Asıl adı Chaya olan Helena Rubinstein 25 Aralık 1870’te günümüzde Polonya sınırları içerisinde kalan Krakow şehrinde, ailesinin sekiz kızının ilki olarak doğdu. Bir süre İsviçre’de tıp eğitimi alan Chaya, 1902’de Avustralya’ya göç etti.
Avustralya’ya geldiğinde Chaya’nın cebinde hiç para yoktu fakat giydiği gösterişli kıyafetler ve pürüzsüz teni ile kadınların dikkatini çekmeyi başardı. Bu ilgi üzerine Chaya, kullandığı özel kozmetikleri bir çanta içinde satmaya başladı. Chaya kullandığı gizli hammaddeyi amcasından temin ediyordu. Chaya’nın amcası koyunların bol olduğu bir kasabada yaşıyordu ve Chaya’nın kullandığı gizli malzeme koyunların kırpılırken çıkardıkları, kimyasal adı lanolin olan bir yağ idi. Chaya, amcası ile arasının açılması üzerine kendine bir sermayedar buldu ve Melbourne’ün ünlü Collins Sokağında ilk dükkânını açtı. Satışlar o kadar iyiydi ki hemen ardından Sydney’de de bir dükkân açtı.
Artık kendini Helena Rubinstein olarak tanıtan Chaya’nın şirketi beş yıl içerisinde Londra’da da bir şube açacak büyüklüğe geldi. 1908 yılında bankaların hâlâ kadınlara kredi vermemesinden dolayı Rubinstein, bütün yatırımları kendi öz sermayesiyle karşılamak zorunda kalıyordu. 1908 yılında Helena Londra’ya taşındı. Böylece dünyanın uluslararası ilk kozmetik şirketi kurulmuş oldu. Aynı yıl Londra’da Amerikalı gazeteci Edward William Titus ile evlenen Helena ailesiyle ilk önce 1912 yılında bir güzellik salonu açtığı Paris’e, daha sonra 1915’te ise maceralarla dolu hayatının son istasyonu olan New York’a taşındı. 1915 yılında, New York’ta ilk dükkanını açtı. 1917 yılında kendi ürünlerinin seri üretimini ve toptan satışını yapmaya başlayan Helena Rubinstein büyük bir başarı elde etti.
İster başarılı bir öngörü veya ister şansın yardımı deyin şirketini 1929’daki büyük buhranın hemen öncesinde Lehman Brothers’a 7,3 milyon dolara (bugünün parasıyla yaklaşık 90 milyon dolar) satan Rubinstein, Büyük Buhran sırasında yani 2 yıl geçmeden, daha sonra multi-milyon dolar değerine ulaşacak şirketi 1 milyon dolara geri aldı.
Sanata düşkünlüğü ile de tanınan Helena Rubinstein Salvador Dali’ye kendi portresini yaptırmasının yanı sıra Tel Aviv’de kurduğu çağdaş sanat pavyonu ve Avustralya’da oluşturduğu gezici sanat bursu ile sanatseverlerin gönlünde taht kurdu. Oluşturduğu Helena Rubinstein Vakfı ile sağlık ve tıp alanında parasal yardımlarda bulundu.
1 Nisan 1965’te ölen Helena Rubinstein’ın güzellik üzerine birçok sözü var. En ünlü sözü ise “Çirkin kadın diye bir şey yoktur, sadece tembel kadın vardır” oldu.