Son zamanların yeni trend dedikleri organik, doğal, çiğ, canlı vs gibi farklı isimlerle adlandırılan beslenme biçimlerinde kullanılan gıdalar hakkında Özlem Oskay*, bir dönem Amerika’da da almış olduğu eğitimlerden ve tecrübelerinden yola çıkarak bizleri aydınlatacak…. Özlem Oskay’a, Amerika’da son yılların en revaçta konusu olan ‘REAL FOOD’, yani tam tercümesi ‘ Canlı/Gerçek Gıda’ konusunda birkaç sorumuz olacak....
‘Real Food’ nedir?
İçindeki enzimler kaybedilmeden güneşte ve mineralli topraklarda yetişmiş meyve ve sebzelerle hazırlanmış, katkı maddesi içermeyen, işlem görmemiş besinlere ‘Real Food’ yani ‘Yaşayan Besinler’ diyoruz.
Vücudumuza aldığımız zararlı yiyecekler nelerdir?
Ağzımıza koyduğumuz her besin bedenimizin kimyasını oluşturur. Aynı zamanda yaşam enerjimiz yediklerimizden gelir. Çocuklarımızı bu tür besinlerle beslediğimizde onların yaşam enerjisiyle ve ‘Toprak Ana’yla daha çok bağlantıda olmalarını kolaylaştırırız.
Sindirim sistemleri çok daha etkili çalışır. Günümüzdeki beslenme alışkanlıkları çocuklarımızın bedenlerinin hiç tanımadıkları ‘madde’lerle başa çıkmak zorunda bırakıyor. Besin alerjisinden mağdur olan çocuk sayısı her geçen gün o kadar artıyor ki bunu katkı maddesiyle beslenmiş seralarda tarım ilacı ve hormon yağmurunda yetişmiş sözde besinlerle ilişkilendirmemek imkânsız!
Vücudumuza aldığımız zararlı yiyecekler ve asla yemememiz gerekenler nelerdir?
Bedenimizin işlemekte en çok zorlandığı maddeler suni tatlandırıcılar, koruyucu katkı maddesi içeren besinlerdir. Bir besin ne kadar işlem gördüyse o kadar bağımlılık yaratan maddeye dönüşüyor. Dolayısıyla çocuklarımız sürekli bu tarz besinlere yöneliyorlar. Meyveli sütler, yoğurtlar, şeker kaplı corn flakes benzeri masum sandığımız gıdalarla çocuklarımızın bedenine bir yılda giren şeker veya suni tatlandırıcı miktarını bilseniz gözlerinize inanamazdınız. Beden bu tanımsız maddeleri tanımlamak ve sindirmeye çalışmak için çok miktarda enerji harcıyor. Sindirilemeyen besinler bağırsaklarda plak tabakası oluşturmaya başladığında besinlerdeki mineral ve vitaminleri emen kılcıkların önleri kapanmış oluyor ve bundan sonra ne kadar sağlıklı beslensenilse bile beden bundan faydalanamıyor.
Bu yüzden çocuklarımızın sindirim sistemlerinin düzenliliğini takip etmek çok önemli. Ayrıca kanımızın ve beden sıvılarımızın asidik oranına yakın yani alkali bir ortam yaratmak için alkali besinler tüketmek ve canlandırımış, kaliteli su içmek çok önemli.
Yediklerimiz bilinç seviyemizi ve düşüncelerimizi nasıl etkiliyor?
Toksik maddeler bedenimizi toksik hale getirir. Bu da toksik düşünceler üretmemize sebep olur. Ben besinlerin enerjileri ve enerji alanımıza katkılarıyla ile ilgili yaptığım araştırmalarda hep şuna rastladım.. Mineralli toprakta güneşte yetişmiş sevgi ile ekilip sevgi ile toplanmış bir meyvenin yaydığı enerjiyle manipüle edilerek yetiştirilmiş ya da işlem görüp paketlenip rafa konmuş bir ürünün yaydığı enerji birbirinden çok farklı. Biz ne yersek ona dönüşüyoruz. O enerjiyle işliyoruz. Bu iyi olma ve iyi hissetme halimizle çok doğru orantılı. Yani titreşimi yüksek şeyler yediğimizde daha mutlu düşünceler üretiyoruz ve mutlu hissediyoruz.
Çocuklarda yalnış beslenme nelere yol açabilir?
Doğru yanlış diye kategorize etmeden özensiz beslenmenin benim gözlemlediğim sonuçlarından bahsetmek isterim.
Çocuklarımızın yediği herşey beyin kimyalarını etkiliyor. ADD ve ADHD Hiperaktivite tanısı konulmuş çocuklara ekstra özen göstermeliyiz çünkü yedikleri herşey onların konsantre olma, kendilerine güvenme hareketlilik ve işlevsellik hallerini dinamik bir biçimde etkileyecektir.
Şeker beyin besinidir ama doğal bir kaynaktan sağlandığında (örn. meyve) beyin için faydalı olacaktır. Ben çocuklarıma sürekli DHEA ve EFA yağ asidi takviyesi yapmayı ihmal etmiyorum. Yapabileceğimiz en iyi davranış kendi alışkanlıklarımızı gözden geçirerek onlar için ilham alacakları iyi birer rol modeli olmak ve onları kendi bedenlerini dinlemeye yüreklendirmek.
(*) Özlem Oskay Enerji Terapisti ve Bilinçli Yaşam Danışmanıdır