En çok kullandığımız, en gizemli kelimelerden biridir sevgi! Hakkında diğer konulara oranla çok daha fazla şey yazılmış olsa da anlaşılması en zor duygulardan biridir. Mutlu olmamız için hayatımızın mutlak gerekli bir parçası olmasına rağmen sevgiyi bulabilmenin kesin bir yolu bulunmamaktadır
Sevgi hayatımızın tek en gerekli tamamlayıcı parçasıdır. Aynı zamanda hem alan hem verendir; karşılıklı olarak birbirimizi deneyimlememizi sağlar. Sevgi insan ilişkilerinin kaynağı ve alt yapısıdır. Anlamlı ve derin bir hayat için sevginin manasını çok iyi kavrayarak hayatımıza geçirmemiz şarttır. Yeme-içme, nefes alma ve uykuya duyduğumuz ihtiyaç kadar sevgiye de ihtiyacımız olduğunu düşünebiliriz. Biliyoruz ki, sevgi hepimizin diğerleri tarafından önemsenme, ilgilenilme ve özel hissetmeye olan ihtiyacımızı karşılar. Bundan dolayı hep bizi sevecek birilerinin arayışındayızdır. Birini sevdiğimizde iyi hissederiz.
Sevgi yemek ve su gibi bir ihtiyaçsa eğer, neden bu kadar anlaşılması zor? Birçok insan için elde edilmesi neden bu kadar zor? Ve bulduğumuzda bile hiç kolay elde etmemiş, hatta acı ve hayal kırıklıklarıyla beraber gelmiş oluyor! Yemek ve su fiziksel olarak bedenimizi yaşatabilmemiz için var olan elementlerdir, buna karşılık sevgi ruhumuzu yaşatabilmemizi sağlayan Tanrısal bir dildir.
Gerçek sevgi filmlerde veya şarkılardakine pek benzemez, fiziksel benliğimizin Tanrı’yla dolayısıyla da etrafımızdaki herkesle bağlantı kurmamızı sağlayan bir güçtür. Genellikle istediğimiz ve ihtiyacımız olduğu için sevgiye bencilce yaklaşırız. Fakat gerçek sevgi Tanrı ile ilişkimizin ayrılmaz bir parçası olmasından dolayı özveri ister.”Komşunu da kendin gibi sev” sözü bunu çok iyi açıklar. Böyle bir şey nasıl mümkün olabilir? Kendimizi dünyadaki her şeyden çok sevmiyor muyuz? Bu soruya cevap olarak gerçek ve özverili sevginin kaynağının bedenden değil de ruhtan çıktığını söyleyebiliriz. Gerçek sevgi ruhun maddiyata olan üstünlüğüdür. Maddeselciliğin tanımına göre iki nesne aynı anda aynı yerde olamaz, ancak ruh zamana, mesafeye ve hatta kişinin kendisinin ötesine geçerek kendini başka biriyle paylaşmayı mümkün kılar.
Büyük Yahudi bilgesi Hillel derki; “Kendine yapılmasını istemediğin hiçbir şeyi başkalarına yapma. İşte Tora’nın bütünü budur gerisi de yorumdur.” Tanrı’nın amacı bize sevmeyi öğretmek, bizi maddesel bağımlılıklarımızdan kurtararak daha manevi bir dünyaya taşımaktır. Böyle bir yolculuk ancak ruhla gerçekleşir ve sevgi de bu yol boyunca konuşabilmemiz için öğrenmemiz gereken lisandır.
Sevgi merhamet göstermekten, kendine yapılmasını istediğini başkalarına yapmaktan daha fazlasıdır. Sevgi kendinin olduğu kadar başkasının da ruhunu besleyen Tanrısal bir yoldur.
NEDEN SEVGİYE
İHTİYACIMIZ VAR?
Doğum ruhumuzun kutsal kaynağından maddesel ve suni bir dünyaya geçtiği yolculuğun başlangıcıdır. Bu sebeple hayatımız boyunca ruhumuzun ve içimizdeki Tanrısal kıvılcımın arayışı içindeyiz.
Sevginin iki şekli olan bencil sevgi ve özverili sevgi tamamen birbirine zıt iki kavram. Bencil sevgi koşul güder; ihtiyacınız karşılandığı sürece seversiniz. Karşılanmadığında ise başkalarına yönelirsiniz. Sevdiğiniz kişi yardım istediğinde yardım edebilirsiniz. Fakat ne zaman ki bedeli ağır olmaya başlar, almaktan çok verdiğinizi hissedersiniz işte o zaman artık sevmezsiniz. Özverili sevgi ise kendi ihtiyaçlarının ötesine geçebilmektir; kendinden çıkıp gerçekten başka birinin ruhuyla bağlantı kurmak ve dolayısıyla da Tanrı’yla bağlantı kurmaktır. Böyle bir sevgi için koşul gerekmez, sık sık istekler ya da ihtiyaçlar dile getirilmez. Koşullu, bencil sevgi şartlar yerine getirilmediği zaman kolayca harcanır, fakat özverili sevgi daimi ve sonsuzdur. Koşullu sevgi genellikle ‘bir’ olmak yerine daha baskın olanın diğerini yok etmesi veya bağımlı kılmasıyla olur. Koşulsuz sevgi bencilce arzuları bir kenara bırakarak diğer kişiyi sevmeniz demektir.
Koşullu sevgi gelişime teşvik etmez, çünkü sadece doldurulması gereken dönemsel bir ihtiyacı karşılar. Tıpkı birkaç saat sonra tekrar yemek yememiz gerektiği gibi, koşullu seven biri de sürekli olarak daha çok güvence, ilgi ve kabul bekler. Ancak koşulsuz sevgi kişisel gelişimin temelidir. Çok kapsamlıdır, sadece o anki ihtiyaçları değil de tüm benliğinizi etkiler. Koşulsuz sevgi tüm varlığınızın ayrılmaz bir parçasıdır ve en büyük gerçeğe yani Tanrı’ya ulaşmanız için var olan araçtır.
Sevgi bütün dünyanın üzerine kurulduğu temeldir. Yasalarımız, davranış ve düşüncelerimizin hepsi aynı kaynaktan çıkmıştır. Sevgi terbiyenin ve ahlakın kaynağıdır. Sevgi olmadan barış ve sükûnet içinde yaşamamız mümkün olmaz.
BÖYLE ÖZVERİLİ
BİR SEVGİYE
NASIL ULAŞABİLİRİZ?
Çoğumuz sevmeye hazırızdır, fakat kimi zaman iyi nedenlerimiz de olsa diğer insanlara güvenmemeyi öğrendik. Kendimizi bırakmanın, gerçek sevgiye ulaşma ihtimaline açmanın yolu Tanrı’ya ve sevdiğin kişinin içindeki Tanrısallığa güvenmektir.
Gerçek sevgiye ulaşmak için önce kendinizi sevmeyi, bedeninizle ruhunuz arasında bir uyum yaratmayı öğrenmelisiniz. Bu da gerçekte kim olduğunuzu ve bu dünyaya neyi tamamlamak için geldiğinizi anlamanız demektir. Kendinizi sevmeyi öğrenmek zor olabilir. Öncelikle egoyu aradan çıkarmak gerekir çünkü egoyla Tanrı aynı anda var olamaz. Tanrı’yı sevmenin yolunu bulamadıysanız kendinizi hep bir sevgi arayışı içinde bulursunuz. Hatta bu sevgi eksikliğini doldurabilmek için bazen sağlıksız yollara da başvurabilirsiniz. İşte bu yüzden hayatımıza sevgi arayışı içinde başlamayız. Çocukken ilk önce ebeveynlerimizden, kardeşlerimizden ve çevremizden sevgi almayı öğreniriz. Ancak büyüyüp olgunlaşmaya başladığımızda yabancılardan sevgi beklemeye başlarız. Bir çocuğun sevgi dolu bir yetişkin olabilmesi için sevgi almış ve hep sevgi içinde büyümüş olması gerekir.
Evli çiftlerin, aile bireyleri ve arkadaşlar arasındaki sevgi türleri tabii ki birbirinden farklıdır. Fakat hepsinin ortak bir özelliği var: insan ve Tanrı arasındaki sevgiyi yansıtmaları!
Hillel der ki; “Yaratık arkadaşlarını sev.” Neden yaratık demiş de insanoğlu dememiş? Çünkü yaratıktan başka hiçbir şey olmasalar da Tanrı tarafından yaratılmışlar ki bu da onları sevmenin nedeni!
Yeryüzündeki her şeyin farkındalığımız için bir önemi var ve her birey pırlanta kadar değerli. Bir pırlantanın üstü topraklı ve pis olsa da yüzeyin altındaki güzellik ve zarafetin eşi benzeri yoktur.
Bizler de insanların içlerindeki o eşsiz değere saygı duyarak kendimizi tümüyle onlara yardım etmeye adamalıyız. Eğer üzeri kirli görünüyorsa da kendini temizlemesine yardım etmeliyiz. Kenarları pürüzlüyse, içindeki kaynağa girerek kendini cilalamasını öğretmeli ve bunun için güç vermeliyiz.
Herkese ne olursa ve nerde olursa olsun değer vermek ve olabileceği en iyi insan olmasına yardımcı olmaktır sevgi!
Birinin her yaptığı şeyi beğenmek, seçimlerini kabul etmek zorunda değilsiniz. Önemli olan o kişiyi koşulsuz sevmek ve kabul etmektir. Belli bir grubun benimsediği görüşü kabul etmeseniz bile o kişileri kabul etmezlik yapmamalısınız.
Sevgi biri için iyi olduğunu düşündüğünüz şeyi yapması için o kişiye baskı yapmamaktır; kişinin özgünlüğüne değer vermektir. Sevgi önce ailenizi sonra da tüm insanları geldiği yeri, eğitim durumunu, kişiliğini ya da huylarını önemsemeden sevmek demektir.
Bir kişiyi önce sevip sonra o kişi başkalarına ya da kendine zarar verecek bir şey yaptığında onu yalnız bırakmak ta doğru değildir. Bir ebeveyn çocuğu yanlış veya zarar verici bir şey yaptığında onu cezalandırmıyorsa, onu gerçekten sevmiyor demektir.
Her şeyin ötesinde, sevgi iyi olmak için bir yaptırım gücüdür. Evrensel bütünlüğe yani birliğe ulaşmak, Tanrı’yla ve evrenle bütünleşmektir. Bugünden itibaren karşılaşacağınız ilk kişiye ister tanıdık olsun ister olmasın, karşılık alamasanız bile iyi davranın. Ailenizi yeni bir şekilde sevmeyi öğrenin. Onları sizin kanınızdan olduğu için değil de Tanrı’nın çocukları olduğu için sevin. Çocuklarınızı yatırmadan önce onlara Tanrısal ruhunuzun ateşiyle dolu farklı bir öpücük verin. Onlarla sevgi hakkında konuşun. Göreceksiniz, bu yeni farkındalık nasıl hayatınıza yansıyacak!
Teknolojik olarak içinde bulunduğumuz dönemde çok farklı bir beraberlik içinde yaşıyoruz. Kişisel bağlantılarımız her zamankinden daha çok yıpranmış durumda. Gelin hep beraber koşulsuz sevgiyi sahiplenelim ve onu neslimizin çağrısı yapalım. Gelin birbirimizle ve Tanrı’yla olan “birliğimizi” yaratmak için birbirimizi sevelim. Teknolojiyi sevgiyi herkese tanıştırmak için kullanalım; önce kendimize, sonra ailelerimize, toplumlara, uluslara ve tüm dünyaya... Gelin sevginin ve birliğin hüküm sürdüğü, kıskançlığın ve kavganın olmadığı yepyeni bir güne başlayalım.
Kaynak: “Toward a Meaningful Life” kitabı- Wisdom of the Rebbe Menachem Mendel Schneerson’un öğretileri,Simon Jacobson toparlamış.
Büyük Yahudi bilgesi Hillel der ki; “Kendine yapılmasını istemediğin hiçbir şeyi başkalarına yapma. İşte Tora’nın bütünü budur, gerisi de yorumdur.” Tanrı’nın amacı bize sevmeyi öğretmek, bizi maddesel bağımlılıklarımızdan kurtararak daha manevi bir dünyaya taşımaktır. Böyle bir yolculuk ancak ruhla gerçekleşir ve sevgi de bu yol boyunca konuşabilmemiz için öğrenmemiz gereken lisandır.
ÇEVİRİ: GİLA FRAÇİ