Hahambaşılık Onursal Müşaviri Mişel Benrey aramızdan ayrıldı

Türkiye Hahambaşılığı Onursal Müşaviri Mişel Benrey geçtiğimiz hafta Cuma günü vefat etti. Benrey, 13 Ocak Pazar günü, Bağlarbaşı Kuzguncuk Mezarlığı’nda ailesinin ve sevenlerinin katıldıkları cenaze töreniyle son yolculuğuna uğurlandı. Uzun yıllar cemaate hizmet veren, hayırsever Mişel Benrey, sevilen, fikir ve görüşlerine önem verilen bir kişi olarak da biliniyordu. Cenaze töreninde Mişel Benrey’in kızı Yofi Sadaka, Meir Gaon ve Elio Medina yaptıkları konuşmalarda Benrey’den övgüyle söz ettiler. Ailesine ve sevenlerine başsağlıgı dileriz.

Toplum 0 yorum
16 Ocak 2013 Çarşamba

Mişel Benrey’in ardından ailesinin ve sevenlerinin duyguları...

 

Babamız  Yofi SADAKA (Kızı)

 

Ne yazık ki aynı yerde biraz erken buluştuk! Daha 13 ay önce annemiz için burada toplanmıştık!

Şimdi sizlere sorayım, Mişel deyince aklınıza gelen birkaç kelime nedir, bir düşünün. Eminim ki hiç biriniz “Çok sabırlı bir insandı” dememiştir. Haklısınız, çünkü sabırlı değildi. Çok sonra anladim ki sebebi bendim! İlk sınıflarda benimle matematik çalışırdı.

- Yavrum, bir simit 25 kuruş, iki simit ne kadar? 50 kuruş, baba.

- Aferin kızım, şimdi yine bir simit 25 kuruş, 1 lira ile kaç simit alırım???

Ben sessiz ve donuk. Neyse, bir süre sonra anladim ki 1 liraya 4 simit alınır.

- Şimdi iyi düşün kızım, 1 lira ve 75 kuruş’la kaç simit alırım???? Bendeniz kayıp, babamın ses tonu bariton’dan da yüksek, sabır deseniz, işte böyle taştı!

Ama devam etmeden şunu da söyliyeyim, babamın deyişi ile “Bütün bunlardan sonra kızın zihni şöööyle bir açıldı.”

Yani şimdi problem yok; beni merak etmeyin!

Her çocuk için anne ve babası tekdir. Bu, sevgili kardeşim ve benin için de böyledir. Babamız yardım sever, kalbi temiz, düşündüğünü açıkca söyleyen, cömert bir insan, ama herşeyden önce aile babası idi. Örnek bir baba ve büyük baba. Bulunduğu her yerde küçük büyük herkes ile şakalaşan, aranan, sevilen ve saygı gören bir kişi idi. Babamız yaşamasını seven biri idi. Ama annemizi kaybettikten sonra, dıştan başka türlü görünmesine rağmen, hem onunla, hem de bizimle yaşamaya başlamıştı. Hep o’nu arar, hep o’ndan bahseder, gece gündüz eksikliğini hissederdi. “Baba, merak etme, siz uzun süre ayrı kalamayacaksınız” demiştim bir gün. Nitekim de öyle oldu! Babam tıbben kalp ile ilgili problemlerden vefat etmiş ise bile, kalbini yiyen bitiren, annemin hastalığında geçirdigi zor zamanlar ve o’nu kaybetmiş olması idi. Fransızcada “Il est mort de chagrin” (o üzüntüsünden öldü) dediklerinden.

Bu zor senesinde, o’nu hiçbir zaman yalnız bırakmayan, kollayıp devamlı davet eden, hele hele bu son haftasında o’nu derhal hastaneye götüren, bakımı ile ilgilenen, yanından ayrılmayan ve bizlerle sürekli temasta olan aile, arkadaş ve doktorlara, sonsuz teşekkürler. Kardeşim ve benim için büyük bir destek kaynağı oldunuz.

Babam güzel ve dolu bir hayat yaşadı. Fıkra anlatmaktan başka, kitap okumayı, arkadaşlarla oyun oynamayı, tiyatroya gitmeyi ve bilhassa müziği seven, muhterem ve muhteşem bir insandı. Kendisini iki ay önce ilk defa dinlediğim ve beni çok duygulandıran Céline Dion’nun “Parler à mon père” (Babama konuşmak) şarkısı ile uğurlamak istiyorum. Ve bir dahaki sefere hepinizi daha keyifli bir ortamda görmek ümidi ile, sizleri şarkıyı dinlemeye davet ediyorum.

 

 

 

 

Mişel Abi’nin ardından Silvyo Ovadya

Tanıdığınız ve gerçekten sevdiğiniz bir arkadaşınızı, bir ağabeyinizi kaybettiğinizde üzüntünüz bir ona karşı olan sevginize; iki onun bu dünyadan ayrılmadan önce son evresinin uzunluğu veya kısalığına bağlıdır. Bu yılın ikinci günü Cemaatimizin yeni Başkanı ve yönetiminin görevi devraldığı gün Mişel Abi bir onursal müşavir olarak o toplantıda hazırdı ve ilk çalışmalarında teşriki mesaide bulunduğu bir kardeşinin başkan seçilmesinden de eminim ki çok mutluydu.

Beraber olduğumuz o günden on gün bile geçmeden Mişel Abi ansızın bizi terk etti. Bu kadar kısa sürede aramızdan ayrılması beni ve onu sevenleri gerçekten çok üzdü.

 Mişel’in ne denli sevildiğini Pazar sabahki cenazenin kalabalık lığından anlayabiliriz. Değerli kızı Yofi ve oğlu Jeffi uzun yıllardır yurt dışında yaşadıklarından belki de gelenlerin önemli bir kısmını tanımıyorlardı. Tanısalar da birçoğunun adlarını  bilmiyorlardı. Başka bir deyişle gelenlerin büyük çoğunluğu aileye görünmek için değil de çok sevdikleri Mişel’i son yolculuğuna uğurlamak üzere gelenlerdi.

  Mişel Abi’nin benim sosyal yaşamımda ise ayrı bir yeri vardı. Gençlik derneklerinin ardından ilk görevim olan Kisba üyeliğim onun başkanlığında başladı ve bu görev süresi boyunca yanında çalışmaktan zevk aldım. 1998 yılında Fakirleri Koruma Derneği’nde Başkanlık görevi üstlenmemde beni yüreklendirenlerin başında yine Mişel Abi vardı. Gerçekten derneğin geçmişinde bu kadar genç fazla başkan görev almamıştı. Görevi devraldığım gün bana yapabileceğim bazı hatalar için de bir bilgilendirme ve uyarı mektubu vermişti. O dönem zarfında da tereddütte olduğum zamanlarda ilk müracaat merciimdi.

Mişel Abi her konuda fikrini beyan etmekten  çekinmeyen bir kişilikti. Nükteli uyarıları ciddiye alınırdı.

Mişel Abi’yi her Cumartesi sabahı Şişli Sinagogu’nda ikinci sıranın başında bulabilirdiniz. Şişli Sinagogu’nda uzun yıllar Eli Abi’si (Eli Perahya çok sevdiği ve takdir ettiği kişilerin başındaydı), kendisi gibi Kadıköylü olan Garti Hoca (Yomtov Garti de çocukluğundan beri saygı duyduğu bir büyüğüydü)ve uzun yıllar Ankara Cemaat başkanlığı yapan saygıdeğer Yusuf Tezman ile aynı sırayı paylaşırdı. Kısa sürede hepsi birbiri ardından aramızdan ayrıldı ancak Mişel Abi onlara göre çok daha gençti.

Mişel Abi inançlı olmasına rağmen aşırılıklara, yobazlığa ve dini istismar edenlerle mücadele etmekten hiçbir zaman kaçınmadı. Sinagogdaki  Limudlar (meldadolarda) da belirli bir yaşın üzerindeki hanımların erkeklerle beraber olmamaları için arka sırada oturmalarına müsaade etmeyen zihniyetle hep mücadele etti. Cemaat Başkanlığım süresince de bazı dini kararların alınmasından önce kamuoyu oluşturulması için ilk ikna etmeye çalıştıklarım arasında mutlaka Mişel Abi vardı. Onu mantık çerçevesinde ikna etmem gerekliydi. Beni severdi ve ben de onun görüşlerine saygı duyardım.

Mişel Abi Cemaate uzun yıllar Fahri Müşavir olarak hizmet verdi. Belirli görevleri ifa ettikten sonra da çekilmesini bildi. Yıllarca Kulak işitme cihazların ithal eden bir firmanın “Oticon” sahibiydi ve bu şirket piyasasının önde gelen firmalarından biriydi.

Mişel Abi kızı Yofi ve oğlu Jeffy’yi çok severdi ancak çoğumuzun gözlemlediği gibi eşi Denise’e hayrandı. Onsuz hiçbir yere gitmezdi. Denise’in hastalığı onu gerçekten çok üzmüştü. Saptamak bana düşmez ancak eşinin ölümünden sonra kendini dünyadan biraz kopardı ve  dünyadan bu kadar kısa sürede ayrılışında bence en önemli etkenlerden biri Denise’ine kavuşma arzusuydu.

Mişel Abi seni daima esprili konuşman ve güler yüzünle hatırlayacağız; toprağın bol, mekanın cennet olsun.

 

CAN DOSTUMUZA

Bensiyon Pinto

İnsanların yaşama veda etmeleri, yalnızca kendi yaşam öykülerinin sonlanması demek değil maalesef. Bu son; ailelerinin yakınlarının ve dostlarının yaşamlarında da bir devrin bitmesine demek oluyor.

İnsan yaşı ilerledikçe daha çok dostunu kaybediyor ne yazık ki ve sonlanan bütün bu öyküleri tekrar tekrar düşünüp insanın insan için olan kıymetini, hayatın ne kadar değerli bir armağan olduğunu bir kere daha anlıyor.

İşte Mişel Benrey, benim için böyle bir öykünün kahramanı…

Onunla cemaatte farklı zamanlarda bir araya gelirdik. Esas bir araya gelişimiz Hahambaşılıkta Kizba Koordinasyon Başkanlığı yaptığım döneme rastlar. Benimle birlikte çalışmasını rica ettiğimde teklifimi büyük bir sorumluluk bilinciyle kabul etmişti. Sorumluluk bilincinin yanında, muhakeme yeteneği, mütevazı tavrı, sakin duruşu, soğukkanlılığı ve doğru tespitleriyle her zaman çevresine örnek teşkil eden bir insandı.

Bazen dostlarla bir araya geldiğimizde ya da önemli konuklarla beraber olduğumuzda Mişel de bizimle beraber olur, tatlı sohbeti birikimi ve sahip olduğu özellikleriyle yalnız bizi değil, onu tanımayanları da kendine hayran bırakırdı.

Ben, bütün bu özelliklerinden dolayı ona Fransızcada avukat anlamına gelen ‘maitre’ sözcüğüyle hitap ederdim. “Bana avukat deme yahu, diploma soracaklar yoksa!” diye beni tatlı sert uyarırdı. Haksız değildim bu hitapta, çünkü en az bir avukat kadar sağduyulu ve sakin bir yapıya sahipti.

Eşi Denise’i kaybettiğinde, ben de fazla kalmayacağım, dediğini hatırlıyorum. Mişel’in yaşama veda edişiyle bir öykü daha sona erdi ama sona ermeyen tek şey var o da dostluğun kendisi. Eşim Eti için de, benim için de Mişel ve eşinin yeri her zaman ayrı oldu. Örnek bir dostluk ve yakınlık vardı aramızda. Ailece çok keyifli ve zevkli zamanları paylaştık. Biz onlarla hayatın en güzel ayrıntılarını paylaştık. 

Dostlarımız yanımızda olsa da olmasa dostluklarımız biz yaşadığımız müddetçe bizimle birlikte yaşar. Bir olay yaşanır, bir ayrıntı hatırlanır ve o kişiler zihnimizin ve yüreğimizin derinliklerinden bir anda çıkar, gelir, baş köşeye kuruluverir.

Önemli olan bu kubbede hoş bir seda bırakabilmektir.

Mişel; sevgi dolu, dürüst ve alçakgönüllü tavrıyla kızının, oğlunun, damadının, gelinin ve torunlarının gururu olmaya devam edecektir. Benim için her zaman dostluk sözcüğünün en güzel karşılığı olarak yaşayacaktır.

 

Mişel Benrey ile son yolculuk…  

Elio Medina

Mişel Abi ile çok değil sadece on gün evvel bir İzmir seyahatindeydik. Gezi otobüs ile yapılacağından, haksızlık olmasın diye seçilen kurada kendisine en arka sıradaki koltuk çıktı. Hafiften iltimas talebimize kesinlikle karşı çıktı ve yerine oturmakta ısrar etti.

Mişel Benrey doğru yoldan şaşmayan dürüst bir insandı…

Bir ara yanına gittiğimde gülümseyerek yanına oturmamı istedi. İlk buluşmamızda söylenmek üzere iki tane uyarısı bulunduğunu ve bunu belirteceğini dile getirdi.

Hatta istersen şimdiden söyleyeyim dedi. Söylediğine hak verdim ve mutlaka toplantımızda vurgulamasını belirttim. Anlaştık dedi…

Mişel Benrey doğru bildiği şeyi söylemekten asla kaçınmayan biriydi…

Eşini kaybettiğinden bu yana mutsuzdu ancak bunu kimseye belli etmemeye büyük özen gösterirdi. Gençlik yıllarımızda, onun otoriter ve kararlı tavrından dolayı kendisinden çekindiğimiz dönemler olmuşsa da, güler yüzü, sevecenliği ile o hepimizin Mişel Abisi idi…

Mişel Benrey, insan sevgisi ile dolu hümanist bir kişilikti…

Mişel Abinin bir Purim Balosunda sevgili eşi ile yaptığı show ile bizleri kahkahadan kırıp geçirdiğini hiç unutamam. Nüktedanlığı çok bilinen bir özelliğiydi. Ancak asıl önemli olan her şakasının altında mutlaka zekâsının parıltıları yatardı…

Mişel Benrey, kendi içi kan ağlasa bile insanları pozitif enerji ile besleyen bir büyüğümüzdü…

Mişel Benrey, Devletine ve Cemaatine bağlı, çeşitli derneklerde uzun yıllar hizmet vermiş, iş dünyasında saygın bir tüccar ve sektöründe de duayen bilinen bir beyefendi idi…

Kısacası Mişel Benrey “adam gibi adam” denecek biriydi.

Sonsuzluğa doğru çıktığı yol, ışıklarla dolsun, mekânı cennet olsun…     

1 Yorum