Yahudi kanunu engelli kişileri Tanrı’nın emirlerini uygulama konusunda eşit derecede sorumlu ve yükümlü görür.
Engelli kişilerin evlilik, çocuk sahibi olma, dualar ve diğer yasal zorunluluklarıyla ilgili çok sayıdaki etik ve pratik konuyu ele almaya devam ediyoruz.
EVLENMEK VE ÇOCUK SAHİBİ OLMAK
Engelli bir kişi, aile saflığı uygulamaları, evlenmek ve çocuk sahibi olması açısından, tüm Yahudilerin sahip olduğu hak, ayrıcalık ve yükümlülüklere sahiptir. Ortopedik engeli bulunan bir kadının aile saflığı kurallarını yerine getirmesi, özel bir hassasiyet gerektirir. Ruhani arınma havuzuna (mikve)16 girer ve çıkarken özel önlemler alınmalıdır. Eşinin ona refakat edebileceği gibi, erişim kolaylığı için rampa veya bir indirme kaldırma ekipmanı sağlanmalıdır. Engelli kadın mikve’nin duşuna giremiyorsa, bu son duştan vazgeçebilir çünkü evinde zaten yıkanmıştır. Kadının engeli, kendi kendini muayene etmeye fiziksel olarak imkân vermiyorsa veya göremiyorsa, mikve öncesi bez muayenesi (bedika) başka bir kadın tarafından yapılabilir.17
Engelli kişiler –engelleri, bir çocuğa bakmalarını imkânsız hale getirmiyorsa- çocuk sahibi olma mecburiyeti dâhil, bütün Yahudilerin yerine getirmek zorunda olduğu emirlere uymalıdır.18 Zekâ geriliği ya da akıl hastalıkları olduğu halde cinsel açıdan aktif kişilere, rutin bir şekilde doğum kontrolü veya kısırlaştırma yapılmamalıdır.19 Her vakayı ayrı ayrı değerlendirmek üzere uzman bir hahama başvurmak gerekir.
Engelli bir kadının, çocuğuna bakamayacaksa bile kürtaj yaptırmasına izin verilmez.20 Çocuğun bakımını toplum üstlenmelidir. Çocuğun bir kurumda bakılmasındansa, Yahudi bir çift tarafından evlât edinilmesi tercih edilir.
Engelli bir çift çocuk sahibi olamıyorsa, evlât edinmeleri tavsiye edilir. Anne ve babada fiziksel, duygusal ya da psikolojik engeller varsa bile, araştırmalar evlât edinilmiş çocukların bunlardan kötü yönde etkilenmediğini göstermiştir. Evlilik ve çocuk sahibi olma konusunda daha ayrıntılı bilgi edinmek için uzman bir dini yetkiliye başvurmak gerekir.
DUALAR VE DİĞER YASAL ZORUNLULUKLAR
Engelli erkekler, engellerinin elverdiği ölçüde günde üç kez dua etmeli ve mümkünse on erkekten oluşan grupla (minyan) dua etmek üzere sinagoga gitmelidir. Engelli erkek, dua şalını (talit) giymek ve tefilin sarmak zorundadır.
Sol kolu bir nedenden dolayı tam gelişmemiş veya felçli olan erkek, yine de tefilin’ini sol koluna sarmalıdır. Ancak sol kolu hiç olmayan erkek, tefilin’ini sağ koluna sarmalıdır.21
On üç yaşını dolduran engelli erkek çocuğun Bar-Mitsva’sını yapmasına yardım edilmeli, elinden geliyorsa haftanın Tora bölümünü okumak üzere çağrılmalı ve ilgili duaları etmelidir. Gerekirse bir Tora rulosu evine götürülmeli ve evinde Tora okunabilmesi için, bir minyan toplanmalıdır. On iki yaşını doldurmuş olan kız çocuğu için evde kutlama yapılmalıdır.
ÇEŞİTLİ YAHUDİ KANUNU HÜKÜMLERİ
Engeli, zihinsel olmayan erkek, minyan’ın üyesi sayılır.
Engelli bir kişi, mahkemede tanıklık yapabilir.
Engelli bir kişi, Kipur günü oruç tutmalı, Pesah’ta matsa yemeli, Roş Aşana’da şofar dinlemeli ve engelinin izin verdiği ölçüde, yetişkin bir Yahudi’nin yerine getirmek zorunda olduğu bütün emirlere uymalıdır.
Tekerlekli sandalyeye mahkûm olan engelli bir kişi, şiva haftası boyunca yas tutma kurallarına uymalıdır.
Tekerlekli sandalyeye mahkûm olan engelli bir kişi, talit giyip tefilin sararak, sandalyesinde (ayakta okunması gereken) Amida duasını dahi okuyabilir.22
Görme engelli bir kişi, duayı ezbere okuyabilir.
Kısmen gören ya da hiç görmeyen bir erkek, karşıdan karşıya geçmek için, daha mikve’ye dalmayan eşinin koluna girebilir.23
Kısmen gören (tam manasıyla âmâ olmayan) bir kişi, evlilik ya da boşanma sözleşmesi imzalamada veya başka yasal işlemlerde, tanıklık yapabilir.
Kısmen gören kişi, başkaları için Tora okuyabilir, duaları yönetebilir, hazanlık yapabilir.
Evlenmek üzere olan işitme engelli bir kişiye, evlilik sözleşmesi (ketuba) yüksek sesle okunmayabileceği gibi, işaret dili ile de okunabilir.24
Sağır ve dilsiz kişiler, Yahudi bir yetişkinin uymak zorunda olduğu emirlerden muaf tutulur.
Engelli kişilerin tümü, hastanede yatıyorlarsa bile, yiyeceklerle ilgili bütün kurallara uymak zorundadır. Bu kural, sadece ağızdan beslenebilenler için geçerli olup, dışarıdan müdahale ile beslenmek zorunda olan, yani damardan, burundan veya doğrudan mideden beslenen kişiler için geçerli değildir.25
ENGELLİ KİŞİLERİN BİREYSEL, AİLEVİ VE TOPLUMSAL YÜKÜMLÜLÜKLERİ
Aile ve toplum bireyleri, mümkün olan her durumda engelli kişinin hayatını olabildiğince eksiksiz ve üretken bir şekilde geçirebilmesi için, destek vermek zorundadır.
Aile üzerindeki parasal ve psikolojik yükü arttırsa bile, engelli kişinin dışarıda bir kuruma gönderilmesi yerine evde bakılması tercih edilmelidir. Ancak evde bakımı mümkün kılabilmek için cemaat liderlerinin aileye yardım etmesi şarttır. Aile fertleri üzerindeki baskı o kadar yoğun olabilir ki, yardım görmedikleri takdirde, bir kuruma başvurmaktan başka çareleri kalmaz.
Engelli kişilerin sinagoga gitmesine, talit giymesine ve tefilin sarmasına yardım edilmelidir. Engelli kişilerin, engellerinin izin verdiği oranda dua etmelerine ve emirleri yerine getirmelerine yardımcı olunmalıdır.
Engelli kişiler, hiçbir ayrım yapılmadan, toplumun tam bir ferdi olarak kabul edilip, öyle muamele görmelidir. Toplum, varolan finansal kaynaklarına göre onlara uygun tesis ve hizmetleri sunmalıdır. Engelli kişilerin sinagogdaki dualara katılması ve diğer dini vecibelerini yerine getirebilmesi için, cemaatin parasal durumuna göre sinagogda rampa, hatta Şabat asansörü inşa edilmelidir. Engelli kadınların, normal evlilik ilişkilerinde bulunabilmesi için mikve’ye erişimleri sağlanmalıdır.
Sinagog, okul ve kütüphanelerde hiç görmeyen ya da kısmen gören kişiler için büyük punto veya braille alfabesi ile basılmış kitaplar; işitme engelliler içinse, işaret dili bilen kişiler bulunmalıdır. Okula gidemeyen fiziksel engelli çocuklara özel ders olanakları sağlanmalıdır. Özel ihtiyaçları olan engelli çocuklar için özel okullar açılmalıdır.
Bütün insanlar eşittir ve Tanrı’nın ‘görüntüsünde’ yaratılmıştır. Tora, engelli kişileri onurlandırmamız ve onlara saygı göstermemizi özellikle emreder (Levililer 19:14): “Duymayan birine lanet etme. Görmeyen birinin önüne engel koyma. Tanrından çekin. Ben Aşem’im.”
Yahudi kanunu engelli kişileri Tanrı’nın emirlerini uygulama konusunda eşit derecede sorumlu ve yükümlü görür. Ayrıca genel anlamda din hukuku, özel anlamda ise Yahudi kanununun nüanslarına aşina olmayanlara pek ‘merhametli’ değilmiş gibi görünebilirler. Oysa işaret ettikleri, engelli kişilerin Tanrı katında diğer herkesle eşit oldukları, Yahudi toplumunun ve genel toplumun üyeleri olarak katılımlarının tam olması gerektiğidir.
Yahudiliğin gereklerine tam manasıyla uymak demek, engellilere karşı sadece acıma duymak ve onlarla empati kurmak değildir. Bu duygular çok içten ve gerçek olabilir; önemlidirler de. Ancak eşitlik ilkesi gözardı edildiği takdirde, inancın getirdiği sorumluluklardan muaf tutulmaya yol açarlar.
Yahudi kanununun vurgulamaya çalıştığı, toplumun bir ferdi olmanın aynı zamanda toplumun -tartıştığımız durumda Yahudi kanununun- yasa ve kurallarının getirdiği bütün zorunluluklarda aktif bir rol oynamak anlamına da gelebileceğidir. Engelli kişiler, toplumun ‘eksik’ üyeleri değildir. Dolayısıyla toplumun diğer üyeleri gibi kanuna tam manasıyla uymak zorundadırlar.
Kanun, engelli kişilerin bazı şartları yerine getirmede zorlanabileceğini dikkate alır. Bu yüzden Yahudi kanunu alanında hüküm verme yetkisi olan kişiler, engelli kişilerin Yahudi toplum yapısına katılımını sağlarken, bir yandan da kanunlara uymada karşılaşabilecekleri zorlukları hesaplar ve dengeyi sağlamak için mücadele eder. Gerekli ‘uyarlamalar’ kanun kapsamı içinde yapılmalıdır ki, dini vecibeler tam anlamıyla yerine gelebilsin.
Dini konularda karar verme alanında, bir önceki neslin önde gelen otoritelerinden Rabi Moses Feinstein’in çok ilginç bir responsa’sını (Igrot Moshe, Orah Hayim 1:15) örnek olarak vermek isterim. Rabi Feinstein’a sorulan soru şuydu: Âmâ bir adam, sinagoga rehber köpeği ile birlikte gelebilir mi? Rabi Feinstein cevabında şöyle der:
A. Âmâ bir kişi de herkes gibi dua etmeye mecburdur.
B. Evinde dua edebilir ama herkes sinagogda dua ederken, engeli yüzünden kendini evde dua etmeye zorlanmış hissederse, üzülüp dışlandığını düşünebilir.
C. Toplu halde Tora okumak gibi bazı dini vecibeler ancak sinagogda yerine getirilebilir.
D. Görme engelli pek çok kişi, rehber köpeklerine muhtaçtır.
Rabi Feinstein araştırmaya devam eder ve Talmud’da yer alan bir tartışmanın, âmâ bir kişinin sinagoga rehber köpeği ile girebileceği kararı ile sonuçlandığını keşfeder! Böylece kararını dayandıracağı temeli bulmuştur. Ancak Rabi Feinstein, köpek cemaati ürkütmesin ve rahatsız etmesin diye âmâ kişinin girişe yakın bir yerde ve sıra başında oturmaya çalışmasını önerir. Bu artık hemen bütün sinagoglarda genel bir uygulama haline gelmiştir.
Denge kurmak derken kastettiğim işte budur: Engelli kişinin katılımını kolaylaştırmanın yolunu aramak ve onu, cemaatin bütün üyeleri gibi, topluma dâhil etmek.
yazının 1. bölümü
Son
Rav Mendy CHİTRİK
Tercüme: Estreya Seval VALİ