Sünnet prostat kanseri riskini azaltıyor mu?

Araştırmadan elde edilen sonuçlar, sünnetli erkeklerin kadın partnerlerinde rahim ağzı kanserine neden olan virüs ve enfeksiyonların görülme sıklığının daha düşük olduğunu ortaya koyan bilimsel araştırmanın sonuçlarıyla da örtüşüyor.

- Şalom
11 Nisan 2012 Çarşamba

ABD’nin Seattle şehrinde, bir kanser araştırmaları merkezinde gerçekleştirilen araştırma, sünnetli erkeklerin sünnetsiz erkeklere oranla prostat kanserine yakalanma riskinin daha az olabileceğini ortaya koydu. 

Geçtiğimiz sene gerçekleştirilen bir diğer araştırma, sünnetli erkeklerin kadın partnerlerinde rahim ağzı ve diğer kanser türlerine neden olabilen human papilloma virüsü (HPV) enfeksiyonu görülme sıklığının daha düşük olduğunu göstermişti.  Araştırmayı yürüten Jonathan Wright,  sünnetli erkeklerde kanser görülme riskinin daha az olabileceğine yönelik bulgular elde edildiğini, ancak bu bulguların sünnetli erkeklerin hiçbir zaman kansere yakalanmayacağı anlamına gelmediğini belirtti.

Wright, “Prostat kanserinin önlenmesine yönelik olarak daha geniş kitlelerin sünnet olmasını teşvik etmek amacıyla herhangi bir girişimde bulunmayı düşünmem; zira araştırma prostat kanseri ile sünnet arasında bir bağ olduğunu ortaya koysa da, nedenleri konusunda henüz tam bir netlik söz konusu değil.”  dedi.

Wright ve araştırmada görev alan diğer uzmanlar, araştırmaya katılan 1.600’den fazla erkeğe sağlık geçmişleri, seks yaşamları ve sünnet olup olmadıkları hakkında çeşitli sorular sordu. Katılımcılar prostat kanseri olanlar ve olmayanlar olarak iki gruba ayrıldı. Araştırmaya katılan erkeklerin yarısı prostat kanserliydi. Yaş, ırk ve daha önce prostat kanseri taramasından geçip geçmediği gibi diğer faktörler de göz önüne alındığında, sünnetli olan erkeklerin yüzde 15’inde prostat kanseri görülme riskinin daha az olduğu belirlendi.

ABD’de erkeklerin çoğunluğu sünnetli olsa da, dünyada son on yıl içinde sünnetin popülerliği gittikçe azaldı. 2011’in Eylül ayında Hollanda Kraliyet Tabipleri Birliği bir bildiri yayınladı ve sünneti “ağrılı ve zarar veren bir ritüel” olarak gördüklerini açıklayarak, Hollanda’da sünnete olan talebin düşmesinde rol oynadı.