Araplar 22 Ocak seçimlerine ‘gayretlerine değmeyeceği’ ve ‘değişim yaratmak için güçleri olmadığı’ gerekçesiyle pek rağbet göstermedi.
Araplar 22 Ocak seçimlerine ‘gayretlerine değmeyeceği’ ve ‘değişim yaratmak için güçleri olmadığı’ gerekçesiyle pek rağbet göstermedi. Arap partilerin çağrılarına rağmen seçmenlerin sadece yarısı sandıklara gitti. Bu oran ancak 2001 yılında İkinci İntifada döneminde bu kadar düşük kalmıştı. Yine de İsrailli Arap oyları geçen sefer 11 olan meclisteki sandalye sayısını bir artırarak 12’ye çıkarmayı başardı. United Arab List-Taal beş, Hadash dört ve Balad üç milletvekilini bir sonraki Knesset’e sokmayı garantiledi.
İsrailli Araplar 1,6 milyon nüfusla İsrail nüfusunun yüzde 20’sini oluşturuyor. İsrail vatandaşı olarak seçme ve seçilme hakkı olan Araplar ancak adeta bir kimlik krizi yaşıyor. Son yapılan anketlerde bir Filistin Devleti kurulması halinde çoğunluğun orada yaşamak istemediği ortaya çıksa da aynı çoğunluğun İsrail içinde de ayrımcılığa maruz kaldıklarını düşündüğü sonucu çıkıyor. Nüfusun bir kısmı seçimleri boykot ederek seslerini yükseltebileceklerini düşünüyor; bir kısmı da kesinlikle sandıklara gidilmesi gerektiğini savunuyor. Arap oylarının da kendi içinde bölündüğü yadsınamaz bir gerçek. Bir Arap seçmen belki de “Milletvekillerimiz Meretz Partisi’nden aday olsalar daha fazla temsil edilebiliriz,” diyerek bu ikilemin altını çiziyor.