Tarihte geçen hafta: Charlie Chaplin doğdu: 16 Nisan 1889

Metin DELEVİ-Sento ALMALEH Kavram
17 Nisan 2013 Çarşamba

Modern Palyaço tiplemesi olarak yarattığı ‘Şarlo’ karakteri ile sessiz sinema dönemine damgasını vuran, Sir Charles ‘Charlie’ Spencer Chaplin 16 Nisan 1889’da İngiltere’de doğdu.

Çok yoksul bir çocukluk geçiren Charlie anne ve babasının işlerinden dolayı küçük yaşlarda sahne ışıklarıyla tanıştı. Müzikhollerde ve çeşitli tiyatrolarda profesyonel sanatçı olarak çalışan anne ve babası, Charles henüz üç yaşına gelmeden ayrıldılar. Annesi ve üvey kardeşi Sydney ile birlikte yaşayan Charles, annesinin ruhsal problemler yaşaması üzerine bir dönem, alkolik olan babası ve onun metresiyle yaşamak zorunda kaldı. Charles 12 yaşındayken babası alkolizm ve karaciğer problemlerinden dolayı vefat etti. Annesi de iyileşemeyince küçük Charles ‘workhouse’ olarak bilinen ve kötü koşullarıyla ünlü bakımevlerinde yaşamak zorunda kaldı. Bu yıllarda yaşadığı zorluklar Chaplin’in hayatında derin yaralar bıraktı.

Charlie Chaplin’in Amerika macerası ise 1908 yılında o tarihlerde dünyaca ünlü olan gezici Kamo Kumpanyası’na katılması ve 1910-12 yılları arasında ABD turnesine katılmasıyla başladı. 1912’de bir süre Laurel ve Hardy ikilisinden Stan Laurel’i canlandıracak olan Arthur Stanley Jefferson ile birlikte çalıştı ve aynı odayı paylaştı. Arthur Stanley, İngiltere’ye dönerken Charlie Chaplin, Keystone Stüdyoları ile bir anlaşma imzaladı. Böylece 2 Şubat 1914’te çevirdiği ilk sessiz film ile sinema dünyasına adım atmış oldu. Keystone’da kısa sürede kendini ispatlayan Chaplin bir sene içerisinde 35 filmde rol aldı. 1916-18 yılları arasında Mutual film şirketi ile çalışan Chaplin, 1918’de kendi şirketini kurdu.

Chaplin Amerikan vatandaşlığını reddetti

Kendi şirketiyle sayısız filme imza atan Chaplin, bu filmlerde belki de çocukluğunda yaşadığı travmalardan dolayı, çoğunlukla yoksulluk temasını işledi; A Dog’s Life (1918), Pay Day (1922), Shoulder Arms (1918), The Pilgrim (1923), The Kid (1921), A Woman of Paris (1923), The Gold Rush (1925), ve The Circus (1928) bu filmler arasında yer aldı. Siyasi olarak da sosyalist bir görüşe sahip olmasından dolayı Amerikan yönetimiyle devamlı problem yaşadı. ABD’deki kötü yönetimi hicvettiği Büyük Depresyon, işçilerin ve fakir halkın kötü yaşam şartlarından bahsettiği Modern Times ve Hitler Almanyası’nın hicvedildiği Büyük Diktatör, hep Charlie Chaplin’in elinden çıkan başyapıtlar oldu. Sivri dili ve muhalif tavrı ile her zaman göz önünde olan Chaplin’in, Amerikan vatandaşlığını reddetmesi ise hakkında karalama kampanyası başlatılmasına yol açtı. Bunun yanı sıra The Immigrant filmindeki ABD memurunu tekmeleme sahnesi ve Altına hücum filmindeki bazı sahnelerin komünizm propagandası olarak yorumlanması Chaplin’e ABD’ye giriş yasağı konmasıyla neticelenecek bir sürece yol açtı. Bu yasak 1972’de Chaplin’in Oscar özel ödülünü almak için ABD’ye gelmesine kadar devam etti.

Giriş yasağı sonrası İsviçre’ye yerleşen Chaplin, ölümüne kadar burada yaşadı. 1975 yılında İngiltere kraliçesi tarafından şövalye unvanına layık görülen Charlie Chaplin, 25 Aralık 1977 akşamı uykusundayken hayata veda etti.