1981-83 yılları arasında İsrail’in Türkiye temsilciliğini yürüten ve ‘1949-2010 Türkiye-İsrail İlişkileri’ kitabının yazarlarından Alon Liel, İsrail’in özrü ve iki ülke ilişkilerinin geleceği konusundaki sorularımızı yanıtladı. Liel, uzun süredir savunduğu özrün sonunda gerçekleşmiş olmasından duyduğu mutluluğu dile getirdi
Yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şahsen, yaşanan bu gelişmeden çok memnunum. Mavi Marmara saldırısı olduğundan beri yaklaşık üç yıldır, İsrail’in özür dilemesi gerektiğini savunuyordum. Sonunda gerçekleştiği için memnunum. Büyükelçilerin tekrar göreve başlayacak olmasından ve iki ülke arasındaki diyalogun tekrar başlayacak olmasından dolayı çok mutluyum.
Sizce ilişkiler hemen düzelecek mi, yoksa biraz zaman geçmesi mi gerekli?
Türkiye’ye bağlı. Benim gördüğüm kadarıyla İsrail bu konuda mümkün olduğunca hızlı hareket etmek, gecikmemek istiyor. Ancak Türk Başbakanı’nı ve Türk Dışişleri Bakanı’nı tanıyoruz. Şu anda görünen o ki, gelişmeler İsrail tarafında, Türkiye’ye göre daha hızlı olacak.
Özrün ardından, İsrail halkının iki ülke arasındaki ilişkilerin düzelmesine tepkisi nasıl olacak? İsrailli turistler yeniden Türkiye’ye gelmeye başlayacaklar mı?
İsrail’de çok iyi bir tepki görülüyor. Aslında özür açıklamasının zamanlaması çok komplike bir dönemdeydi. Başbakan Erdoğan’ın ‘Siyonizm bir insanlık suçudur’ açıklamasının sadece üç hafta sonrasında bir özrün gelmesi neredeyse imkânsızdı. Ancak ABD’den büyük baskı geldi. İsrail halkının tepkisi genel olarak pozitif ve olumlu.
Eğer Lieberman şu anda bakan olsaydı, özür gerçekleşebilir miydi?
Şunu diyebilirim ki özür, Lieberman şu anda bakan olmadığı için gerçekleşebildi. Son 2,5 yıl boyunca Lieberman özrün önündeki engeldi. Kendisine yönelik davada mahkeme sonucunun ne olacağını, kendisinin tekrar bakanlığa gelip gelmeyeceğini henüz bilmiyoruz ancak tekrar bakanlık koltuğuna otursa bile bu durumu değiştirebileceğini sanmıyorum. Şu anda görünen Lieberman’ın bu konuda bir etken olmayacağı…
Türkiye ve İsrail’in Suriye, İran konularında ortak bir duruş sergileyeceğini düşünüyor musunuz?
Öncelikle adım adım gitmek gerek; büyükelçilerin gelmesi ve stratejik diyalogun yeniden başlaması… Stratejik diyalog başladıktan sonra İran, Suriye gibi konuları masaya yatırabiliriz. İsrail ve Türkiye’nin Suriye konusunda ortak çıkarları mevcut; Esad’dan sonra Suriye’de El Kaide gibi bir örgütlenmeyi ya da İran’ın kuklası olacak bir yönetimi istemiyorlar. Ancak İran konusunda durum farklı. İsrail’in İran’a saldırılması gerekliliği yönündeki istediğini Türkiye’nin paylaştığını düşünmüyorum. Dolayısıyla İran konusunda minimum işbirliği olacağını düşünüyorum, Suriye konusunda da “belki”, o da ancak Esad gittikten sonra…