEMMUZ 1994

İsrail Başbakanı Yitshak Rabin ve Ürdün Kralı Hüseyin arasında ABD Başkanı Clinton’ın ev sahipliğinde süren görüşmeler iki liderin el sıkışmasıyla mutlu sonla bitti. Bu anlaşmayla Ürdün, Mısır’dan sonra İsrail’in var olma hakkını tanıyan ikinci Arap ülkesi oldu.

- Kavram
25 Temmuz 2012 Çarşamba

         

İsrail ve Ürdün, İsrail’in kuruluşu olan 1948 yılından beri savaş halindeydi. Anlaşmanın yapıldığı tarihe kadar iki ülke savaş halinin yanı sıra birkaç büyük savaş geçirmiş olsa da, gerek Ürdün yönetiminin batı yanlısı politikaları, gerekse de iki ülkenin komşu olmalarından dolayı alınan kararlarda çoğunlukla aklıselim ve pragmatizm öne çıkmıştı.

1967 yılındaki Altı Gün Savaşı sonrasında Kudüs ve Ürdün Nehrinin batısında kalan topraklarını İsrail’e kaybetmesine rağmen Ürdün nüfusunun yaklaşık yüzde 30’unu Filistinli mülteciler oluşturuyor. Bu nüfus son yapılan 2008 sayımlarına göre iki milyon kişiye yakındır. Bu kadar büyük bir Filistinli mülteci nüfusa sahip olmasından dolayı FKÖ’nün her zaman Ürdün’de hatırı sayılır bir etkisi oldu.

KARA EYLÜL HAREKÂTI

1970 yılında FKÖ’nün, başında bulunduğu Haşemi yönetimine karşı da ayaklanacağını öğrenen Ürdün Kralı Hüseyin, FKÖ yönetimini ülkeden göndermek için eylül ayında büyük bir askeri operasyona girişti. Suriye operasyona tepki göstererek FKÖ’ye destek amacıyla birliklerini Ürdün topraklarına gönderdi. Bunun üzerine İsrail Hava Kuvvetleri, Ürdün’e giren Suriye birliklerine ateş açarak Suriye’ye geri dönmeleri sağladı. Kral Hüseyin’in FKÖ’ye karşı düzenlediği ‘Kara Eylül’ harekâtı sonrasında FKÖ yönetimi ve binlerce örgüt üyesi Filistinli mülteci ülkeden ayrılmak zorunda kaldı.

İsrail ve Ürdün yönetimlerinin ilk yakınlaşması, Ürdün Kralı Hüseyin’in ülkesindeki FKÖ yapılanmasına karşı giriştiği Kara Eylül operasyonundaki İsrail hava harekâtı sırasında oldu. Hatta bazı söylentilere göre bu yakınlaşma sonrası 1973 Yom Kipur Savaşı öncesindeki görüşmelerde Kral Abdullah’a karşı yapılacak bir suikast girişimini Mossad vasıtasıyla öğrenen Golda Meir, bunu Kral’a bildirerek ilişkilerin pekişmesini ve bu sayede Ürdün’ün 1973’teki savaş sırasında dahil olmak konusunda isteksiz davranmasını sağladı.

1987 senesine gelindiğinde, İsrail Dışişleri Bakanı Şimon Peres ile Kral Abdullah’ın danışmanları arasındaki gizli görüşmeler neticesinde, Batı Şeria’nın geri verilmesi karşılığında Ürdün ile İsrail arasında barış imzalanması kararlaştırıldı. Hatta Ortadoğu barışıyla ilgili bir de çerçeve anlaşması yapıldı. Ancak zamanın İsrail Başbakanı Yitshak Şamir’in karşı çıkması üzerine anlaşma imzalanamadı. Bir sonraki yıl ise Ürdün, Filistin-İsrail barışına katkı amacıyla Batı Şeria toprakları üzerindeki tüm haklarından vazgeçtiğini açıkladı.

OSLO SONRASI

1994’teki barış görüşmesi fikri, İsrail ile FKÖ arsında imzalanan Oslo Anlaşması sonrasında ortaya çıktı. Rabin ve Perez, Kral Hüseyin’e haber göndererek Oslo görüşmeleri sonrası, oyunun dışında kalmak istemiyor ise görüşmeleri gerektiği bildirdiler. Mısır Cumhurbaşkanı Mübarek ve Suriye Başkanı Esad ile görüşen Kral Hüseyin, Mübarek’in aynı yöndeki telkini, Esad’ın ise sadece görüşmesi ama anlaşma imzalamaması yönündeki telkini ile görüşmelere başladı. Washington’da yapılan görüşmeler ABD Başkanı Clinton’ın yoğun çabasıyla hatta anlaşma karşılığında Ürdün’ün bütün borçlarının silinmesi vaadiyle başarıyla sonuçlandı. 25 Temmuz 1994’te üç lider, Rabin, Hüseyin ve Clinton, İsrail ve Ürdün arasındaki düşmanlığın bittiğini ilan eden Washington Deklarasyonunu imzalayarak görüşmeleri bitirdi. Üç ay sonra Ekim 1994 ise İsrail-Ürdün sınırında barış anlaşması imzalandı. Mısır olayı sevinçle karşıladığını açıklarken, Suriye bu tarihi anlaşmayı görmezden geldi.

Hazırlayan: Metin Delevi Derleyen Sento Almaleh