Dünyadaki her 514 kişiden biri Yahudi. O bir kişinin nerede karşımıza çıkacağını kim bilir?
Kudüs İbrani Üniversitesinde görevli Prof. Sergio Della Pergola’nın yaptığı araştırmaya göre, dünyadaki Yahudi nüfusu geçen yıldan bu yana 88.000 kişi artarak 13.75 milyon kişiye ulaştı.
The Times of Israel adlı popüler internet sitesinin Roş Aşana’da yaptığı haberde Della Pergola’nın araştırması, İsrail İstatistik Kurumunun verileriyle birleştirilerek, yeni yılda Yahudilerin nerelerde olduklarının portresi çizildi.
Dünyadaki Yahudi nüfusu geçen seneye göre 88 bin kişi arttı
Her ne kadar dünyadaki her 514 kişiden biri Yahudi olsa da, yüzde 0,65 çoğalma oranı, dünya nüfusu ile karşılaştırıldığında ortalamanın oldukça altında kalıyor.
Rapora göre dünyamızın nüfusu geçen sene yüzde 1.26 oranında artış göstererek yedi milyarı geçti. Maariv Sunday’de yayınlanan makaleye göre de bu rakamlarla, dünya nüfusunun sadece yüzde 0,2’sinden azı Yahudilerden oluşuyor. Yakın zamanda ‘Amerikan Yahudi Yıllığı’nda tamamı basılacak araştırmanın belirttiği rakamlar 5,97 milyon Yahudi (toplamın yüzde 43’ü) ile İsrail’in şu an dünyada en çok Yahudi’nin yaşadığı ülke olduğunu belirtiyor. İkinci sırada, İsrail’i, 5,46 milyon Yahudi (toplamın yüzde 39’u) ile ABD takip ediyor. Rusya’nın Asya’da kalan bölgeleri ve Türkiye’yi de katarak, Avrupa Yahudileri, dünya Yahudi nüfusunun yüzde 12’sini oluştururken, yüzde 2’den az bir kısım ise Afrika ve çevresindeki adalarda yaşıyor.
İki buçuk milyonluk Yahudi nüfusuyla Tel Aviv, dünyanın en yüksek Yahudi oranına sahip şehri olurken; onu ikinci sırada 1,9 milyon kişiyle New York, ardından da 655 bin kişi ile Hayfa, 621 bin kişi ile Los Angeles, 570 bin kişi ile Kudüs ve 514 bin kişi ile Florida’nın güneydoğusu takip ediyor.
İsrail dışında yaşayan Yahudilerin sayısında geçtiğimiz sene 10 bin kişilik bir düşüş yaşanmış. Raporda bu rakamın çokluğuna sebep olarak, İsrail’e göç ve karışık evlilikler gösterilmiş. Geçen sene ABD’de evlenen Yahudilerin yüzde 50’si Yahudi olmayan hayat arkadaşları seçerken, Rusya’da erkeklerin yüzde 80’i ve kadınların da yüzde 70’i farklı dinlerden insanlarla evlenmiş.
Araştırmaların sonucuna baktığımızda dünyadaki Yahudilerin yüzde 90’ının sadece altı ülkede yaşadığını görüyoruz. Dünyada en çok Yahudi’nin yaşadığı ülkeler sırasıyla İsrail, ABD, Fransa, Kanada, İngiltere, Rusya, Arjantin, Ukrayna, Almanya, Brezilya, Güney Afrika ve Macaristan olarak belirtiliyor. Buna göre dünyadaki Yahudilerin çoğunluğunun konuştuğu başlıca diller yine sırasıyla İngilizce, İbranice, İspanyolca, Rusça, Fransızca, Almanca ve Macarca. Yaşadığı ülkenin nüfusuna oranla, ABD ve İsrail dışında en çok Yahudi’nin yaşadığı ülkenin Kanada olduğu belirtilirken, yüzde 90’lık bir oranla çocuklarını Yahudi okuluna en çok gönderen ülkenin Meksika olduğu söylenmiş.
TARİHE BAKIŞ
1939 yılında dünyada 17 milyon Yahudi yaşarken, 1945’te 11 milyon kalmıştı. Holokost’u takip eden 13 yılda nüfus bir milyon kişi artmış olsa da, ikinci bir milyon kişilik artış için tam 38 yıl geçmesi gerekti. Bu çarpıcı rakamlar son 40 yılda Yahudi nüfusu artışındaki azalmayı net bir şekilde gösteriyor. Fazladan sadece yüzde 0,4’lük doğurma oranı artışı bile önümüzdeki 50 yıl içinde Yahudi nüfusuna milyonlar ekleyebilir, fakat artık çoğalma oranları bu yönde gitmiyor.
GÜNÜMÜZDEKİ NÜFUS KAYMALARI
Çoğunlukla göç sebebiyle Yahudi nüfusunda artış görünen ülkeler arasında Almanya, Kanada, Avustralya, Hong Kong ve Panama bulunuyor. Rusya’dan gelen göç sebebiyle en göze çarpıcı nüfus artışını yaşayan ülke Almanya. Rusya’dan gelenlerden önce Yahudi sayısı 15 binken, gelen göçle Almanya’da Yahudi sayısı bugün 115 bini geçiyor.
Diğer yandan Yahudi nüfusunda dikkat çekici azalma yaşanan ülkeler ise Güney Afrika, Arjantin, Rusya, Ukrayna ve Meksika. Güney Afrika’da 120 bin kişilik topluluktan, 70 bin kişiye düşüşün ana sebebi olarak başta Sidney olmak üzere Melbourn, Atlanta, Toronto, San Diego ve Los Angeles’a göç gösteriliyor. Arjantin’de çoğunluk yerinde kalsa da; Meksika, Miami, İspanya ve İsrail’e göçle nüfusunda az da olsa kayıplar yaşıyor.
Rusya’dan ayrılanların büyük kısmı son zamanlarda Almanya başta olmak üzere İsrail ve ABD’ye yerleşiyorlar. Ukrayna Yahudileri ise son on senede ABD’ye göç eden en büyük grubu oluşturuyorlar. Sürekli ABD’ye göç edenlerin olduğu Meksika’da rakamlar diğer Latin ülkelerinden Meksika’ya gelen göçle dengeleniyor. Göçünün büyük kısmını Arjantin’den alan Meksika’ya göç edenlerin büyük çoğunluğunun ekonomik durumu gidenlere göre çok daha düşük olmasının dindarlığı olumlu yönde etkilediği düşünülüyor.
PEKİ, GELECEKTE NELER OLACAK?
Yapılan bir araştırma, mevcut çoğalma ve göç oranları göz önüne alındığında önümüzdeki 70 yıl içinde en büyük diaspora topluluğunun yaşadığı ABD’de Yahudi nüfusun üçte biri kadar azalarak 3,8 milyon kişiye düşeceğini gösteriyor. Yine bu araştırmaya göre, aynı süre içerisinde İsrail’de Yahudi sayısının 10 milyona ulaşarak ikiye katlanması beklenirken, eski Sovyet ülkelerinin toplamında neredeyse hiç Yahudi kalmamış olacağı öngörülüyor.
Araştırmanın sonuçları 2050 yılında dünyadaki tüm Yahudi nüfusunun yarısından fazlasının İsrail’de yaşıyor olacağını söylüyor. Sonuçlara göre, yaş ortalaması gittikçe artan diasporadaki Yahudilerin büyük kısmı 2030-2040 yılları arasında İsrail’e göç edecek. Toplanan bilgilere göre, 2000 yılında tüm dünyadaki 14 yaş altı Yahudi çocuklarının yüzde 48,35’i İsrail’de yaşarken, 2020 yılında bu rakamın yüzde 59,2’ye ulaşması bekleniyor. Hızla yaş ortalaması yükselen diaspora Yahudilerinin yüzde 40’ının 2080 yılında 65 yaş ve üzerinde olacağı da eklenmiş. Örneğin, günümüzde ABD’de yaşayan Yahudilerin yaş ortalaması, ABD halkının genel yaş ortalamasının yedi yaş üzerinde. Bununla ilgili olarak, ayrıca, ABD Yahudileri ortalama olarak hane başına en az çocuğa sahip etnik grup olarak tanımlanıyor. Bu araştırmanın baş mimarlarından Miami Üniversitesinde görevli Ira Sheskin, elde edilen bilgilerin ‘tartışmaya başlamak için iyi bir başlangıç noktası’ olduğunu belirtiyor. “1900 yılında yaşıyor olsaydık, neyi öngörebilirdik? Holokost’u tahmin edebilir miydik? İsrail Devletinin kuruluşunu? Tahminde bulunmak her zaman zordur ama en azından bugün, tartışabileceğimiz verilere sahibiz,” diye sözlerine devam ediyor.
Bu bilgilerin ışığında, geçmiştekine göre daha az çocuk sahibi olan, yüksek oranda dinler arası evlilikler yapan bir toplumun uzun vadede yok olması nasıl engellenebilir?
Kısa bir süre önce, Manhattan’da bir haham, dinleyenlerine Yahudiliğin geleceğini sinagoga giderek, İsrail’i sık ziyaret ederek, antisemitizme karşı savaş vererek veya başka şeyler yaparak değil, sadece çoğalarak kurtarabileceklerini söyledi. Her ne kadar günümüzde bu tip konulardan bahsetmek eskisi kadar ‘ayıplanmasa’ da, sinagogdakileri asıl şaşırtan hahamın özel hayatlarına karışması ve Yahudiliğin devamı konusunda kendisinde onların bireysel kararlarına müdahale etme hakkı görmesiydi.
Bir Çin atasözü “Yönümüzü değiştirmezsek, gittiğimiz yere varırız,” diyor. Harvard Üniversitesinde Nüfus Çalışmalarında müdür yardımcılığı görevinde bulunan Elihu Bergman, 1975 yılında açıkladığı rahatsız edici raporunda günümüzdeki trendler geri çevrilmezse 2076 yılında ABD’deki Yahudilerin yüzde 85 ile yüzde 98 arasında azalmış olacağını söylemişti. Bu tespit, günümüzün reformist veya tutucu Yahudileri için gerçekçi gibi görünse de, radikal dinci Yahudiler için bu durumun tersine işlediğini görüyoruz. Pek çok araştırmanın sonucunda ortaya çıkan nokta çarpıcı: Üç nesil içinde ABD’de Yahudi okuluna gitmeyen ve radikal dinci bir ailenin çocuğu olmayan genç Yahudiler kaybolmuş olacak. Elbette bu günümüzde diasporada yaşayan Yahudiler için oldukça endişe verici. Araştırmacıların vardıkları sonuçlarda hatırlattıkları nokta, bugün okul çağındaki evlatlarımızın, önümüzdeki neslin ebeveynleri olduğu ve devamlılığın onlara verdiğimiz eğitime bağlı olduğu.
Uzun vadede Yahudi varlığı, çocuklarımız ve onların çocuklarının yapacakları bireysel seçimlere bağlı: dine bağlılık derecesi, Yahudi bir eş seçme, eğer mümkünse en az iki çocuk sahibi olma isteği, kendini ve çocuklarını Yahudilik üzerine eğitme gibi… Günümüzde, açık fikirli ve özgür düşünen insanlar olmalarına en yüksek önceliği verdiğimiz çocuklarımız, geniş topluma daha rahat ve fazla entegre olmakta, anne-babalarının önceliklerinin farkında olarak büyümekteler. Araştırmacı Anthony Gordon’un dediğine göre, 1950-1960’larda minimum eğitim ve bilgi verme, bir derneğe yollama, bayramlarda sinagoga gitmek yeterli olabilirken, bugün artık daha fazla çaba göstermek gerekiyor. Zira elimizdeki istatistikî bilgiler ışığında, bu eğitimden uzak çocukların gelecekte kendi çocuklarına bu bilgileri vermekten yoksun oldukları görülebiliyor. Gordon, tüm dünyada radikal dinin yükselişe geçmiş olmasını buna bağlıyor. Örneğin, 1975 yılında dünyada sadece 480 Habad kurumu varken, bu rakam 2000 yılına gelindiğinde, çoğu Güney Amerika ülkelerinde olmak üzere 2.600’a ulaştı.
2000 yılında dünyada yaklaşık asimilasyon yüzdeleri
- Rusya, Ukrayna ve civarında %70 (Moskova’da yüzde 90)
- Avrupa’nın genelinde %55
- Güney Amerika ülkelerinde %54
- Amerika’da %50
- Fransa’da %52
- İngiltere’de %40
- Avustralya’da %30
- Kanada’da %30
RAKELA PALAMBO