İkinci Dünya Savaşı’nda hayatta kalmayı başaran Edgar Feuchtwanger eski komşusu Adolf Hitler ile ilgili anılarını kaleme aldı. Münih doğumlu Edgar Feuchtwanger’in Fransız gazeteci Bertil Scali ile birlikte kaleme aldığı kitapta Nazi diktatör ile karşı karşıya gelmesinden antisemit zulümleri deneyimlemesine kadar çeşitli çocukluk anılarını kitabında aktarıyor
Adolf Hitler Almanya’da iktidara geldiğinde Edgar Feuchtwanger küçük bir çocuktu. Feuchtwanger, Hitler’in 1929 ile 1933 yılları arasında yaşadığı Prinzregentenplatz 16’nın karşısındaki sokakta oturmaktaydı. Bugün 88 yaşında olan Edgar Feuchtwanger’in gazeteci Bertil Scali ile birlikte kaleme aldığı anılarından oluşan ve Michel Lafon Edition tarafından yayınlanan “Hitler Mon Voisin” adlı kitabı 10 Ocak günü Fransa’nın seçkin kitapçılarında yer aldı.
Feuchtwanger kitabında; “Onun evinin karşısında durur Hitler’in nasıl bir hayatı olduğunu hayal etmeye çalışırdım. Sabah kahvaltısında ne yediğini hayal eder, pencerenin ardında gölgesini görürdüm. Bizden nefret ederdi. Var olduğumu bilmediği halde benden de nefret ederdi” diye yazmakta.
Ailesi ile Münih’ten kaçan Feuchtwanger, Hitler’in Prinzregentenplatz 16’nın ikinci katındaki dairesinin her türlü ayrıntısını anımsıyor. Hatta savaş öncesindeki çocukluk arkadaşlarını, bakıcısı Rosie’yi ve mutlu aile sofralarını…
Almanya’nın ünlü roman ve oyun yazarı, Nazi karşıtlığı ile tanınan bir siması Lion Feuchtwanger’in yeğeni olan Edgar, ailesinin uzun zaman Hitler’in konutunun bu denli yakınında yaşamış olmasını “mizahi” bir gerçek olarak görüyor.
Duncker&Humblot firmasında yayıncı olan babası kitap sevgisini Edgar’a aşıladı. Genç Edgar çocukluğunda Martin Buber, Thomas Mann ve Carl Schmitt gibi ünlü yazar ve entelektüelleri tanıma olanağını buldu. 1939’un Eylül ayında 15’nci doğum gününe dek kaldığı Almanya’da o ülkenin diktatörlüğe dönüşmesine, Nuremberg kanunları ile antisemitizmin giderek yayılmasına tanık oldu.
Baba Kristallnacht’ta tutuklandı
Kitabında; “Bu şeytanın ve çılgın rejimin sonu geleceği umuduyla Münih’te dört yıl daha kaldık” diyen Feuchtwanger’in babası, Yahudi sinagoglarına ve işyerlerine yönelik saldırıların gerçekleştiği, 91 Yahudi’nin öldürüldüğü, 30bin Yahudi’nin tutuklanması ile sonuçlanan ve tarihe Kristallnacht olarak geçen pogromda 1938’in 10 Kasım günü Gestapo tarafından tutuklandı. Baba Feuchtwanger’in tutuklu kaldığı Dachau’dan altı hafta sonra serbest bırakılmasının ardından aile İngiltere’ye giriş vizesi edinmeye çalıştı. 1939’da İngiltere’ye göç etmeyi başaran aile Winchester’e yerleşti. Edgar ilki 1957’de annesi ile birlikte olmak üzere savaş sonrasında birçok kez Almanya’da eski yaşadığı mahalleye geri döndü.
Edgar Feuchtwanger anılarını kaleme almanın, bir tarihçi olarak uzun kariyeri ve acı veren anıların yeniden gündeme gelmesi açısından bir çeşit meydan okuma olduğu izlenimini taşıyor. Bismarck ve İkinci Dünya Savaşı öncesi Almanya tarihi konusunda kitapları bulunan Edgar Feuchtwanger; “Bir tarihçi olarak tüm bildiklerimi bir kenara bırakıp çocukluğumun anılarına geri dönerek o zaman neler düşünüp, neler hissettiğime odaklandım” demekte.
“Yazmaya başlamadan, ‘benim yazabileceğim, yazılmadık bir şey kaldı mı ki?’ diye düşünüyordum. Yazmayı planlamamıştım, ancak ailem yazmam konusunda baskı yapınca ‘hayır’ diyemedim” sözleri ile Edgar bu işe nasıl başladığını dile getiriyor.
Fransız gazeteci gazeteci Bertil Scali’ye göre kitabın en güçlü yönü, Edgar’ın mutlu çocukluk anılarının Hitler’in iktidara gelmesi ile tehdit edilme korkusu ile bastırılmış olması olduğunu vurguluyor.
1995 yılında Edgar Feuchtwanger ile tanıştığında Bertil Scali VSD dergisinde çalışan 25 yaşında bir muhabirdi. Feuchtwanger’in kızı tarafından yazılmış ve İngiltere’de Independent gazetesinde yayınlanan babasının Almanya’daki çocukluğu hakkındaki yazıyı okumasının ardından Bertil Scali, bu kişi hakkında yazmaya karar verdi.
Çocuk günlüğü tadında
Bertil Scali, Feuchtwanger birlikte kitap yazmaya ikna oluncaya dek geçen 17 yıl süresince onunla ilişkisini sürdürdü. “Kitabın çoğunu şimdiki zamanda yazdık, bu da bir çocuğun günlüğünü okuyormuş izlenimini veriyor. Böylece öykü çok daha renkli ve insancıl oldu” diyen Bertil Scali, hazırladığı bir belgeselin 24 Ocak günü Fransız Planete TV’de gösterileceği, kitabın da İtalya, Almanya ve Hollanda’da yayınlanacağı bilgisini verdi.
Scali kitapla ilgili izlenimlerini de şu sözlerle aktarıyor: “İnsanlar bana, Edgar’ın anılarının ebeveynlerinin ona Hitler ile ilgili anlattıklarından veya bir tarihçi olarak bilgi birikiminden etkilenmiş olabileceğini söylüyorlar. Ben onlara ‘olabilir, ama kimin umurunda’ diyorum. Zira amacımız bir tarih kitabı yazmak değildi. Bir çocuğun gözünden anlatılmış bir tarih kadar etkileyici ve güçlü ne olabilir ki?”