Yemek yemek, her zaman keyif veren doğal bir deneyim olmalı. Yemeğinizi, her zaman, bir masada oturarak yiyin ve aklınızı, o anda yapıyor olduğunuz şeye verin. Konsantre olun. Ağzınıza attığınız her lokmanın keyfini çıkarın. Yemek yerken multi-task olmayın: ne yediğinizi unutabilir ve istediğinizden daha fazla yiyebilirsiniz.
Evde yerken, tek başınıza bile olsanız, güzel bir masa hazırlayın, birkaç mum yakın ve soft bir müzik çalın. (Müzik ne kadar yavaş olursa, yemek yeme hızınız da o kadar yavaş olacaktır.)
Yemek yerken telefon, televizyon ve bilgisayardan uzak durun.
Yemeğe, gergin, sinirli ya da sürekli ne yapmanız gerektiğini düşünen bir ruh hali ile yaklaşmak kesinlikle sağlıklı değildir. Kendinizi, kızgın, gergin ya da yorgun hissediyorsanız, en iyisi, sakinleşene kadar beklemek (birkaç derin nefes alın) ve yemeğe meyve gibi, hazmı kolay bir şey ile başlamaktır.
Yemeği, midenizdeki boşluğu doldurmak için kullanın, başka boşlukları değil. Yemeği, asla depresyon, yalnızlık ya da sıkıntı hallerinde rahatlamak için yemeyin: bu, size sadece zarar verir. Büyük bir kutu çikolatayı bitirdikten ya da buzdolabının içindeki her şeyi mideye indirdikten sonra da kendinizi daha da kötü hissedeceksiniz. Moralinizi yükseltmeleri için kendi dışınızdaki şeylerden yararlanmaya çalışmaya devam edecek ve sizi tutsak eden bir kısırdöngünün içine hapsolacaksınız.
Bu kısırdöngülerden çıkmak için, girmemek için sahip olmanız gerekene kıyasla çok daha fazla enerji, disiplin ve iradeye sahip olmanız gerekecektir.
Herkes bazen böyle hisseder, ne de olsa insanız. Ancak, insanlara, düşüncelerinin ve kararlarının efendileri olabilmelerini sağlayan bir zeka bahşedilmiştir ve vücutlarımızı, hayatlarımızı, gerçek anlamda sadece biz kontrol edebiliriz.
Yemeğinizi, mümkün olduğunca yavaş yemeye konsantre olun.
Unutmayın, tat alma sinir hücreleriniz midenizde değil, dilinizdedir!
Yerken acele etmeyin. Ağzınıza aldığınız her lokmayı, iyice parçalanana ve tükürüğünüzle iyice karışana kadar çiğneyin. Böylece, hem yediklerinizi daha kolay hazmedebilecek hem de yediğiniz yemeğin tadına tam anlamıyla varabileceksiniz. Önsezileriniz, vücudunuz doyduğunda size haber verebilecek ve siz de, doyduğunuzda yemeyi bırakabileceksiniz.
Sağlıklı beslenmenin en önemli noktalarından biri, açken yemek ve doyunca yemeği bırakmak, yani sofradan, mideniz tok olarak ama vücudunuza rehavet çökmeden kalkmaktadır. Yoga, midemizin yarısını yemeklerle ve dörtte birini su ile doldurmayı, geriye kalan dörtte birini ise boş tutmayı öğretmektedir. Bu, doğduğumuzda sahip olduğumuz doğal beslenme içgüdüsüdür: acıkınca yemek ve doyunca yemeyi bırakmak. Ancak toplum, annelerin çocuklarını aşırı beslemeleri, yiyeceği bir ödül gibi kullanmaları ve yiyecek reklamları gibi etkiler ile bize bunu unutturmaktadır.
İşyerı için ipuçları
Mesleğiniz ne olursa olsun (öğretmen, avukat, hemşire ya da kamu çalışanı vs.), hayatınızı kazanmak için ne yapıyor olursanız olun, işyerinizde de fit ve sağlıklı olabilir ve böyle kalmaya devam edebilirsiniz. Dolabınızı ve buzdolabınızı, gün içinde atıştırabileceğiniz farklı farklı yiyeceklerle doldurun:
kuruyemişler (kurutulmuş ve kavrulmuş fındık, badem, fıstık, ceviz), kuru kayısı, incir ve erik,taze yeşil elma, mandalina, üzüm ve vişne. (mevsimine göre) Öğle yemeğinizi, işyerinize giderken yanınızda götürün: böylece hem ne yediğinizi bilir hem de tasarruf etmiş olursunuz! İçinde hijyenik, evde hazırlanmış malzemeler bulunan sandviç ve salata çeşitlerinden birini seçebilirsiniz. Sandviç ya da salatanızı hazırlarken, yoğurt, humus, katı yumurta ve çiğ sebzeler kullanabilirsiniz - yaratıcılığınızı kullanın! Belki de yeni bir akım başlatırsınız!
Çalışma masanızda ve arabanızın bagajında, her zaman ekstra su şişeleri rezervi bulundurun. Koltuğunuza yapışıp kalmayın: kalkın, hareket edin, gerinin ve yürüyün. Asansör yerine merdivenleri kullanın. Başka bir kattaki bir lavaboya gidin. Eğer imkânınız varsa, öğle yemeğinin ardından, kapınızı kapayın ve birazcık kestirin – dünyanın en başarılı insanlarının birçoğu böyle yapmaktadır. Ofiste, birisinin doğum günü olduğunda, size sunulan pasta ve bütün diğer ‘boş’ gıdaları yemek zorunda değilsiniz. Doğum günü olan kişiyi tebrik edin, ‘Doğum günü’nü kutlayın ama pasta yerine elma yiyin.
Sosyal etkinlikler için ipuçları
Asla diğer insanları mutlu etmek için ya da nezaketen yemek yemeyin. Sosyal etkinliklerde ve aile toplantılarında birçok insan, tabağındaki yemeği bitirmemenin kibar bir davranış olmayacağını düşündüğünden, yiyebileceğinden ya da yemesi gerekenden fazla yemektedir.
Açık büfe partilerde, tabağınıza bol bol salata alın ve bol bol su için. Izgarada pişirilmiş et ya da balık varsa yiyebilirsiniz ama üzerine ağır soslar dökülmüş yemeklerden, burgerlerden, yağlı pilav ve makarnalardan uzak durun.
Yemek yemek, sadece beslenme amacı taşımamalı, aynı zamanda keyif de vermelidir. Sağlıklı olmak, bir zorunluluk değil, hayatın keyifli bir parçası olarak görülmelidir. Sağlığınıza zarar veren ve erken yaşlanmanıza neden olan aşırı diyetler yapmayın. Doğa’nın temeline odaklanın. Temel beslenme kurallarını takip etmeniz yeterlidir. Tabiat Ana’nın bize sunduğu muhteşem hediyelerden yararlanın. Elinizden geldiğince bol bol çiğ meyve ve sebze yemeye çalışın.
Doğru yiyecekleri, doğru zamanlarda, doğru kombinasyonlarla yiyin. Vücudunuzun keyfini sürün. Ona saygı duyun! Onu, doğru besleyerek ve düzenli bir şekilde egzersiz yaparak en iyi şekilde kullanın!
Dengeli beslenin: yediklerinizin yüzde 50’si çiğ meyve ve sebzelerden, yüzde 20’si tam tahıllardan ve yüzde 10’u da yüksek proteinli gıdalardan oluşmalıdır. Meyveleri tek başına yiyin: meyveler, toksinlerin vücuttan atılmalarını sağlar ve en besleyici, hazmı en kolay yiyeceklerdir. Bunları diğer yiyeceklerden ayrı olarak, diğer yiyeceklerden sonra değil, 30 dakika önce yemeye çalışın.
Yemeklerden önce bir iki bardak su için ve yemek yerken su içmemeye çalışın. Gün içerisinde sürekli ılık su ya da ılık bitki çayları için. Bu, hazmı kolaylaştırdığı ve vücutta toksinlerin birikmesini önlediği için son derece yararlı bir alışkanlıktır.
Morale ihtiyaç duyduğunuzu hissettiğinizde, yemeğe ve kafeine başvurmak yerine, egzersiz yapmayı deneyin. Bitkin ya da moralsiz hissettiğinizde, pasta ya da kurabiye atıştırmak yerine, sokağa çıkıp biraz yürümek, onbeş dakika aerobik yapmak ya da birkaç karın ve esneme egzersizi yapmak da aynı işi görecek ve kendinizi hemen daha iyi hissetmeye başlamanızı sağlayacaktır. Üstelik bu sayede, vücudunuza kalori eklemek yerine, ekstra kalori vermiş olacaksınız Bundan daha iyi ne olabilir ki?
İşlenmiş ve konserve yiyeceklere HAYIR deyin. Rafine edilmiş beyaz şekerlere, yüksek miktarda fruktoz içere n mısır şurubuna, rafine tahıl ve unlara, hidrojene yağlar ve transyağlara da HAYIR deyin.
Alkol ve kafein alırken ölçülü olun.
Sigara İÇMEYİN.
Bir kere daha tekrar etmek istiyorum: Vücudunuzu sevin, onurlandırın.
Egzersiz yapmağa âşık olalım ya da egzersiz yapalım ve sonrasında âşık olalım!
Egzersiz de tıpkı sevgi gibi kalbinizin daha hızlı çarpmasına neden olur.
Egzersiz de sevgi gibi yaşlanmanın etkilerini geciktirebilir.
Egzersiz de sevgi gibi kalbinize iyi gelir.
Egzersiz de sevgi gibi, vücudunuzun, daha iyi hissetmenizi sağlayan endomorfin salgılamasını sağlar.
Egzersiz de sevgi gibi kendinizi daha çekici hissetmenizi ve kendinize daha çok güvenmenizi sağlar.
Güçlü, ince ve güzel bir vücudunuz olsun
Clarita’s Way, güç ve dayanıklılık hakkındadır. Fiziksel dayanıklılık çalışmalarını, fitness programlarımıza dahil etmemiz gerektiğine ve düzenli egzersiz yapmanın, düzenli nefes almak, düzenli yemek ve düzenli uyumak kadar önemli olduğuna inanıyorum. Sağlığımızla ilgili düzenli alışkanlıklar edinmek, kısa ve uzun vadeli yararlar sağlayacaktır.
Süper detoks besinlerden... HAVUÇ
Tatlı, gevrek, antioksidan!
• Havuç doğanın bizlere kansızlığa karşı etkili, kabızlık giderici, idrar söktürücü, antiseptik ve çok canlandırıcı bir armağanı olarak kabul edilir.(DETOX)
• Harika bir enerji kaynağıdır ve çok tatlıdır(tam ilkbahar yorgunluğunu yok etmek için).
• Havuç bol miktarda A vitamini ihtiva eder, ayrıca göz sağlığına katkıda bulunan keratenoidler (beta keroten, lütein, likopen ve zeaksantin) içerir.
• Ayrıca kalsiyum, magnezyum, potasyum ve fosfor içerir ve sindirim sistemine, karaciğere ve böbreklere yardımcı olur. (DETOX)
Meyve suyu olarak vazgeçilmezdir! Genç ve enerjik olmamızı sağlayan süper bir antioksidandır!
Salata olarak, tek başına ya da Doğanın diğer 2 harika hediyesi olan lahana ve soğanla karıştırılarak (süper karışım!) Ayrıca atıştırmalık olarak fermuarlı torbanızda, sabahları ya da öğlen yemeği olarak veya akşam yemeğine kadar beni idare eder...
Çubuk halinde kesilmiş havuçlar, dip sosu ne olursa olsun Crudite kulübünün en güzide üyesidir, havuç her zaman, her durumda hoş karşılanır...
HAVUÇ SALATASI
MALZEMELER
1/2 kg havuç, soyulmuş ve rendelenmiş
3 yemek kaşığı sızma zeytinyağı
Yarım çay kaşığı tuz ve bir tutam taze çekilmiş karabiber.
2 yemek kaşığı kıyılmış taze soğan.
1 yemek kaşığı limon suyu.
HAZIRLANIŞI
• Zeytinyağı, limon suyu, tuz ve karabiberi karıştırarak salata sosunu hazırlayınız.
• Rendelenmiş havuçları bir kâseye koyun ve bu sosla karıştırın. Kıyılmış taze soğanları da ekleyin. Gerek görürseniz tadına bakın ve isteğinize göre ilave edin.
• Servis etmeden önce en azından bir buçuk saat, oda sıcaklığında bekletin.
Süsleme
• Nar taneleri ve frenk soğanı ile süsleyebilirsiniz.
Not: Bu salatanın sırrı sosunu iyi yedirmektedir. 5 dakika boyunca iki büyük kaşık yardımıyla, hatta ellerinizle karıştırabilirsiniz.