İspanya’nın uluslararası başarılara imza atmış, en zarif yıldızlarından biri olan Luz Casal, ölümsüz şarkılarını bir araya getirdiği ve otuz yıllık parlak kariyerinin bir özeti niteliğindeki ‘Un Ramo De Rosas’ (Bir Gül Demeti) albümünün dünya turnesi kapsamında, 27 Kasım’da İş Sanat’ta sahne aldı
Unutulmaz Pedro Almodovar filmi ‘Yüksek Topuklar’ için, Agustin Lara’nın klasiği olan ‘Piensa en mi’ (Beni Düşün) şarkısına yaptığı enfes yorumdan beri, İspanya’nın en özel seslerinden biri olarak tüm dünyaya ulaşan yıldız, İstanbul’da bir sonbahar gecesini aşk şarkılarıyla süsledi.
2009 yılında Fransa’nın en prestijli ödüllerinden biri olan ‘Sanat Nişanı’ ile ödüllendirilen Luz Casal, konser öncesi gerçekleştirdiğimiz sohbette kariyerini, onu üne kavuşturan yönetmen Almodovar’ı ve hepsi birbirinden duygu yüklü şarkılarını anlattı.
1992 yılında Almodovar’ın filmi ‘Yüksek Topuklar’da’ seslendirdiğiniz ‘Piensa en mi’ ile tüm dünyada büyük ilgi gördünüz; Almodovar’ın filmleriyle herhangi bir şarkıya sihirli bir dokunuş yaptığını söyleyebilir miyiz?
Pedro Almodovar’ın, filmleri için müzik seçmek konusunda oldukça ince bir zevki var, ayrıca bunu yaparken çok göze çarpan işler çıkarıyor…
Albümünüz ‘Como la flor prometida’ (Söz vermiş çiçek gibi) 1995 yılında sekiz yüz binden fazla satarak kariyerinizin en başarılı albümü oldu, sizce bu albümün sırrı neydi?
Genel olarak, sanırım albüm satışlarında başarılı olmak bir ya da birkaç şarkının başarısıyla alakalı; ayrıca imaj ve moda gibi faktörler de satış için önemli. Aslında, albümlerimden birinin diğerlerine göre daha çok ilgi görmesi benim için bir gizem.
Eleştirmenler şarkınız ‘Te deje marchar’ (Gitmene izin veriyorum) için İspanyol müziğinin en önemli şarkılarından biri diyorlar, bu şarkının öyküsü nedir?
‘Te deje marchar’ aşktan feragat etmenin hikâyesi. Aşk için büyük bir sınav…
Türkiye’de dinleyiciler için sizin de yeniden yorumladığınız unutulmaz ‘Historia de un amor’ en tanıdık şarkı; peki bu şarkının sizin için de özel bir anlamı var mı?
‘Historia de un amor’, repertuvarımdaki tüm şarkılar arasında, en çok bağ kurduğum şarkı. Kendi kişisel anılarımla ve duygularımla çok fazla ilişkisi var.
Ayrıca ‘Mi Confianza’ ve ‘Soy’ gibi birçok şarkınızla ödüller aldınız; şarkılarınız arasında hiç ödül almadığı halde sizin için çok özel olanı var mı?
Bir şarkı sözü yazdığımda ya da bestelediğimde, aslında yaptığım en içten ve özel taraflarımı paylaşmak. Benim için gerekli olan kendimi ifade etmiş olmak. Elbette başarılı olmak ve ödüllendirilmek güzel ama benim derdim kendimi anlatabilmek.
Fransa’da da en prestijli ödüllerden biri olan devletin Sanat Nişanı ile ödüllendirildiniz; sizce neden özellikle Fransa’da bu kadar başarılı oldunuz?
Benim için Fransa’da 1992 yılından beri başıma gelenler hâlâ çok gizemli. Ne zaman konser versem, radyo ya da televizyon programına katılsam Fransa’da bana karşı müthiş bir empati hissediyorum.
Fransa’da en çok hangi şarkılarınız seviliyor?
‘Piensa en mi, Entre mis recuerdos, No me importa nada’ şimdiye kadar Fransa’da en çok sevilen şarkılarım oldu ama son stüdyo albümüm ‘La Pasión’ yayınlandığından beri bu albümdeki neredeyse tüm şarkıları biliyorlar…
İstanbul hakkında en çok neler biliyorsunuz?
Mimarisinin, geçmiş yüzyıllardan beri tarihinin ve kültürel zenginliklerinin önemini ayrıca edebiyatını da çok duyuyorum ve biliyorum…
İsminiz ‘Luz’ İspanyolca’da ışık anlamına geliyor ve siz içinizdeki ışığı çoktan açığa çıkardınız; biz içimizdeki ışığı keşfetmek için sizce neler yapmalıyız?
Sanırım şarkılarımı dinlemeli ve gösterilerimi izlemelisiniz.