Erken yaşta dil eğitimi için yabancı dil ağırlıklı sınıf

4+4+4 sistemiyle birlikte İngilizce eğitiminde yeni bir programa başlıyorsunuz. Biraz bilgilendirir misiniz bizi?

Emine Kandemir: Aslında İlkokul Müdürü olarak bu yeni sistem için çok heyecanlıyım. Aynı zamanda İngilizce öğretmeniyim. Ne kadar çok yabancı dil ders saati ve ne kadar etkin bir öğretim programı olursa o kadar verimli oluyor. Sağlam bir alt yapı daha sağlam bir gelecek vaat ediyor. Bölüm başkanımız Aylin Kan bu konuda tüm gelişmeleri takip ediyor.

Intensive Language Class (ILC) programı nedir?

Aylin Kan: Bu yıl, yabancı dil programımızı daha da geliştirmek ve zenginleştirmek istiyoruz ve ILC programına geçiyoruz.  4+4+4 sistemine geçilmesiyle birlikte 5. sınıflarımızda bu yıla dek haftada 8 saat İngilizce dersi yapıyorken artık haftada 16 saat İngilizce dersi yapacağız. Bu, yıllık 288 İngilizce ders saatinin toplam 576 saate çıkması demek. Bu sürenin 324 saatini Native Speaker (Anadili İngilizce olan) öğretmenimizle işleyecekler.

Language Arts, Communication Skills ve World Issues isimli dersleri görecekler. Language Arts derslerinde dilbilgisi kalıplarını temalar aracılığıyla Communicative Approach yöntemini kullanarak öğreteceğiz. Communication Skills ve World Issues derslerini de anadili İngilizce olan öğretmenler ile konuşma ağırlıklı uygulayacağız.

Communicative Approach dediğiniz İletişim Kurmaya yönelik bu derslerin içeriğinde neler olacak?

A.K: Derslerimizi ülkeler, sinema, sağlık, çevre, yaşam şekilleri gibi temalar çerçevesinde işliyoruz ve bu temalar aracılığıyla öğrencilerimizin İngilizce sözcük dağarcığını zenginleştiriyor, onlara farklı dil kalıplarını öğretiyoruz. Communicative Approach yöntemi, öğrencilerimizin yaş özelliklerine uygun, çeşitli iletişim merkezli aktivitelerin hem eğlenceli hem de öğretici şekilde kullanıldığı bir yöntem.  Farklı durum ve ortamlara, uygun konuşma kalıplarını kullanmalarını sağlıyoruz. Öğrencilerimiz bu yöntemle resmi konuşma dili, edebi dil ve günlük konuşma dili kalıplarına hâkim oluyorlar. Yabancı bir ülkeye gittiklerinde kiminle nasıl konuşulacağı hakkında beceri kazanmış oluyorlar.

Temel amacımız; bu derslerle öğrencilerimizin dört temel dil becerisini (okuma-yazma-dinleme ve konuşma) geliştirmek. Bunu sağlamak için, yoğun bir okuma programı yürütüyoruz.

Öğrencilerinize yabancı dilde kitap okumayı nasıl özendiriyorsunuz? Hepsine kitap temin etmek kolay oluyor mu?

A.K: Önümüzdeki yıl, “Myon Okuma Programı”nı kullanarak 3000 adet kitaptan oluşan dijital kütüphane sayesinde daha çok kitap okumalarını hedefliyoruz. Böylece şu an 5. sınıflarda okuttuğumuz yedi adet İngilizce kitabını önümüzdeki yıl en az 50 adete çıkartacağız. Halen uygulamakta olduğumuz ‘extended reading’ programı, öğrencilerin ders dışında da kitap okumalarını ve incelemelerini hedefleyen bir program. Bu okuma programında öğrencilerimizle okunan kitaplarla ilgili rapor yazımı, drama çalışması ve eleştirel düşünceyi geliştirici farklı etkinlikler yapıyoruz.

E.K: Myon Okuma programını inceleyince ben de çok etkilendim. Çünkü öğrenci hem bir e-kitap okuyacak hem de anadili İngilizce olan birinden sesli duyarak hikâyeyi satır satır izleme fırsatına sahip olacak. Sonrasında yaptığı egzersizler ile hikâyeyi ne kadar anladığı öğretmeni tarafından takip edilebilecek. Öğrenciler arasında haftanın en çok beğenilen kitapları seçilebilecek. Böylece o kitabı okumayan öğrencilerin de merak edip okumalarını teşvik edecek doğal bir ortam yaratılacak. Çocuklarda yaşama çok güzel bir pencere açacak.

Okulunuzdaki öğrencilerin pek çok uluslararası projeye katıldığını biliyorum. Yurtdışında okulu temsil ediyorlar. Bilim, fen, sosyal alanlarda pek çok çalışmaları var. Bu yarışma ya da projelere hazırlıklı olmalarına yardımcı olacak mı yeni sisteminiz?

A.K: Tabi ki. Bu programda çok önem verdiğimiz bir başka ders ise ‘World Issues’. ‘World Issues’ dersleriyle, öğrencilerimizin dünya sorunları ile ilgili farkındalığını arttırmayı ve bu sorunlara çözüm önerileri getirmelerini hedefliyoruz. Yine bu derslerde yapılan sunumlar ve proje çalışmaları aracılığıyla öğrencilerimizin münazara ve sunum tekniklerine hâkim olmalarını sağlıyor, toplum karşısında konuşma becerilerini pekiştiriyoruz. 5. sınıf öğrencilerimiz ILC programıyla, 6. sınıftan itibaren katılacakları uluslararası projeler ve Junior Model United Nations çalışmaları için güçlü bir altyapı sağlamış olacaklar. Kurum olarak 5. sınıf öğrencilerimizin yılsonunda ‘British Side’ın yürüttüğü Cambridge Esol sınavlarına girmelerini öneriyoruz. Bu uluslararası yeterlilik sınavına hazırlık sürecinde de öğrencilerimize destek oluyoruz.

Röne Kaspi: Biz senelerdir öğrencilerimizi Movers, Flyers,PET, CAT sınavlarına sokuyoruz. Bu yıl da Junior Toefl diye bir sınav açıldı. Sekizinci sınıf öğrencilerimiz ona da girecek. Bu sınav sonuçları da bize yapılan çalışmalarla ilgili bir geri bildirim verecek. Senelere göre yaptığımız çalışmaların çocuklar üzerindeki gelişimini ölçüyor olacağız.

Oldukça yoğun bir sene olacak 5. sınıf öğrencileri için. Peki, 5. sınıfta zorlanmamaları için nasıl bir alt yapıya sahip olmaları gerekiyor?

Röne Kaspi: Her şey anaokulundan başlayan bir bütün. Anaokulumuzda yabancı dil koordinatörümüz var. Onun yapmış olduğu yönlendirmelerle, her sınıfın biri İngilizce konuşan biri de Türkçe konuşan iki öğretmeni var. Sınıfın temasına uygun olarak İngilizce öğretmeni kelimeler belirliyor. Konuyla ilgili İngilizce etkinlik yaparken belirlenmiş kelimelerle oluşan kalıp cümleleri kullanıyor. Öğrenciler de bu kalıp cümleleri öğreniyorlar. Birinci sınıfa başladıklarında bu kalıp cümleleri konuşarak geliyorlar. Yani öğrencilerimiz anaokulundan biraz İngilizce konuşarak geliyorlar.  1-4. sınıf arasında zaten yoğun bir İngilizce programı uyguluyorduk. Şimdi ILC 5. sınıf programına destek olması açısından o bölümde de farklılıklar var.

A.K: Ders saatlerinin iki saatini Story Telling dersine ayırdık. 1. sınıftan itibaren ‘Myon Okuma Programı’nı kullanacağız. Üniteleri ile örtüşen kitaplar okumalarını teşvik edeceğiz. Bu seviyelerde de anadili İngilizce olan öğretmenler olacak. Anaokulunda uygulanan Circle time (Çember zamanı) devam edecek. Öğrendikleri kalıp cümleleri koridorlarda, kulüp aktivitelerinde de kullanmaları ile konuşmaları güçlendirilecek. 4. sınıfa geldiklerinde okuma, yazma etkinlikleri biraz daha ağırlık kazanacak.

5. sınıflarda bu kadar yoğun İngilizce eğitimi yapınca müfredatın geri kalanını yapmaya zaman kalıyor mu?

Zeynep Adıgüzel: Aslında müfredatı tamamlamakta bir sıkıntımız olmuyor. Devlet okullarında 36 ders saati vardır. Bizim okulumuzda haftada 42 saat ders yapılıyor. 5. sınıflarda MEB sekiz ders saatini etüt ve seçmeli ders olarak verdi. Ve yabancı dil ağırlıklı eğitim uygulamak isteyen okulların bu sekiz ders saatinin tamamını İngilizce olarak değerlendirebilmesine imkân tanıdı. Biz zorunlu müfredat derslerini yine yapıyoruz. Etüt saatlerini ve seçmeli ders saatlerini 5. sınıfa özel olarak yabancı dile yönlendiriyoruz.

R.K.: Yani öğrencilerimiz yine resim, müzik, matematik, Türkçe, Fen gibi derslerini yapacaklar, ama etüt ve seçmeli derslerini İngilizce olarak değerlendirecekler.

4+4+4 sistemi ile okula başlama yaşı küçüldü. Okul çağına gelen çocuğu olan anne-babalarda biraz tedirginlik var. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

E.K: Aslında bu tedirginlikleri çok doğal. Baktığınız zaman 60 aylık bir öğrencinin sınıf ortamı içinde 40 dakikayı etkinlik içinde geçirmesi çok zor. Psikologlar da bunu tavsiye etmiyor. Biz de velilerimizden çocuklarına bu okul olgunluğuna erişecekleri zamanı sunmaları konusunda teşvik ediyoruz. Biz geçen sene başlayan 60-66 aylık öğrencilerle bir birinci sınıf oluşturduk. Çok da başarılı oldu. Bu yaş grubu öğrenciyi sürekli diğer gruptan ayırmanın da kaynaşmalarını kolaylaştırmayacağını gözlemledik. Biz de tecrübe ediyoruz. Ama önümüzdeki öğretim yılı birinci sınıfa başlayacak tüm öğrencileri karıştırmayı hedefliyoruz. Birinci sınıf öncesi aday öğrencilerimiz hepsine rehberlik servisimiz okul olgunluğu çalışması uyguluyor. Küçük kas gelişimi, sosyal gelişimi, bireysel ihtiyaçları inceleniyor. Yani birinci sınıfa başlayan öğrenci hakkında bizim ön bilgimiz oluyor.

R.K: Tabi bu geçen bir yılda anaokulumuz da altyapıyı oluşturdu. Bu yeni sistem çıkınca bir anda hazırlıksız yakalandı veliler ve çocuklarını birinci sınıfa başlattılar. Bu sene anaokulumuz 1. sınıfa başlamayı tercih eden 60-66 aylık öğrenciler için alt yapıyı hazırladılar. Sıkıntı çekmeyeceklerdir. Yankı Yazgan, seminerlerinde hep söylüyor zaten. Bu sistem anaokuluna giden çocuğun problemi değil. Hiç anaokulu görmemiş çocuğun 60 aylık birinci sınıfa başlaması sorun olabiliyor. Zaten çocukları anaokuluna devam eden anne-babaların endişelenmesine gerek yok.

Eskiden lise hazırlık sınıfı açılıyordu. O zaman yoğun dil eğitimi verilen 5. sınıf sonrasında buna gerek kalmayacak mı?

E.K: İlköğretimde almış oldukları yoğun eğitimle zaten yarıdan daha fazla öğrencimiz seviye belirleme sınavı ile hazırlığı atlayarak lise 1. sınıfa geçiyordu. Ama şimdi bu yeni sistem ile bu fırsatı tüm öğrencilerimize verebilecek olmak da ayrı bir mutluluk.

R.K: Hedefimiz öğrencilerimizin artık 9. sınıfa direkt başlıyor olması. 7. sınıfa gelen öğrencilerimizi Esol sınavına sokacağız. Geride kalan öğrencimiz varsa hazırlık sınıfını atlamakla ilgili sıkıntısı olabilir. Önceden bunu belirleyerek aileleri ile neler yapılabileceğini görüşüp onların da hazırlık sınıfını atlayarak 9. sınıfa devamı için önlemimizi alacağız. Liseye transfer öğrenci aldığımız için hazırlık sınıfını tamamen kaldırıyoruz diyemeyiz. Ama bu sistemle öne çıktığımızda söylemek istediğimiz şu: Çocuklarınızı küçük yaştan bu okula verin. Çünkü liseye geldiğinde alt yapısı yoksa İngilizce sistemini yakalamakla ilgili şansı az olacaktır.

Tanıtım tarihleri

10 Mart ILC (Intensive Language Class)

10.30-11.00

(5. sınıflar ve ilkokul, ortaokulda yeni İngilizce ders sisteminin açıklaması)

10 Mart 11.00-11.30 Ortaokul tanıtımı

10 Mart 11.00-11.30 

İlkokul  tanıtımı

7 Nisan 10.30-11.30

Lise tanıtım

24 Mart 10.30-11.30  Anaokulu tanıtımı

14 Nisan 10.30-11.30  Anaokulu tanıtımı

11.30-12.30  İlkokul tanıtımı