Oyun-Spor-Skor ve Rezalet

Oyun, sonucu düşünülmeden eğlenmek amacıyla yapılan hareketlerdir. Spor ise belirli ölçüde fiziksel güç ve beceri gerektiren yarışmalı ve eğlenceli etkinlikler olarak tanımlanabilir. Ancak artık günümüzde spor mücadelesi olarak adlandırılacak herhangi bir karşılaşma kalmamıştır. Artık spor masum bir toplumsal olay değildir, çünkü masum olan oyundu, o da spordan kovuldu

Nedim BÜYÜKABOLAFYA Spor
20 Şubat 2013 Çarşamba

Oyun, sonucu düşünülmeden eğlenmek amacıyla yapılan hareketlerdir. Oyun ‘iş’ in karşıtı olarak düşünülmektedir, çünkü ‘iş’ te belli bir sonuç söz konusudur.” Bilimsel olarak oyunun tarifi bu şekilde açıklanmaktadır.

Spor ise belirli ölçüde fiziksel güç ve beceri gerektiren yarışmalı ve eğlenceli etkinlikler olarak tanımlanabilir. Önceleri spor kavramı, boş zamanları değerlendirmeye yönelik balıkçılık, avcılık ve atıcılık açık hava etkinliklerini, belirlenmiş kurallara göre bireyler ya da takımlar arasında yapılan düzenli atletik yarışmalardan ayırmak için kullanılırdı. Fiziksel yarışma anlamında sporun ne zaman başladığı kesin olarak bilinmemektedir.

Arkeolojik buluntular Eski Çin’de top oyunlarının yaygın biçimde oynandığını göstermiştir. Eğer bu oyunlar dinsel bir gösteri değil de bir yarışma özelliği taşıyorsa, sporun ilk biçimlerinden biri olarak ele alınabilir. Eski Yunan ve Roma’da da top oyunları boş zamanların sağlıklı bir biçimde değerlendirilmesi amacıyla oynanırdı.

Eski Mısır’da spor oldukça yaygındı. Firavunlar, ülkeyi yönetecek yetenekte olduklarını, avcılıkta ve ok atmadaki üstünlüklerini göstererek kanıtlardı. Böyle gösterilerde firavunlar bir başka kişiye karşı yarışmazdı. Bu nedenle olağanüstü başarıları yalnızca birer efsane de olabilir. Eski Yunan ve Girit’te spor gösterileri hem dinsel, hem din dışı amaçlarla gerçekleştirilirdi. Homeros’un İlyada ve Odysseia adlı yapıtlarında bu iki tip spor etkinliğinden de söz edilir. Din ve sporun birleştirildiği en ünlü spor etkinliği, başlangıcı İÖ 776 olarak belirlenen, ama geçmişi büyük olasılıkla daha eski tarihlere uzanan Olimpiyat Oyunları’dır.

Rönesans döneminde spor artık tümüyle dinsel amaçların dışına çıkmıştı. 15. ve 16. yüzyılların soyluları ve aydınları dansı spora yeğlediler. 18. ve 19. yüzyıllarda spor giderek uzmanlık dallarına ayrıldı. Kurulan ulusal örgütler standart kurallar koydu.

Modern sporlara geçişin ardında ‘Sanayi Devrimi’nce desteklenen bilimsel gelişmeler yatar. Bu dönemden sonra, atletler, fiziksel olarak en yüksek düzeylerine ulaştırılmak üzere sistemli bir biçimde çalıştırıldı. Basketbol, voleybol gibi yeni sporlar, pazara sürülen yeni bir mal gibi, istenen özellikleri karşılayacak biçimde özel olarak geliştirildi. Kapitalist girişimcilik, sporların pazarlanabilir bir ürün olarak modernleştirilmesinde önemli bir rol oynadı. Boş zamanı değerlendirmek için oynanan geleneksel oyunların modern spor dallarına dönüştürülmesinde okulların ve üniversitelerin de önemli katkıları oldu.

Artık skor önem kazanmaya başlamıştı. Skor ise ‘karşılaşmada tarafların kazandığı sayılar’ olarak tarif ediliyordu artık.

 

Ne oldu ise zaten skorun sporun içine girmesinden sonra başladı. Skor oyunun sporun içinden atılmasına sebep oldu. Artık insanlar kazanmak ama sadece kazanmak uğruna mücadele etmeye başladılar.

Artık insanların kendi doğal güçleri izleyenleri ve taraftarlarını tatmin etmez oldu, böylece doping de kelime hazinemizde yerini almaya başladı. Doping; vücuda üstün hareket ve enerji sağlamak için uyarıcı ilaç almak. Artık spor karşılaşmalarında sporcular birbirlerine üstünlük sağlamak amacı ile vücutlarının gücünü ve direncini artırmak için doping yapmaya başladılar.

Son yılların belki de son yüzyılın en büyük doping skandalı bisiklet camiasında yaşandı. 22 Ekim 2012 itibariyle UCI (Uluslararası Bisiklet Birliği) daha önce USADA’nın (Amerikan Anti-Doping Ajansı) aldığı kararı onayladı ve Lance Armstrong’un doping ve yasaklı madde kullanımı gerekçesiyle ömür boyu spordan men edilmesiyle birlikte kariyeri boyunca kazandığı bütün başarıları geri alındı.

Sporla alakalı olan olmayan herkes bu haber karşısında şok oldu.

Nasıl olurdu? Hayatı herkese ibret dolu zorluklar, mücadeleler ve başarılarla dolu olan Lance Armstrong ‘ un her başarısı lekeli olamazdı…

Hatta gazetemizin başarılı yazarlarından rahmetli Alp Alkaş son yazısına şöyle başlıyordu ‘En baştan itiraf ediyorum. Genel denemelerimin aksine bu yazı oldukça taraflı bir yazıdır. Aksi ‘delil’ ve ‘tanıklara’ karşın, kendimi bildiğimden beri baş tacı etmiş olduğum Lance Armstrong’a olan güvenimi yeniden dile getireceğim.’

Ancak Amerika’nın ünlü sunucusu Oprah Winfrey’e konuşan Armstrong “ Doping kullanmak hataydı, üzgünüm. Kusurlu bir karaktere sahibim” ifadesini kullanarak bütün takipçilerini hayal kırıklığına uğrattı. Armstrong kanseri yenerek spora yeniden döndüğü 2009’dan sonra hiç doping kullanmadığını da söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri Dopingle Mücadele Kurumu, Armstrong’un doping programının spor tarihinde görülen en sofistike doping programı olduğunu açıklamıştı.

Aslında mesele doping değil, mesele rekabet, mesele skor meselesi. Spor dünyasında reklamlarla, bahis ortamları ile o kadar ağır rekabet ortamı yaratılıyor ki ortalıkta artık ahlaksız bir başarı anlayışı hâkim olmaya başladı.

Armstrong’un televizyonda söylediği gibi’ dopingi ben icat etmedim, o şampiyonluklar nasıl gelebilirdi sanıyorsunuz’.

İşte bu belki de rezaletin tanımı olması gereken cümle.

Aslında rezalet bu cümleden sonra başladı, çünkü bu cümleden sonra program bir şov programına dönüştü, bütün anlatılanlar ve aldatmacalar unutuldu.

Bu tarz rezaletler her spor dalında oluyor örneğin dünyayı peşinden sürükleyen futbol.

Avrupa ve dünya futbolu şike skandallarıyla sallanıyor. Avrupa Polis Ofisi (EUROPOL) şike şüphesiyle soruşturulan karşılaşmalarla ilgili açıklamalarda bulundu. Yapılan açıklamada içlerinde İngiltere’de oynanmış bir Şampiyonlar Ligi maçının da dâhil olduğu birçok karşılaşmada şike yapıldığına dair deliller bulundu. Haber Ada’yı salladı.

Uzun süre yürütülen soruşturma sonucunda elde edilen bilgilerde İngiltere’deki Şampiyonlar Ligi maçının adı açıklanmazken, olayın arkasında Singapur (Asya) merkezli bir organize suç örgütünün olduğu söylendi. Ayrıca yapılan açıklamada şüpheli mücadelenin 3 ya da 4 yıl önce oynandığı da ifade edildi. Avrupa şimdi bu maçı merak ediyor.

EUROPOL, 18 aylık soruşturması sonrasında, raporunda Avrupa’da 380, Afrika, Asya ve Güney Amerika’da 300 maçta şike yapıldığını belirtti. Bağlanmış 680 maçın 425’inde kulüp yetkilileri, oyuncular ve hakemlerin de işin içinde olması olayın vahametini daha korkunç boyutlara taşıyor. Dünya Kupası finalleri, Avrupa Futbol Şampiyonası elemeleri ve Avrupa’nın 5 büyük liginde şike yapıldığı da ortaya çıktı. Korkunç tablo herkesi tedirgin ediyor.