Aslında yazıma başlamadan evvel başlık üstünde belki de 20-30 dakika düşündüm. İsyankâr bir başlık. Ancak iki hafta evvel aldığımız acı haberden sonra kimin içinden isyan etmek gelmedi ki
IGAL MEVORAH
Aslında yazıma başlamadan evvel başlık üstünde belki de 20-30 dakika düşündüm. İsyankâr bir başlık. Ancak iki hafta evvel aldığımız acı haberden sonra kimin içinden isyan etmek gelmedi ki? Ne yazık ki dünya bazen hiç adil olamıyor. Ancak bu bizleri gün geçtikçe birbirimize daha çok yakınlaştırıyor. Maalesef insan bu satırları yazarken bile düşünmeden edemiyor dünyanın ne kadar adaletsiz olup, bunu dünyanın içinde olan her şeye yansıttığını.
İşte aramızdan çok değerli bir insanı, kocaman kALPli bir insanı alan dünyanın adaletsiz sporu.
FENERBAHÇE-TRABZONSPOR
(16.05.2010)
İstatistiklere meydan okuyan maç Bu maçı ilk başa koymamın nedeni Fenerbahçe taraftarı olduğumdan kesinlikle değil, Fenerbahçe’nin Trabzonspor kalesine tam tamına 37 şut çekip o topu sadece bir kere çizgiden geçirebilmesidir. Zira Trabzonspor 16 Mayıs’ta oynanan maçta 8 şut çekmesine rağmen bir gol bulmayı başarmış ve Fenerbahçe’yi şampiyonluktan etmişti. Bu maç, küçükten büyüğe bütün Fenerbahçe taraftarlarının hop oturup hop kalktığı ve “ Bu da mı olmadı?” diye inleyerek futbolun adaletsizliğine ağladığı maç olarak tarihe geçmeyi başardı.
GALATASARAY-FENERBAHÇE
(22.04.2012)
Galatasaray 29’da 1 Fenerbahçe 6’da 2 Geçen senenin tartışmalı play-off (Süper Final) sürecinde yaşanan ve Galatasaray taraftarını adeta çıldırtan maç… Galatasaray maçı aldığı takdirde şampiyonluk kapısını sonuna kadar aralayacaktı. Maç kuşkusuz Galatasaray’ın üstünlüğüyle geçti ve Galatasaray Sarı-Lacivertlilerin kalesini 29 kere yokladı ancak 28’inde Volkan’a takıldı. Fenerbahçe ise altı kere gittiği Galatasaray kalesinde Muslera’yi iki kere mağlup edince futbolun dünya gibi hiç adil olmadığını herkese bir kere daha hatırlattı.
İRLANDA-FRANSA
(18.11.2009)
Hakem böyle isteyince… Bu seferki olay bir adaletsizliğin ötesinde bir haksızlık meselesi. Bütün dünyanın en güçlü milli takımları arasında sayılan Fransa ve mütevazı kadrosuyla rakibi İrlanda. İkisinin de amacı 2010 Dünya Kupasına katılabilmek. Bu amaçla oynanan ön eleme maçında herkes Fransa’nın maçta baskın gelmesini beklerken horozlar, hiç beklemediği bir İrlanda’yla karşılaştılar ve maç 1-0 İrlanda’nın galibiyetiyle bitti. Bir önceki maçı kendi evinde 1-0 kazanan Fransa’ya, uzatmanın ikinci yarısının son dakikasında Thierry Henry’nin elinin kontrolüyle attığı gol yardıma yetişti. Böylece futbolun çirkin ve haksız yüzünün piyangosu bu seferde İrlanda’ya vurmuş oldu ve İrlandalılar kupayı televizyondan seyretmek zorunda kaldılar.
TÜRKİYE-HOLLANDA
(29.09.2003)
Sıra voleybolda… Spor sadece futboldan oluşmaz elbet. Her branşta adaletsizlikler döner. 2003 yılının talihlisi ise ‘Filenin Sultanları’ yani Voleybol Bayan A Milli Takımımız oldu. Avrupa Kupa’sı maçında Hollanda ile karşılaşan millilerimiz, başa baş girdikleri son setin son sayılarında müthiş bir pozisyon yakaladı. Smaca kalkan bir sultanımız topu Hollanda sahasının tam çizgi üstüne yolladı. Tüm Türkiye ayağa kalkacakken maçın hakemi buna engel oldu ve topun dışarda olduğunu savundu. Böylece sultanlarımız final şansını hakem kararı ile tepmiş oldu. Fakat ne yazık ki bu olay arşivlerde dönemin voleybol spikerinin hakeme, “Allah belanı versin” diye bağırdığı çirkin cümleyle yer aldı.
ESKİŞEHİRSPOR-FENERBAHÇE
Sebepsiz kırmızı Geçen hafta olan bu olayı es geçmek istemedim. Daha üstünden bir hafta bile geçmemiş olan bu olayı sıcağı sıcağınayken herkesin az çok hatırlayacağına eminim. Geçtiğimiz cumartesi oynanan Eskişehirspor-Fenerbahçe maçında Fenerbahçeli Caner Erkin durup dururken kızarmıştı. Hala nedeni bilinmeyen bu olay herkesin sakin olarak bildiği Aykut Kocaman’ı bile çılgına çevirdi. Herkes gibi adaletsizlikten yakınan teknik direktör Kocaman’ın lafları belki her şeyi özetliyordu, “İnsanın futbolu bırakası geliyor. Sadece futbolu değil sporu bırakası geliyor”. İşte adaletsiz sporun insanlara yaşattığı duygunun iki cümlede özeti budur.
Yazımı adaletsiz dünyanın, adil olmadan aramızdan aldığı Alp Alkaş’ın bir yazısında geçen sözleriyle bitirmek istiyorum. “Futbol fena halde hayata benzer”…