17. yüzyılda Avrupa’nın diğer ülke dindaşlarıyla ilişkilerini sürdüren, yüksek kültür düzeyleriyle öne çıkan ve İberik Yarımadası’ndan göç ederek Osmanlı topraklarına yerleşmiş olan Sefarad Yahudileri ülkenin iktisadi, siyasi ve kültürel hayatına önemli katkılarda bulunmuşlardı. 1833’de İstanbul’da 39.000 Yahudi bulunmaktaydı ve bu sayı yüzyılın sonunda 55.000’e yükselmişti. 17. yy başlarına doğru verilen bir ferman ile özellikle Avrupa’dan göç etmiş Yahudilere sinagog inşaatı konusunda haklar tanınmış, olanaklar sağlanmıştı.
Mayor Sinagogu’nda olduğu gibi bu sinagoglar hicret sureti ile geldikleri şehir ve kasabaların adları ile anılmaktadır (Mayor adı Mayorka’dan göç eden Yahudileri işaret eder).
Türk Musevilerinin Bizans devri ve sonrası sinagogları, özellikle Balat ve Hasköy semtlerinde toplanmıştır. Hasköy’de Kordova, Şeritçisi, Esgher, Kalaycı Bahçe, Maalem, Mizrahi, Parmakkapı, Sarayiki, Sinyora, Yeni Mahalle ve Çıksalın Sinagogları ile Alamanes, Arabacılar, Abudara, Kula, Parmakkapı, Keçeci Piri ve Bizans Yahudileri olarak da adlandırılan Karayim Sinagogları’ndan günümüzde sadece Hasköy Mallem Sinagogu aktif olarak kullanılmaktadır. Geçmişe yönelik Hasköy’ün belli başlı Musevi mahalleleri incelendiğinde Abaşo la Kaye (Alt sokak), Mallem veya Keçeci Piri, Arabacılar, Şeyh Salih belli başlı olanlarıdır.
Mayor Sinagogu’nun Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden önce mevcut olduğu ve bu sinagogun fetih sonrası onarımı için Abraham adlı tüccara izin verdiği bilinmektedir. Mayor Sinagogu’nun mimari yapısını incelediğimizde merkezi plan yapısında ahşap konstruksyon olduğu ve halen dantel gibi işlenmiş ahşap kubbesinin hayatta olduğu görülür. Sinagog binasının eklentisi olan Midraş’ın 1923 yılı yangınında yok olduğu bilinmektedir. Zaman içinde ana sinagog binası ile birlikte çevresinde yer alan birçok eklenti, günümüze dek varlıklarını sürdürmüştür. Ayrıca vakfiyenin parçaları olarak değerlendirilmiş dükkânlar da mevcuttur. Halen sinagog sınırları dâhilinde döküm atölyeleri ile kaba imalat yapılan iş yerleri de vardır.
Güncel proje uzun bir geçmişe sahip olan Hasköy Musevilerine ait tarihi ve kültürel mirasları olan Mayor Sinagogu’nun restore edilmesine yönelik bir çalışmayı kapsıyor.
‘İstanbul Avrupa Kültür Başkenti 2010’ kapsamında değerlendirilmesi sağlanan Mayor Sinagogu restorasyonu sonrasında, yapı ve çevresi eski doğal karakterine bürünecek, özgün sinagog mimarisi çerçevesinde de bir Kültür Merkezi oluşturularak ‘Uluslararası Sanat Etkinlikleri Organizasyonu’ na yönelik faaliyetlerde bulunacaktır.
9 Aralık akşamı EDUARDO PANİAGUA QUARTET ve dans sanatçısı Cristiane AZEM, Mayor Sinagogu’nun otantik dokusunda Endülüs’ten İstanbul’a üç semavi dinin müzik ve dansını, ilgili sanatseverlere sundular.
Olağanüstü bir müzik ve görselliğin şöleniydi konser. Quartet Eduardo Paniagua kanun, flüt ve ses; Cesar Carazo İbranice ve Castiano söz ve keman; Jaime Munoz nefesliler; Wafir Sheik ud, darbuka ve Arapça söz katkılarıyla konseri Sefarad ve 14.yy geleneksel Yahudi ezgileriyle açtılar.
İberik Yarımadası’nın zengin ve çok kültürlü yapısı bize hem Yahudi geleneğini, sanatını, sözünü hem İslam ezgilerini ve kültürünü anlatır. Yanı sıra Hıristiyan inancı etkisi de ortaya çıkınca Endülüs gerçekten üç semavi dini tüm sevdasıyla kucaklar.
Endülüs’ün bu ilginç tarihini bir arada yaşamış Hıristiyanların, Magrip Müslümanlarının ve Musevilerin özellikle Endülüs’te birlikte geliştirmiş oldukları bu kültür, günümüzde Eduardo Paniagua gibi önemli sanatçıların çabalarıyla yaşamakta ve bizlere ulaşmaktadır. Konser, her üç kültürün nefis ezgileriyle sürerken parçaların melodisine Cristiane Azem’ in kıvrak Mağrip dansları eşlik etti. La Roza Enflorese, Ki Eshmera Shabat, Noche Maravillosa, Nani Nani gibi parçalar 13.yy.dan günümüze enfes bir miras gibiydi.