1986 Neve Şalom kurbanlarını andık… 1986 yılında gerçekleştirilen sinagog saldırısında yaşamını kaybeden yirmi iki dindaşımız bu yıl da Anıt Mezar´da anıldı
1986 yılının 6 Eylül günü Neve Şalom Sinagogunda her zamanki gibi Şabat ibadetlerini yerine getirmek üzere mekana giden 21 dindaşımız önce kapıda duran görevlileri öldürdükten sonra içeri giren teröristlerin kurşunlarına hedef olarak olay yerinde yaşamlarını kaybetmişlerdi. Hastaneye yaralı olarak kaldırılanlar arasından bir kişinin daha vefat etmesiyle Türk Musevi Cemaatinin kaybı 22 kişiye yükselmişti. Saldırganlar ise bombanın patlamasıyla sinagogun içinde ölmüşlerdi.
Terörle ilk kez karşılaştığı bu olay sonrası Türk Musevi Cemaati idaresi, 1999 yılında Ulus Aşkenaz Mezarlığında bir anıt mezar oluşturarak bireylerine sahip çıktığını göstermişti. Bu duyarlılık, yaşamlarını kaybeden Yuda Levi Atalay, Aşer Ergün (Hazan), İbrahim Ergün, Robert İsrael Özfins, Salamon Ancel, Sefanya Şenkal, İsak Gerşon, Leon Levi Musaoğlu, Davit Behar (Hazan), Moiz Levi, Mirza Babazadeh, Jozef Alhalel, Bensiyon Levi, Binyamin Ereskenazi, Daniel Daryo Baruh, Dr. Moiz Şaul, Eliyezer Hara, İsak Barokas, Rafael Nesimi, Selim Şalom Çitone, Yako Matalon ve Avram Eskenazi’nin ebedi istirahatgâhları olan anıt mezarda her yıl düzenlenen anma ve dua törenleriyle sürdürülüyor.
Bu yıl 21 Ağustos günü yapılan anma dini törenine terör kurbanlarının aileleri başta olmak üzere Hahambaşı Rav İsak Haleva ve Bet-Din üyeleri, Cemaat Onursal Başkanı Bensiyon Pinto, Cemaat Başkan Vekili Moris Levi, Aşkenaz Cemaati Onursal Başkanı Maryo Frayman, Neve Şalom Vakfı Başkanı Daryo Katalan, FKD Başkanı Elyo Medina, İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Moşe Kamhi’nin yanı sıra dindaşlar katıldı.
Hahambaşı’nın okuduğu duanın ardından limmud mumları cemaat ileri gelenleri ve kurbanların yakınları tarafından yakılma törenine geçildi.
Türk Musevi Cemaati idaresi adına söz alan David Elhadef, saldırının üzerinden 26 yıl geçmesine rağmen ne saldırının unutulduğunu ne de kayıpların acısının dindiğini söyledi ve “Bu dindaşlarımızın, bu kardeşlerimizin anısı unutulmamalı; hatıraları gönüllerimizde, zihinlerimizde de hep canlı tutulmalı. Hiçbir şekilde ilgileri ve alakalarının olmadığı kimi siyasi olgulardan hareket ettikleri iddiasındaki terör gruplarının acımasız mermilerine hedef edilen bu kardeşlerimiz inanıyorum ki tam anlamıyla birer din ve inanç kurbanı olarak ebedi sükûn ve sadet içinde şimdi bizleri izliyorlardır. 1986 Eylülünde Neve Şalom Sinagoguna yapılan saldırı son yarım asırda Türk Musevi Cemaatinin yaşadığı en büyük travmalardan biri olarak toplumsal tarihimizde de, insanlık tarihinde de yerini almış bulunmaktadır. Bu olay unutulmayacak ve unutturulmayacaktır,” şeklinde konuştu. Elhadef, unutulmayacak ifadesini bir öç almak amacıyla değil, saldırıyı gerçekleştirenlerin insanlık adına bir hata yaptıklarını, göstermek amacıyla vurguladığını belirtti.
Törende yurtdışından gelen Rav Yako Kohen de bir konuşma yaptı.
Tören anıt mezar ziyareti ile sonlandı.
RAV KOHEN'İN TÖREN SIRASINDA GERÇEKLEŞTİRDİĞİ KONUŞMA
6 Eylül 1986 Cumartesi günü İstanbul Neve Şalom Sinagogunda sabah dualarını yaparken menfur teröristler tarafından şehit edilen 22 Türk vatandaşı Yahudilerin hatırasına...
Menfur teröristlerin alçakça saldırılarında, şehit edilen 22 kardeşimizin hayatlarını yitirdikleri o mukaddes Şabat günü Çocuk Doktoru Dr. Moiz Şaul’un yanında sevgili oğlu gencecik yaşında Gabi Şaul da vardı... Yeğenim olan Gabi Şaul, Tanrı’nın bir lütfü olarak bugün aramızdadır. Ona ve bu olayda yaşamlarını kaybedenlerin aile ve yakınlarına uzun ve mutlu bir yaşam diliyoruz.
Talih böyle istedi... Dün, Gabi Şaul’un annesini, kız kardeşim Violet Şaul’u toprağa verdik... Sevgili şehit eşinin, unutulmaz Çocuk Doktoru Dr.Moiz Şaul’un, 22 şehitimizle beraber anıldığı günden bir gün önce hayata veda etmesi, ilginç bir tesadüf. Sevgili kız kardeşim Violet Şaul’un, yaşamını menfur bir terör olayında yitiren sevgili şehit eşine kavuşmak için böyle bir günde temiz ruhunu Tanrıya teslim etmesi karşısında hayretimizi gizlemek zordur. Toprağı bol olsun diyor, değerli yeğenimiz Gabi Şaul ve ailesine başsağlığı diliyoruz.
Değerli kardeşlerimiz,
Dünyanın neresinde olursak olalım 22 terör kurbanı kardeşlerimizi daima anacağız. Ve insanlığın mutlu yaşamına düşman olan insanlık dışı menfur teröristleri kınayıp hiçbir zaman gayelerine ulaşamayacaklarını ilan edeceğiz.
İsrail’de, Türkiyeliler Birliği forumunda, sinagoglarımızda, 6 Eylül 1986 menfur terör olayını her sene derin bir üzüntü ve huşu içinde yad ediyoruz. Biz, İsrail’de yaşayan Türk Yahudileri, kendimizi daima sizinle beraber hissediyor, sanki sizinle beraber nefes alıyoruz. Her hafta takip ettiğimiz değerli ŞALOM Gazetesinde okuduğumuz gibi siz Türk Yahudilerinin, Türk Müslüman kardeşlerimizle yapmakta olduğunuz mübarek Ramazan iftar sofralarınıza, biz de uzaktan sevgi duygularımızla katılıyoruz.
90’lı yılların Türkiye Başbakanı Sayın Tansu Çiller’in İsrail’i ziyaret ettiği günlerde dediği gibi, İsrail’de yaşayan biz Türk Yahudileri, Türkiye’nin İsrail’deki elçileri görevini üstleniyoruz. Bu görevimize, Türklüğün verdiği vakur, dürüst, çalışkan terbiyemizle örnek olmaya çalışıyor, çevremize “Ne mutlu Türküm diyene” dedirtiyoruz.
Sizler, değerli Türk Yahudi kardeşlerim, sevgili Türk çocuklarımıza yurdun muhtelif yerlerinde okullar inşa ediyor, Van şehrinde depremde acı görenlerin acılarını paylaşıyor, sevgili Türkiye’mizin mutluluğunda verilmesi gereken çalışma ve katkılarda bulunmaktan geri kalmıyorsunuz. Sizleri kutlarız.
Sizin, Türk Cemaati Musevileri olarak Türkiye’nin mutluluğunda verdiğiniz katkı ve özverilerinizi, bugün kınadığımız menfur teröristlere verilen en güzel tepki olarak algılıyoruz. İnsanların mutlu yaşamının, hayatın asıl gayesi olduğunu göstermenin ve bizzat tatbik etmenin dünyanın bugünkü durumunda takip edilmesi gereken en terbiyevi ve olumlu yol olduğuna inanıyoruz.
O günlerde terör kurbanlarının ailelerine, toplum olarak vermiş olduğunuz sevgi ve destek, insanlık için bir örnek oluşturmuştur. Bu bağlamda, o günlerin Türk Musevileri Cemaati İdarecilerinden bugünkü Onursal Başkanımız Bensiyon Pinto’yu ve değerli eşi Eti Pinto’yu ve tüm çalışma arkadaşlarınızı sevgi ve vefa ile selamlıyorum.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji kürsülerinde feyz aldığımız muhterem profesör ve hocalarımızı burada sevgi ve saygı ile anıyorum. Terör öğretmek yerine, insanlığa mutluluğu öğretecek böylesi bir eğitimin, insanlığı aydınlığa kavuşturacağına inanıyorum.
Sayın Hahambaşımıza, Türk Musevi Cemaati idarecilerine, siz sevgili kardeşlerimize, eşim Tuna Kohen ve benim adıma sevgi ve saygılarımızı sunuyor, 22 şehit kardeşlerimizi anacağımız ileriki senelerde başarı ve sevinçlerimizi paylaşmak üzere sizleri ziyarete gelmeyi temenni ediyorum.