İstanbul ve Londra moda haftalarında bu yıl adı duyulan Jale Hürdoğan, bize kendi moda dünyasını anlattı. Amacı bir dünya markası olmak, bunun için de sağlam adımlarla ilerliyor. Hürdoğan, tasarımlarının şehirli ve kimliğini rahatça sergileyebilen kadınlara hitap ettiğini söylüyor
Sidni KOHEN
2011’den beri İstanbul Fashion Week’te koleksiyonlarınızı sergilediğinizi okudum. Bu yıl ise Londra Fashion Week! Nasıl gelişti, nasıl geçti, devam edecek mi?
Evet, 2009 sonunda kendi markamı kurdum ve 2011’de İstanbul Fashion Week kapsamında koleksiyonlarımı sergilemeye başladım. Fakat bu yıl ilk defa Londra Moda Haftası’nda, 2013-14 sonbahar/kış koleksiyonumla yer aldım. Çok heyecanlı bir yolculuktu. Kendi markamı oluştururken amacım hep yurtdışına açılmaktı ve bu yıl ilk adımımı atmış oldum. Londra Fashion Week, özellikle yeni yaratıcı tasarımcılara çok açık olan ve destekleyen bir moda haftası olduğu için orada yer almak istedim. Zor bir süreçten ve elemelerden geçtikten sonra güzel bir defile sergiledik. Bundan sonraki adımım zamanla şekillenecek. Yurtdışında bilinen bir marka olmak isteğimi moda haftaları kapsamında ya da farklı satış kanallarıyla devam ettirmek istiyorum.
Fashion Week kapsamında İstanbul ve Londra’yı kıyaslayacak olsanız bize neler söylerdiniz?
İstanbul bir moda şehri olma yolunda daha çok başlarda. Londra yıllardır düzenli bir şekilde bu moda haftalarını düzenliyor. İstanbul ise yalnızca son beş yıldır. Tabi ki biz yolun çok başındayız. Orada organizasyon inanılmaz hızlı ve düzenli ilerliyor. Özellikle model seçimi gibi zor bir iş, defileye üç gün kala, bir günde yaklaşık 200-250 modele birden bakarak yapılabiliyor. Tüm modeller kullandığımız ölçülere uyuyor ve çok seçenek olduğu için hiçbir sıkıntı çekmiyoruz. Tabi ki Türkiye’de çok güzel ölçülerde profesyonel modellerimiz var ama hepimiz ilk beş-on dışındaki diğer modelleri seçerken çok zorlanıyoruz. Ürünlerimizin mankenlerin üzerlerine oturtulması bizi oldukça strese sokuyor. Yine de yolun başında olduğumuz halde bence İstanbul olarak çok yol kat ettik ve disiplinli bir şekilde moda dünyasında yer edinmeye çalışıyoruz.
Tasarım butiğinizden bahsedelim. Neler bulabiliriz butiğinizde? Tasarımlarınızın tarzı ne?
Janucha by Jale Hürdoğan, tasarım giymekten keyif alan, eğlenceli, kadınsılığı ön planda olan şık ve zarif bir kadın. Tasarımlarımın özellikle şehirli kadınların zevkine hitap ettiğini düşünüyorum. Stilini yansıtabildiği bir iş hayatı olan ya da şehirde rahatça kimliğini sergileyebilen stil sahibi bir kadın mutlaka Janucha’da kendini mutlu hissedecektir.
Koleksiyonlarımı hem iş, hem günlük hayatta kullanılabilecek günlük şık parçalar ve daha özel gecelerde giyilebilecek kokteyl ve gece kıyafetleri ile birlikte oluşturuyorum. Özel detaylarla farklılaştırıyorum.
Sizin tarzınız ne? Günlük daha çok nasıl kıyafetleri tercih ediyorsunuz?
Ben de bir Janucha kadınıyım. Hem çok sade hem de inanılmaz detaylı parçaları bir arada kullanmayı seviyorum. Ayrıca tam bir vintage tutkunuyum. Mutlaka vintage parçalara para yatırıyorum.
Genelde siyah pantolon ve siyah ceket kullanırım ama içime mutlaka kontrast renklerde bluz ya da t-shirt giyerim. İpekli bluzları çok seviyorum, yazın ise uzun eteklerden başka bir şey giymiyor olabilirim.
Tarzını ve tasarımlarınızı beğendiğiniz modacılar kimler?
Okul günlerimden beri Dries Von Noten’ı çok beğenirim. Haider Ackermann, Rodarte ve Marc Jacobs da sevdiğim tasarımcılar arsında.
Nelerden, nerelerden, kimlerden ilham alırsınız?
Hayatın içinde kalarak, yaşayarak tasarım yapıyorum. Seyrettiğim filmler, dinlediğim müzikler, gezdiğim sergiler, yediğim yemekler hepsi tasarımlarımı etkiliyor. Özellikle yurtdışına yaptığım gezilerden ilham dolarak dönüyorum. Sokakta yürüyen insanlar bile beni etkileyebiliyor. Vintage butiklerden de oldukça ilham alıyorum.
Ne okudunuz? Küçük yaştan tasarımcı olacağınızı bilenlerden misiniz?
İzmir Amerikan Kız Lisesi mezunuyum. Daha sonra ise Boğaziçi Ekonomi bölümünden mezun olduktan sonra Chicago Art Institute’da Moda Tasarımı okudum.
14 yaşımda moda tasarımcısı olmaya karar vermiştim ve okul arkadaşlarıma mezuniyet kıyafetleri çizmeye başlayarak bu mesleğe adım attım. O gün bugündür de kalben ve ruhen bir tasarımcıyım.
Bir sonraki adımınız nedir? Hayalinizdeki en büyük adım nedir?
Öncelikle Türkiye’de büyümeyi hedefliyorum, daha sonra ise yurtdışında bilinirlik yaratmak istiyorum.
Şu an için en büyük hedefim bir dünya markası olmak ve bunun için attığım küçük adımlar var. Londra moda haftasına katılmak da benim için böyle bir adımdı.
Büyük hayalim ise New York moda haftasında koleksiyonunu sergileyen bir tasarımcı olmak.
Eklemek istedikleriniz?
Çok teşekkürler, Şalom!