Sevdiklerimizle geçirdiğimiz her an çok değerli... Günlük hayatın karmaşasında onlara olan sevginizi dile getirmeyi ihmal etmeyin!
Ne yaparsak yapalım zamana karşı koyamıyoruz. Durduramıyoruz, yavaşlatamıyoruz. O yüzden hep bu anın tadını çıkartmaya çalışıyoruz – en azından ben öyleyim, sizi bilmiyorum.
Benim için an şu an...
Geçmişimi sevgiyle kabul ediyor ve kucaklıyorum. Onlar sayesinde ben bugünkü ben oldum.
Bir süredir çok yoğundum. Sürekli çalışıyordum. Hayat hızla akıp geçiyordu... Her gün bir sonraki günün planını yapmakla geçiyordu. Pek şikâyetçi olduğum da söylenemezdi. Kendimi hayatın akışına bırakmıştım...
Gün gelip hayatımdaki çok önemli bir şey değişene kadar...
Kendimi bildim bileli bir köpeğim olsun istemişimdir. Babam kabul etse bile annem hiç bir zaman bunu istemedi... Yıllarca onu köpeklere yakınlaştırmak için çok çabaladım. Bir gün, sekiz senelik azimim sonucu, annem bir köpeğimizin olmasını kabul etti. Ve 27 Haziran 2000 tarihinde iki aylık bir Alman Kurdu ailemize katıldı.
Adına ben karar verdim... Oscar Kebudi.
İhtişamlı görünüşünün ardında benimle, ailemle ve arkadaşlarımla vakit geçirmekten çok keyif alan çocuksu ve bir o kadar da akıllı harika bir dosttu.
Hayatımın değişim noktasıydı... Neş’e kaynağımdı... Ailenin bir üyesiydi. O yıllarda üniversitede psikoloji okuyordum. Pavlov’un köpeğine verdiği eğitimi ben de kendi köpeğime verdim. Çok da başarılı olduk.
Onu gördüğüm ilk gün bizimkilere onu hiç bırakmayacağıma dair söz vermiştim. Sözümü tuttum. Onu hiç kimseye bırakmadım. Çoğu bayram tatilini evde onunla geçirdim. Hiç şikâyet etmedim. Hep tercihim onunla olmak oldu...
Yıllar içinde sadece göz göze gelerek birbirimizi anlar hale gelmiştik...
O ben eve girer girmez nasıl olduğumu bilirdi... Ne zaman üzgün olsam, ne zaman sevinçli olsam... O hep yanımdaydı. Çoğu zaman odamda çalışma masamın yanında... Hep benimle... Ben hep onunla...
Bir gün bu düzenin değişeceği aklıma bile gelmemişti... Ona hiçbir şey olmazdı... Hâlbuki çok yanılıyordum.
21 Aralık 2012 gününden itibaren büyük değişimlerin olacağı söyleniyordu. Pek kulak asmadım. Ne olabilirdi ki?
Oldu, hem de hiç beklemediğim bir şey oldu. 30 Aralık sabahı Oscar aramızdan ayrıldı.
Değişimim bu olmamalıydı. Çok ama çok üzgündüm.
Hani derler ya insan sevdiğinin değerini onu kaybedince anlarmış, benim öyle değildi. Her anım hep ona sevgimi söyleyerek geçti... Yine de çok çok üzgündüm.
Günlerce kendime gelemedim. Ağladım, üzüldüm. İsyan ettim, inkâr ettim sonunda kabul ettim.
Biraz işe ara verdim. Uzun zaman sonra ilk defa durdum. O yoğun iş temposuna ara verip şu anımı yaşadım.
Onunla olan anılarımı ve güzel günlerimi düşündüm. Yine ağladım...
Aylar önce o yoğun tempodan bir anda vazgeçtim. Çok sevdiğim biri için...
Birden fark ettim ki zaman hızla geçiyor. Biz bu akış içinde bazen sürükleniyoruz. Kendimize ve sevdiklerimize zaman ayıramayabiliyoruz.
O yüzden şimdi sizden bir ricam var, bu yazıyı okuduktan sonra yanınızdaki ya da hayatınızdaki insanlara onları ne kadar çok sevdiğinizi söyleyin.
‘Seni Seviyorum’ deyin... Çekinmeyin, sıkılmayın. Şöyle karşısına geçip söyleyin, sonra da sımsıkı sarılın. Hiç bir zaman pişman olmayacaksınız. O sevgi artarak size geri dönecek.
Hayatınızdaki kişi her kim olursa olsun onunla yaşadığınız anın tadını çıkartın... Bu yazıyı sonuna dek okuyarak bana söz verdiniz, unutmayın!
Ben buradan tüm aileme ve arkadaşlarıma ‘Hayatımda olduğunuz için çok mutluyum ve hepinizi çok seviyorum’ diyorum.
Bu satırları okuduğunuz için çok teşekkür ediyorum ve sizleri çok seviyorum.