Meyve ağaçlarının bayramı veya meyve ağaçlarının Yılbaşı olarak anılan Tu Bişvat; Talmud’da belirtilen dört yılbaşından biridir.
Tu Bişvat bu yıl; 25 Ocak Cuma akşamı ve 26 Ocak Cumartesi günü kutlanıyor.
1) Yahudi takviminde kaç yılbaşı vardır?
Yahudi takviminde, dört farklı yılbaşı vardır.
a) Yılların Yılbaşı, Sabatik (Şemita) ve Yovel yıllarının ona göre hesaplandığı, senenin rakam olarak ‘bir’ arttırıldığı Roş Aşana, 1 Tışri’dir.
b) Ayların Yılbaşı; Yahudilerin Mısır’dan çıkıp özgür bir ulus olduktan sonraki ilk ayları, Tora’da da ayların başı (Şemot:12:1) olarak belirtilen 1 Nissan’dır.
c) 1 Elul, hayvanlar için ondalık verginin hesaplandığı yılbaşıdır.
d) Tu Bişvat ise, tüm bitki âleminin ve meyve veren ağaçların yılbaşıdır.
2) Tu Bişvat nedir, Tora’da yazılı olmayan bu bayrama neden gerek duyulmuştur?
Tu Bişvat, Şevat Ayı’nın 15’i anlamına gelir.
Bu bayramın çıkış yeri, yasal olarak gelirin onda biri olarak verilecek/bağışlanacak meyvelerin hangi döneme ait olduklarını saptamak için bir başlangıç tarihinin gerekliliğidir.
Kutsal Kitap, İsrail topraklarındaki ağaçların, ekildiği ilk üç yıl içinde meyvelerinin yenmesini yasaklar (Orla). Dördüncü yılın meyvesinden Bet Amikdaş’a sunu getirilir (Neta Reva). Beşinci yıldan itibaren ağacın meyvesi serbestçe yenebilir (Vayikra 19:23-25). Çiftçilerin başlangıç yılını hesaplayabilmeleri için Rabiler 15 Şevat’ı, gerçekten ekildikleri tarihe bakmaksızın tüm ağaçlar için genel bir doğum günü olarak sabitler.
3) Tu Bişvat- 15 Şevat tarihinin özelliği nedir? Neden ağaçların yılbaşı olarak bu gün seçilmiştir?
Tora’da belirtilen ve toprakla ilgili olarak her yıl yapılması gereken ayrı işlemler olduğundan, ürün için yeni yılın ne zaman başladığı büyük önem taşır.
Ağaçların yıl başı için hahamlar, toprağın suya doyup, ağaçların topraktan su almayı bıraktığı ve kendi özsularından beslenmeye başladıkları zamanı esas alır. Bu doğrultuda, Şevat Ayı’nın 15’inden önce oluşan meyve, önceki yıla ait, bu tarihten sonra oluşan meyve ise, bir sonraki yıla ait kabul edilir.
Bunun sebebi; Akdeniz bölgesinde, yağmur sezonunun Sukot zamanı (Tışri Ayı’nın 15’i)açılmasıdır. Yağmurların toprağı ve ağacı suya doyurmaları yaklaşık olarak dört ay sürer (Şevat Ayı’nın 15’i=Tu Bişvat), ve o zamandan sonra ağaçlar meyve vermeye başlar. Tu Bişvat, ağaçlar için yeni bir yıl başlangıcı olduğu için, sene dönümleri bu tarihe göre ayarlanır.
4) Günümüzde Tu Bişvat’ta ne yapılır?
Tu Bişvat’ta, özellikle İsrail toprakları- Erets Yisrael’in mübarek kılındığı meyvelerin;(Devarim 8:8) buğday, arpa, zeytin, hurma, üzüm, incir ve narın masada bulundurulmasına özen gösterilir.
İstanbul Sefarad cemaati adetlerine göre, bunlara ek olarak kaşer şarap, badem, fındık, portakal, elma, ceviz, muz, havuç, karpuz/kavun, leblebi, yer fıstığı, bira (arpaya istinaden), şekerlemeler, limon (varsa etrog) alınır. Ne kadar çok çeşit olursa, o kadar iyidir ve bunlardan sadece sembolik miktarlarda almak yeterlidir.
Ayrıca ağaçta ve toprakta yetişen meyveler dışındaki kategorideki yiyecekler ve şarap dışındaki içecekler, çikolata, şeker, tatlılar vb. de berahaları söylenerek yenilir.
O sezon henüz tadılmamış bir meyve ilk defa yenilerek Şeeheyanu berahası söylenir.
Ayrıca Tu Bişvat’ta geleneksel olarak ağaç dikilir.
5) Tora’da Tu Bişvat bayramından söz edilmez.Talmud’da ise, Hillel ekolüne göre 15 Şevat- ‘ağaçların yılbaşı’ olarak bahsedilir (Masehet Roş Aşana-2a). Ağaçların yılbaşı ise, neden biz insanlar kutluyoruz?
Rabbi Shraga Simmons, Tora’nın, birçok yerinde insan ile ağacı karşılaştırdığını belirtir.
“İnsan kırın ağacıdır”. Devarim-20:19).
“Çünkü halkım ağaçlar gibi uzun yaşayacak...(Yeşayau-65:22)
“Böylesi su kıyılarına dikilmiş ağaca benzer”(Yirmiyau-17:8)
Bu konuda bazı yorumlar:
*Bir ağacın devamlı büyüyüp geliştiği gibi, insan da sürekli kendini geliştirmelidir.
*Bir ağacın meyve vermesi gibi, insan da meyve vermelidir. Kişinin sadece kendisinin büyüyüp gelişmesi yeterli değildir. Gerek vererek, gerek yaparak, sürekli olarak çevresinin de gelişmesine katkıda bulunmalıdır.
*Meyvalar, mitsvaları sembolize eder. Bir ağaç, meyve verdiği zaman, tekrar meyve verme gücünü kaybetmez. Aynı şekilde bir mitsva yapıldığı zaman, zor veya pahalı olmasına rağmen, Tanrı mutlaka bunun karşılığını ve başka mitsvalar yapma gücünü verir.
*Yahudi ulusu bir ağaca benzer. Her dal kendi yönünde büyüse de, her dal aynı ağacın, tek bir ağacın parçasıdır.
*İnsan-ağaç benzetmesinden yola çıkarak, nasıl ki ilk üç yıl ağacın meyvesini yemek yasaksa, dindar ailelerde erkek çocuklarının saçları da üç yaşına kadar kesilmez.
6) Bundan 500 yıl kadar önce Kabalistler Tu Bişvat’ın daha derin bir anlamını ortaya çıkarır. Bu tinsel (spiritüel) anlam nedir?
Kabalistler, Tu Bişvat’ın, Âdem ile Havva’nın günahının onarılması için çok uygun bir zaman olduğunu vurgular. Kabalistlere göre, zengin meyvelerle donatılmış Tu Bişvat masasındaki meyveleri yemek gibi basit bir eylem bile, bu onarıma –tikun- katkı sağlar.
Tora’ya göre, Tanrı’nın dünyayı yaratma amacı, bizim hem genel olarak iyiliği ve güzelliği, hem de özellikle Yüce Tanrı’nın ‘İyiliği ve Güzelliği’ni yaşamamızdır. Tanrı’nın İhsanını, İyilik ve Güzelliği’ni yaşamak, Tanrı ile bağ kurmak, hayal edilebilecek en büyük mutluluk kaynağıdır.
Yahudi hayatının temeli, keyif almak-Tanrı ile bağ kurabilmenin zevkine varmaktır.
Tanrı ile bağ kurmak, ancak Tanrı’ın amacına hizmet etmekle mümkün olur.
Bu dünyanın meyvelerini yiyip bundan keyif almayı, ‘bunu Tanrı istiyor” düşüncesiyle yapınca, Tanrı’nın, dünyayı yaratış amacına hizmet edip, O’nla bağ kurmuş oluruz.
Bu dünyanın nimetlerinin, meyvelerinin, Tanrı’nın hediyeleri olduğunun bilinciyle, bu hediyeleri sevinçle kabul edip tadını çıkararak, Tanrı’ya hizmet etmiş oluruz.
Cennet Bahçesi-Eden Bahçesi’nde, Adem ile Havva’nın tek yapmaları gereken, bir ağaç dışında, bahçedeki bütün lezzetli ve harika meyvelerden serbestçe yemekti (Bereşit 2:16).Yememeleri istenen tek ağaç; ‘İyi ve Kötüyü Bilme Ağacı’ydı ( Bereşit 2:17).
Âdem ile Havva’nın, yasak olan tek meyveyi yemeleri, onların, gerçek anlamda ‘keyif alma’yı ayrımsayamadıklarını gösterdi. Meyveleri Tanrı’nın hediyeleri olarak görüp, onlardan Tanrı’ya hizmetlerinin bir parçası olarak haz etmediler. Tam tersine, bu meyvelerden pay almayı, Tanrı’dan bağımsız olarak, O’nun İsteği’ne karşı gelerek yaptılar.
Hâlbuki gerçek lezzet ve haz, o meyvelerin tadında değil, bu meyveleri Tanrı’nın hediyeleri olarak yiyip tadını çıkarmaktaydı.
Tu Bişvat masasında meyveyi yemeden önce duasını-berahasını söyleriz: (ağaçta yetişiyorsa) “Baruh Ata Ad. Eloenu Meleh Aolam Bore Peri Aets-- Kutsalsın Sen Tanrı’mız, Evrenin Kralı, ağacın meyvesini yaratan”. Bu şekilde, Tanrı’nın, bütün nimetlerin kaynağı olduğunu kabul edip, bunun bilincinde olamayan Adem ile Havva’nın günahını onarmaya çalışırız.
Tabii ki sadece Tu Bişvat’ta değil, her gün,her an, herhangi bir nimetten faydalanmadan önce (ve sonra), bunu bize sağlayanın Tanrı olduğunun bilinciyle o nimet için beraha söyler, ancak ondan sonra faydalanırız. Bu şekilde, Tanrı’ya hizmet ederek o nimetten alınabilecek maksimum hazzı alırız.
Önemli Not: Yazıda kısa bir özet olarak verilmiş olan bilgiler, okuyucuya konu hakkında fikir vermek amacıyla; El Gid Para El Pratikante (Gözlem);Teilim (Gözlem); Yahudilik Ansiklopedisi (Gözlem); Bereşit (Gözlem); kitaplarından, www.chabad.org; www.aish.com; myjewishlearning.com sitelerinden derlenerek hazırlanmıştır. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için özel günler ve uygulamalar hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.
devam edecek...