TRANSFER SEZONU

Havaya saçılan paralar, transfer dedikoduları, beklentiler, verilen maaşlar tartışıla dursun her transfer döneminde büyük küçük ayırmaksızın yabancı oyuncular transfer ediliyor. Kimi soyup soğana çevirip ülkeyi terk ediyor, kimi hem ardında güler yüzler bırakıyor hem de aldığı paranın hakkını veriyor. Son günlerde Belhanda, Robinho, Sneijder, Niang, Drogba gibi yıldız transferlerinin olması veya olacak olması büyük kulüplere gelip gönlümüzde taht kurmuş futbolcuları bize hatırlattı, birer cümleyle o destanlaşmış oyunculara bir göz atalım

Spor
6 Şubat 2013 Çarşamba

FENERBAHÇE

Bir gerçek var ki, Fenerbahçe’nin yabancı oyuncu transferleri birkaç yerli transferi saymazsak, yerli oyunculara nazaran genelde daha başarılı oluyor. Bakalım, taraftarlar arasında destanlaşmış, aldığı parayı sonuna kadar hak etmiş oyuncular Sarı-Lacivert renklerde ne gibi anılar bırakmış.

Uche: “Uche sahada sakızzz çiğniyorr!” belki de kendini özetleyen yegâne cümle. Tam 9 sene Fenerbahçe formasını giyerek, takımın vazgeçilmezleri arasına girmişti.

Viorel Moldovan: Sadece 2 sene Fenerbahçe’de forma giyse de, golleriyle çoğu futbolseverin sevgisini kazanmıştı. O senelerde Romanyalı olması da onun için avantajdı tabi.

Samuel Johnson: 4 sene boyunca Sarı-Lacivertli formayı giyen siyahî oyuncu denince akla ilk gelen, son dakikalarda Bülent’in sırtına çarptırarak attığı golle Galatasaray’ın en görkemli dönemini yıkması olmaz da ne olur!

Haim Revivo: Sempatik tavırları, attığı perendeler ve hızlı deparlarıyla 2 sene boyunca göz doldurdu, her kesim tarafından sevildi ve çok kıskanıldı. Ardından, ezeli rakibe transfer olup Hain Revivo diye anılsa da, Fenerbahçeli taraftarlar arasında her zaman hatırlanan bir oyuncu oldu.

Milan Rapaiç: 2000-2002 yılları arasında takımın vazgeçilmezlerinden olan Rapaiç, Lazetiç’le birlikte uyumuyla Fenerbahçe’nin hep hatırlamak istediği yıllarda yer aldı.

Toni Schumacher:  Bir sezonda 35 maçın 14’ünde gol yemeyerek 90’lı yılların başında Fenerbahçe’nin kalesini güvene alıp, taraftarların kalbinin anahtarını da bulmuş oldu.

Pierre Van Hoijdoonk: Alex’den sonra Fenerbahçe’nin en sevilen yabancı transferi oldu. Oynadığı reklamlardaki sempatik tavırlarıyla her kulübün taraftar grupları tarafından sevildi. Yaşına rağmen, oynadığı futbol ise muazzamdı.

Jesh Hogh: Danimarkalı eski milli futbolcu, golcü olmadığından çok anılmasa da Sarı-Lacivertli renklerle özdeşleşip Uche ile çok iyi bir ikili olmuştu.

Nikola Lazetiç: Geldiği sezon neredeyse maç kaçırmayan Lazetiç, Rapaiç’le birlikte Fenerbahçe’nin orta sahasını canlandırıp Galatasaray’ın domine ettiği ligde Fenerbahçe’yi şampiyonluğa ulaştırmışlardı.

Jay-Jay Okocha: İki sene Türkiye’de kalmasına rağmen Türk vatandaşı olup herkesin gönlünü fetheden işte o siyahî oyuncu!

BEŞİKTAŞ

Beşiktaş’ın yabancı oyuncu transferleri genelde başarısız ve pek ismi olmayan oyuncular oluyor. Son yıllarda da takıma kattığı oyuncuların adresleri ya Anadolu takımları ya da Katar gibi ülkeler oluyor. Ancak, her şeye rağmen en az taraftar kadar Siyah-Beyaz renklere âşık olmuş yabancı oyuncular da gelmemiş değil. Bunda da Türkiye’nin en ateşli taraftarın payı az değil.

Daniel Pancu: Hücumda da çok iyi işler becermesine rağmen, Kadıköy Panteri olarak anılacak olması Beşiktaş’ın değişmez bir gerçeği olarak kalacak. O müthiş 4-3’lük zaferle!

Daniel Amokachi: Yabancı oyuncu transferinde nedense pek başarılı olamayan Beşiktaş’ın siyahî oyuncu transferleri hep yerli transferler gibi olmuştu. Amokachi de o uyumu hemen sağlayıp, ailenin bireyi olan süratli afacanlardan biriydi.

John Carew: Yıldız olmasına rağmen genç yaşta Kartal olan Carew, attığı gollerle taraftarların sevgilisi olmasına rağmen 8 Milyon Euro’luk rakamla Lyon’a satılmıştı.

Les Ferdinand : 22 yaşında kiralık geldiği Beşiktaş’ta adeta unutulmazlar arasına girdi!

Zago: Geldiği geç yaşa rağmen, 2 sene futbol oynadığı Beşiktaş’a yıldız olarak gelip yıldız olarak gitti. Her daim savunmanın bel kemiği olan Zago, sempatik tavırlarıyla hep taraftarlar tarafından sevildi.

Ricardinho: Hangi ara geldi, hangi ara gitti belli olmadı, ama taraftarlar da onun adına marş yapmadan bir türlü duramadı! Ricardinho, Rico, her daim kombine alma nedeni oldu.

Amaral: Müslüm Baba diyip fazla konuşmasak mı(!)

Oscar Cordoba: Herkes onu Hasan Kabze’den yediği gol nedeniyle suçlayıp takımdan şutlasa da Cordoba, yıllarca kalesini koruduğu Beşiktaş’ta çok sevildi, seviliyor ve sevilecek de.

GALATASARAY

Avrupa’yı her daim titreten Galatasaray ise yabancı transferleri konusunda UEFA Kupası’nı kazandıktan sonra etrafa çok para saçtı, saçtıkça saçtı. Milyonlar harcadığı transferlerden hayır gelmezken, ucuza mal olan oyunculardan da çok verim aldı. Bakalım kimlermiş...

Cesar Prates: Çok az top oynadı. Sessiz geldi, sessiz gitti, ama onun kullandığı her frikikte ayağa kalkmayan, Hagi’nin frikiklerinin özlemini gidermeyen Cimbomlu kalmadı.

Cevad Prekazi: Çoğu canlı izledi, gençlerse televizyonlardan yıllar sonra dinledi onu. Attığı frikikleriyle yaşlısı genci her Galatasaraylının dilinden dolandı, dolanmaya da devam edecek.

Zoran Simovic: Galatasaray’ın son 6 yılındaki kaleci transferleri dışında, hata yapmadığı tek bölge olan kaleci transferinde zincirin en önemli halkalarından oldu. En görkemli Avrupa yıllarında, taraftarların marşlarıyla uğurlandı.

Mondragon: Şampiyonluk için dökülen gözyaşları, Taffarel’den sonra devam eden sempatik tavırlar. Harbi Cimbomluydu! Çok sevildi! Kimse gitmesine anlam veremedi, o gittikten sonra her şey altüst oldu. 5-1’lik Fener galibiyetindeki performansını kimse unutamadı. Her zaman istikrarlıydı, kiralık geldi imparator gitti.

Gheorghe Popescu: Savunma olduğundan attığı gollerle anılması çok zor olsa, adaşıyla birlikte kupayı kaldırmadan önce o muhteşem son penaltıyı atan işte O’ydu.

Taffarel: “Çok güzell, çokk güzell”. Danone reklamları, maç sonu röportajları, sürekli gülen yüzü... Taraftar onu nasıl unutabilirdi! UEFA Finali’nde çıkardığı Henry’nin kafatopu mu, fazla söze gerek yok!

Mario Jardel: Çok pahalı geldi, çok ucuza gitti. Tabi paradan değerli çok şey olduğundan Real’e attığı altın gol milyonlara bedeldi. Aynı sene Şampiyonlar Ligi’ndeki başarı da keza öyleydi!

Harry Kewell: Daha iki sene öncesine gitmesine rağmen çok özledi Cimbomlular onu, hem de o olaylı Leeds turunda o formayı giyiyordu! Adına besteler, şarkılar yapıldı. Ülkesine döndü, ama hala Sarı-Kırmızılara gönül veren taraftarların kalbinde o gülen yüzü ve sol ayağı yer ediyor!