Alfred Wertheimer, yeni yeni isim yapmaya başlayan Elvis Presley’in fotoğraflarını çekerek sonradan hayatının mesleğine dönüşecek fotoğrafçılığın ilk adımlarını attığında, sadece 26 yaşındaydı
Şimdi 83 yaşında olan Alfred Wertheimer’e bu iş teklif edildiğinde “Elvis mi? O da kim?” diye sormuştu. Fakat işe başlamasından iki hafta geçmesi ve o süre zarfında müzisyenin 2500 fotoğrafını çekmesi ile herşey süratle değişecek, Elvis Presley rock kralı olarak isim yaparken Werthheimer fotoğrafçılık kariyerinde ilerleyecekti. Bu da ailesi 1935’te Nazi Almanya’sından kaçmış Brooklyn’li bir Yahudi genci için yabana atılacak bir başarı sayılmazdı.
Wertheimer o günleri; “Hayal gücümü de kullanarak görsel bir öykü oluşturuyor ve belgeliyordum. Elvis ve etrafındakiler benim kendilerini çektiğimi bilirlerdi ama bunu ne zaman, nerede yaptığım konusunda bir fikirleri yoktu” sözleri ile anlatmakta.
‘Hound Dog’ albümünün piyasaya çıkması ve bir anda bir mega stara dönüşmesinden az önce çekilmiş fotoğraflarında Elvis Presley’in tamamen masum bir yüz ifadesine sahip olduğu dikkati çeker. Oysa ki, dünya çapında ünlü olduğunda her şeyi ile seksi bir görünüme sahip olmuştu. Bu masum fotoğraflar şimdi TASCHEN tarafından yayınlanan ‘Elvis and the Birth of Rock and Roll’ adlı bir kitapta yer alıyor. Bu fotoğrafların yaklaşık yarısı daha önce hiçbir yerde yayınlanmamıştı. Saçını fırçalayan, fan’larından gelen mektupları okuyan, stüdyoda piyano çalmakta olan Elvis… Wertheimer; “Ben onun havasını yansıtmaya, gerçek Elvis’i göstermeye çalıştım” demekte.
Elvis’in bu fotoğrafçı ile anlaşmasının nedeni Wertheimer’ın fotoğrafçılığa bir belgeselci gibi yaklaşımıydı. Wertheimer şu açıklamayı getiriyor: “Gerçeği yansıtmak benim için önemliydi, ayrıca fiyatım da fazla pahalı değildi.”
Wertheimer, Elvis Presley’i ilk gördüğü zaman edindiği izlenimi gayet net anımsıyor: “Manhattan’da CBS Stüdyolarının arka tarafında küçük bir odaya almışlardı beni. Odada orta yaşlarında bir adam; -Presley’in menajeri Tom Parker-, ve de gencecik bir delikanlı olan Elvis vardı. Elvis bacaklarını masanın üzerine uzatmıştı, çorapları iyice görünüyordu. Elvis bana bakmaksızın ‘Tabii, niye olmasın?’ dedi. Oldukça sessiz ve içine kapanık bir kişiydi. Eğer kendisine sormazsanız, hiç kimseye hiçbir şey anlatmazdı.”
Alfred Wertheimer’in Elvis’e bu denli yakın durabilmesi büyük başarıydı. “Presley’in kendisine yakınlaşmama izin vermesi büyük şanstı. Çünkü bu sayede onu samimiyetle yansıtabildim. Yanına çok yaklaşmanızı asla umursamazdı” diyen Wertheimer, çoğu zaman işini gizlice görüyordu. Örneğin Elvis’i merdiven boşluğunda bir kızı öperken izlemiş ve görüntülemişti. “Yalnız kalmayı isteyip ve kovabileceğini düşündüm önce. Ama bu anı kaçırmamalıydım. Daha da yaklaştım. Tırabzanlara tırmandım ve çektim” sözleri ile o ünlü fotoğrafları nasıl kaydettiği anlatıyor.
Alfred Wertheimer’in favori fotoğrafları Elvis’i bir tren yolculuğunda çektikleridir. “Yarı uyuklayan Presley’i sağ gözü açık, sol gözü kapalı yakaladım. Sanki ‘gözüm sende, dikkatli ol’ der gibi bir ifadeyle.”
Wertheimer uzun kariyeri süresince aralarında Liz Taylor, Nina Simone ve Leonard Bernstein olmak üzere birçok ünlünün fotoğraflarını çekti. Elvis Presley 1977’de yaşama veda ettiğinde fotoğraflarına büyük merak salındı ve çok değerli oldu. Bu merak günümüze dek süregeldi.