Geçtiğimiz günlerde bir gazetede gördüğüm manşet ilgimi çekti. Gazete haberinin başlığı şöyleydi: “UÖML öğrencileri Türkiye’ye altın madalya kazandırdı.” Bu haber beni hem gururlandırdı, hem de merakımı uyandırdı
Bu haberin konusu olan New York’ta düzenlenen dünyanın en önemli bilim olimpiyatlarından biri olan Genius Olimpiyatları’na Fen Bilimleri (Science) dalında Türkiye’ye dünya birinciliği kazandıran takımla; Ulus Özel Musevi Lisesi 11. sınıf öğrencilerden Rakel Dilşen, Delya Tavaşi, proje danışman öğretmenleri Talha Kılıç ve yine birkaç ay önce 3. Hong Kong International Science Fair’de gümüş madalya alan İzel Elmas ve Roy Konfino ve UOML Eğitim Koordinatörü Röne Kaspi ile sohbet ettik.
Talha Kılıç, adınız öğrencilerinizin ağzından düşmüyor. Sizinle çalışmaktan çok keyif aldıklarını söylüyorlar. Biraz sizi tanıyabilir miyiz? Bilime olan merakınız nasıl başladı?
Çok çeşitli sektörlerde çalıştım. Sanayide çalıştım, birkaç yıl borsada çalıştım. Üniversitede okurken sürekli ders verirdim, eğitimden hiç kopmamıştım. Bir arkadaşımın da yönlendirmesiyle dershanecilik ve okul öğretmenliğinde buldum kendimi. TÜBİTAK kanalıyla orta öğretime yönelik bir takım projeler ve yarışmalardan haberdar oldum. 2004 yılında ilk kez iki kız öğrencimizle bir yarışmaya katıldık ve finalist olduk. Sonra 2005 yılında bir öğrencimin babasıyla tanışmam vesile oldu. Yeni projelere girdik.
Peki bu projelere katılmak öğrencilerin okul dışında da çok zamanlarını alıyor mu?
T.K: Aslında çok aşırı zamanlarını almıyor. Genelde kulüp saatlerinde çalışıyoruz. Yarışmaya yakın zamanlarda kulüp saatleri dışında bazen hafta sonları da bir araya gelebiliyoruz. Bir işi yaparken heyecan duymazsanız sıradan bir iş çıkar ortaya. O heyecanı yakalayanlar hep derece getiriyor.
Aslında yarışmalarda derece almaları değil de tüm hazırlık süresince içinde bulundukları süreç çok önemli onlar için.
T.K: Tabi tabi, en başında kaynak taraması yapmayı öğreniyorlar. Bugün bakıyorsunuz, öğrenciler basit bir konuda bile hemen google’a başvuruyorlar. Ama onda bile hangi kelime ile araştırma yapmaları gerektiğini, ulaştıkları bilgilerin hangilerinin doğru, güvenilir bilgi olduğunu ayırt etmeyi öğreniyorlar. Jürilerin kaynak taramasına ne kadar önem verdiğini öğreniyorlar. Kaynak taramasının ne demek olduğunu öğreniyorlar.
Proje oluştururken nasıl bir süreç izliyorsunuz? Konu seçimini nasıl yapıyorsunuz?
T.K: Aslında bunları birlikte ortaya çıkartmaya çalışıyoruz. Günümüzde enerji, sağlık, su kaynakları, geri dönüşüm, trafik problemleri en çok üzerinde durulan konulardan. Bu tür güncel konularla ilgili projeler seçersek özellikle yurtdışı yarışmalarında daha çok öne geçebiliyoruz. Bazen yaptığımız deneyler sonucunda veriler düşük çıkabiliyor. O zaman konuyu değiştirmeye karar veriyoruz.
Şimdi Bilim ve Teknoloji Kulübüne çok talep var. Öğrenci seçimlerini nasıl yapıyorsunuz? Kaç kişilik bir ekiple çalışılıyor?
T.K: Bu sene üç proje yapmaya karar verdik. Her grup iki kişiden oluşuyor. Çok başvuru da geldi bu sene. Öğretmenlerimizle bir jüri oluşturduk. Öğrencilerimizden bize günlük hayatla ilgili seçtikleri bir konuda bir sunum yapmalarını istedik. TÜBİTAK’ın belirlediği kriterlere uygun olarak seçimleri yaptık. 6 öğrenciden oluşan üç proje grubumuz var bu sene.
New York Genius Dünya Olimpiyatları’nda “Hidrosolar” isimli tuzlu sudan tatlı su elde etme projesi ile yarışan Rakel Dilşen ve Delya Tavaşi Dünya Birincisi oldular. 27 ülkeden 108 projenin katıldığı Hong Kong International Science Fair’de “May Nikola Tesla’s Dream Come True-Wireless Energy Transmission- WI ENERGY” projeleriyle ikincilik alan İzel Elmas ve Roy Konfino, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’tan tebrik mektubu aldılar.
Yarışma sürecinden biraz bahseder misiniz? Proje konularınız neydi? Sizin başarılarınızı okurken bile heyecanlandım ben, kim bilir sizin için orada olmak nasıldı?
İzel Elmas: Biz de çok özlüyoruz. Bu sene mezun olacağımız için üniversite sınavlarına hazırlanıyoruz. Proje çalışmalarından biraz uzak kalıyoruz. Ben Roy’la birlikte çalıştım. Kablosuz enerji aktarımıyla ilgili bir proje geliştirdik. Kablosuz elektrik aktarımını günlük hayata nasıl geçirebiliriz onu araştırdık. Üç gün Hong Kong’da kaldık. Bir sürü farklı ülkelerden farklı insanlarla tanıştık. Hem iyi bir deneyim oldu hem de iyi bir başarı aldık.
Roy Konfino: Üniversite seçimlerimiz için bize iyi bir referans olacak bu başarımız. Bir maket oluşturduk. Bu maket ile savunduğumuz tezi daha kolay açıklayabildik. Hintli bir bilim adamından Hindistan’da okumak için davet aldık. Ama şimdilik öyle bir şey düşünmüyoruz.
İ.E: Biz ilk seçenek olarak Türkiye’de okumayı düşünüyoruz. İsrail’de Technion Üniversitesine başvurmayı düşünüyoruz. Bu konuyla ilgili olmasa da yaptığımız proje çalışmasının üniversite seçiminde bize büyük katkısı olacağını da düşünüyoruz.
Delya Tavaşi: Biz de Amerika’da bir yarışmaya katıldık. Rakel ile birlikte çalıştık. Bizim projemizin konusu da deniz suyunu arıtmaktı. Bulduğumuz bu yöntem dünyada hiç olmayan bir yöntem. Talha hocamız yardımıyla bir güneş blokaj havuzu oluşturduk. Günler boyunca onun üzerinde deneyler yaptık. Çok heyecanlıydık. Bizim için çok güzel bir deneyim oldu.
Okuduğum kadarıyla projenizin bir adım sonrası da varmış. Bu projeyi daha da geliştirmeyi düşünüyor musunuz?
D.T: Şimdi bizim yaptığımız haliyle deniz suyunu kullanım suyu haline getirdik. El yıkamada, temizlikte kullanılabiliyor. Ama bunu geliştirirsek içme suyu olacak hale bile getirebiliriz diye konuştuk Talha hocamızla. Belki üniversitede devam edersek geliştirebiliriz.
Rakel Dilşen: Çünkü önü çok açık bir proje. Lise düzeyinde kalmaması gerekiyor. Biz bu projeye üniversite yıllarında da devam etmek istiyoruz.
Kazandığınız başarılar sayesinde yurtdışındaki bazı üniversitelerden burslar kazandınız. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?
D.T: Çok isteriz tabi üniversite sonrasında yurtdışında okumak. Bu yarışmadaki başarımız bize o konuda avantaj sağlayabilir. Çünkü yurtdışındaki üniversiteler sadece ders başarısına değil yaptığınız sosyal projeleri de dikkate alıyor.
R.D: Biz bu yarışma öncesinde de okulun başarılı öğrencilerindendik zaten. Her ay Bilim Teknik dergisi okurduk biz Delya’yla. Tabi bu birincilik önümüzü açtı bizim.
R.K: Ben de aynı şekilde düşünüyorum. Ben bir film izlemiştim ve Nikola Tesla’nın hayatı çok ilgimi çekmişti. Onun hakkında araştırma yaptım, makaleler okudum. Sonrasında bu proje ortaya çıktı.
Deneylerin yapılması sırasında zorlandığınız şeyler oluyor mu? Yoksa her şey tereyağından kıl çeker gibi mi ilerliyor?
İ.E: Haftada bir gün 2 ders kulüp saatinde zaten programımıza göre deneylerimizi yapıyorduk. İşin büyük kısmı sunum yapmakta başlıyor. Yarışmaya başvuruyorsun, kabul geliyor. Türkiye’de katıldığımız yarışmalar için sunumu Türkçe yapıyoruz. Sonra onu İngilizceye çevirip, hazırlanıyoruz. Yurtdışında İngilizce olarak ve hiç tanımadığımız farklı insanlara sunum yapıyoruz.
R.K: Ona hazırlık olsun diye Talha hoca önce bütün fen ve İngilizce öğretmenlerini topluyor. Onlara İngilizce bir sunum yapmamızı istiyor. Bilerek öğretmenlere bize zor sorular sormalarını söylüyor. Böylece biz en zor sorunun cevabına bile hazırlanmış oluyoruz. Çünkü burada biz soruyu cevaplayamayınca bize öğretmenlerimiz açıklama yapıyor, cevaba yardımcı oluyorlar. Böylece biz yarışma sunumuna gittiğimizde jüriler çok şaşırıyor. En zor sorulara bile cevap verebilmiş oluyoruz.
R.D: Yeni öğrendiğimiz bir bilgiyi yarışma sunumunda jüriye açıkladığımızda onlar da çok şaşırıyor ve bu bizim için olumlu oluyor. Sordukları soruları yanıtlayabiliyoruz.
R.K: Biz pek çok yarışmaya başvurduk. İlk önce arkadaşlarımıza kabul geldi. Bize üç dört ay hiç cevap gelmedi. Çok umutsuzluğa düştük önce. Ama Talha hoca bizi motive etti. Moralimiz bozulduğu zaman hep cesaretlendirdi bizi. Siz devam edin çalışmalarınıza dedi. Hakikaten de öyle oldu ve sonunda bir yarışmadan davet geldi bize de. Başarılarımızın insanlar tarafından bilinmesi de çok hoşumuza gidiyor. İlçe Milli Eğitime tebrik için çağırıldık. Egemen Bağış’tan tebrik mektubu geldi.
Röne Kaspi: Talha hocayla daha önceki yıllarda proje yapıp üniversiteye girdikten sonra devam eden öğrencilerimiz var. Eski öğrencilerimiz projelerini geliştiriyorlar, yeni projeler için danışmanlık alıyorlar. Bu aslında bu okulun bir kültürü oldu. Biz ilkokuldan sonra ortaokul döneminde “Bu Benim Eserim” proje çalışmalarında bilime yatkın öğrencileri belirleriz. Öğrencilerimiz biliyorlar ki liseye geldiklerinde uluslararası yarışmalara katılabilecekler. Burası sadece öğretim değil eğitim kurumu. Bu projeler onlar için bir hayat öğretisi aslında. Bir ekip çalışması var burada. İngilizce bölümü, Türkçe bölümü, Fen bölümü birlikte çalışıyor. Sunum yapma, aktarım, sosyal beceriler geliştirilmesi gibi pek çok alan birlikte ilerliyor. Ve öğrencilerimizi hayata hazırlıyoruz. Üniversiteye başladıklarında bir proje ödevi geldiğinde onlar nasıl kaynak taraması yapacaklarını, nasıl sunacaklarını biliyor olacaklar. Hayatlarının her evresine onlara yararlı olacak bilgileri vermeye çalışıyoruz. Öğrencilerimle gurur duyuyorum.
C.B: Sizinle sohbet etmek çok keyifliydi. İleriki yıllarda yine başarı haberlerinizi gazetede haber yapmak isterim.