İsrail hangi yöne gidecek? Sağ ve sol oylar nerede ise eşitlenmiş durumda

Netanyahu başı çekiyor ama...Koalisyon kurmak haftalar alabilir

Dünya
16 Ocak 2013 Çarşamba

Koalisyon kurmak haftalar alabilir

Netanyahu’nun seçimi az farkla kazanması henüz işin başı çünkü koalisyon hükümeti oluşturmak için 60 milletvekilinin katılımına ihtiyacı var. Netanyahu dindar partilerle -Şas ve Birleşik Tora Yahudiliği Partisi sırasıyla on ve beş sandalye kazanabilir- koalisyona gidebileceği gibi; son dönemde popüler olan Naftali Bennett’i de koalisyonuna katabilir. Fakat Netanyahu’nun, Naftali Bennett’in Batı Şeria’nın ilhakını savunan ve Filistin Devleti kurulmasına karşı çıkan Bayit Yehudi Partisi gibi sağ partilere yanaşarak bir hükümet kurması yurtdışı imajı için zararlı olabileceğinden, aynı 2009’da yaptığı gibi merkez soldan partileri hükümetine dâhil etmek isteyebilir.

İsrail-Filistin konusuna pek değinmeyen, seçim kampanyasında daha çok ülkenin sosyo-ekonomik sorunlarına dikkat çeken İşçi Partisi lideri Şeli Yahimoviç, Netanyahu liderliğinde kurulacak bir koalisyonda yer almak istemediğini açıkça belirterek muhalefette kalmayı tercih ettiğini açıklamıştı. Dolayısıyla Netanyahu’nun İşçi Partisi ile bir koalisyona girme olasılığı hayli düşük.

Ancak Netanyahu’nun kapısını çalabileceği iki tane daha merkez sol parti bulunuyor: eski TV sunucusu ve gazeteci Yair Lapid’in Yesh Atid Partisi ve Livni’nin Hatnua Partisi. Sandık çıkış sonuçlarına göre 19 milletvekili kazandığı ileri sürülen Yair Lapid, seçim kampanyasında aynı Yahimoviç gibi barış sürecine pek değinmeyerek daha çok sosyal ve ekonomik boyutlara odaklanmıştı. Fakat Livni tam tersine seçim kampanyasını daha çok İsrail-Filistin sorununun çözümünün iki devletli prensibe dayanması gerektiği savının üzerine kurmuş ve Naftali Bennett’i içine alan sağcı radikal bir hükümetin İsrail’in sonunu getireceğini dile getirmişti. Her iki parti de aşırı dindar Harediler’in askerlikten muaf tutulmasına bir son verilmesini istiyor. Netanyahu’nun kuracağı koalisyon hükümetinin geniş bir yelpazede olacağı düşünülürse merkez partilerin bu isteği Netanyahu’yu zorlayacak. Netanyahu’nun koalisyonuna aşırı sağdan hiçbir parti katmaması ancak 40 sandalye kazanması durumunda olur ki bu da artık mümkün görünmüyor. Eğer Netanyahu, ultra Ortodoks partileri koalisyon dışında tutabilirse, bütçe açığı krizini çözmek için kemer sıkma politikalarını da uygulayabilir. Dini kuruluşlar gerek maaş ödemeleri olsun, gerek burslar olsun devlet üzerinde büyük bir yük oluşturuyor bu yüzden ultra Ortodoks partiler harcama kesintilerine gitmeye direniyor.

 

İsrailli seçmen ne istiyor?

İsrailli seçmenin, sandıklara giderken aklında ilk sırada ekonomik endişesi vardı. İsrail, son çıkan ekonomik veriye göre 4 milyar dolarlık bir bütçe açığı ile karşı karşıya. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yüzde 4,2’sine denk gelen bu açık, beklentilerin tam iki katı çıkmasıyla şok etkisi yarattı. Buna ilave olarak İsrail’in henüz üzerinde anlaşılmış bir 2013 bütçesi yok. 2011’de hayat pahalılığına karşı Tel-Aviv protestoları hatırlandığında halkın- özellikle gençlerin bir numaralı meselesinin ekonomik olduğu görülüyor. Netanyahu bu konuda seçmenlere konut fiyatlarını düşürmeye yönelik çalışacaklarını belirterek, bunun için güçlü bir iktidar gerektiğinden oyların küçük partilere gitmemesini istedi. Netanyahu, telekomünikasyon sektöründe rekabet yaratarak fiyatları düşürmeyi başaran popüler eski İletişim Bakanı Moşe Kahlon’u da bu amaçla bir son dakika manevrasıyla İskân Bakanı yaptı.

İsraillilerin aklındaki bir başka konu ise Obama yönetimindeki ABD ile ilişkileri. ABD’nin ulusal güvenlik ekibi büyük ihtimalle İsrail karşıtı olarak görülen Chuck Hagel ve yerleşim birimlerini eleştirmesiyle öne çıkan John Kerry’den oluşacak. İsrail, İran konusunda daha da bastırmaya devam eder, saldırgan retoriğini sürdürürse ABD ile ilişkileri daha da gerilebilir.

Obama’nın en son kapalı kapılar arkasında “Netanyahu yerleşim bölgeleri ile ilgili her kararında İsrail devletini bir yalnızlığa doğru itiyor, İsrail kendi çıkarlarına aykırı hareket ediyor,” açıklaması basına sızmış, Beyaz Saray ise bunu yalanlamamıştı. Netanyahu bu sözler üzerine ABD veya hiç kimsenin İsrail’in içişlerine karışamayacağını ve İsrail’in çıkarlarını en iyi kendisinin koruyacağını belirtmişti.

Netanyahu ve Obama’nın ilişkisi yıllardır gergin. Bugün, bölgedeki gelişmeler iyice İsrail’in aleyhine dönmüşken, en büyük müttefikiyle uyuşmazlığa düşmek İsrail için iyi olmaz.  Arap Baharı ile Ortadoğu’da İsrail’in düşman olarak gördüğü İslami gruplar nüfuz kazanırken; İran’ın nükleer tehdidi konusunda ABD ile bir görüş birliğine varılmış değil. Her ne kadar ABD İsrail ile bağlarını koparacak olmasa da analistlere göre İsrail bundan sonra BM Güvenlik Konseyi’nde ABD’nin veto gücüne güvenemeyebilir.